Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Huyu pek değişkendi, sırasıyla gizemli, sevinçli, geveze, sessiz, kızgın, uyuşuk oluyor, içinde bin bir istek uyandırıyordu, içgüdüler ya da eski anılar uyandırıyordu. Bütün romanların seven kadını, bütün dramların kadın kahramanı, bütün şiirlerin belirsiz kadınıydı. Omuzları üzerinde Yıkanan Odalık'ın' amber rengini buluyordu; derebeylik şatolarında yaşamış kadınların uzun gövdesi vardı onda; Barselona'nın solgun benizli kadını'na da benziyordu, ama her şeyden önce bir melek, tam bir melekti.
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Kötü düşünce
Herkesçe malum olaya, bir kadın yaşamının bazı anlarında kendi iradesi ve deneyimi dışında gizemli güçlerin etkisinde kalır şeklinde olumsuz yaklaşmak, aslında yalnızca kendi içgüdümüze ve doğamızın şeytani yönlerine karşı duyulan korkuyu ifade ediyor, “kolayca baştan çıkarılanlara” göre kendini daha güçlü, daha akıllı ve daha temiz hissetmek bazı insanlara haz veriyor olmalı.
Sayfa 8
sorgulama .. Fail Allah ..
Kadını sevgiyle yarattın, neden sevgiyle yıkıyorsun? Sağ elinle yükseltirken, sol elinle uçurumlara atıyorsun, kadın bunun nedenini bilmek istiyor. Ağzına yaşam nefesini üflüyor, yüreğine ölüm tohumları ekiyorsun. Mutluluğun yolunu gösteriyor, ama keder yoluna sürüyorsun; diline mutluluk şarkısını doluyor, ama sonra ağzını kederle kapatıp, dilini acıyla bağlıyorsun. gizemli parmaklarınla yaralarını sarıyor, ama sevinçlerinin etrafına acı dehşetini çekiyorsun.
Sayfa 106 - Olympia yayınlarıKitabı okudu
Ve cam kutusunun içinde kadın tek bir bakışıyla sizi kör etmek için parlak yüzünü kaldırır. Acımasız sol eli gizemli tarot kartı kafa taslarına, şeytanlara, asılmış adamlara, keşişlere, kardinallere ve palyaçolara çarpmak için iner; bu arada yüzü, ıstırabınızı veya ölümünüzü, umudunuzu veya sağlığınızı, her sabah yeniden doğuşunuzu veya geceleyin ölümün verdiği arayı araştırmak için yaklaşır.
Lesbos( Ada) büyüleyici bir yerdi.
Diğer adalar gibi kayalık ve çıplak değildi.Yeşil ve yosunlu, gümüş rengi zeytin yapraklarıyla, altın rengi üzümleri ile parlardı.Kolları, göl gibi görünen ama gizemli bir şekilde dar doğum kanallarıyla denize açılan iki derin körfezi kucaklardı.Lesbos,denizin erkeksi gürültüsünde mırıldanan bir kadın adasıydı.
Reklam
Dişil bonkörlüğü ve fikirlerinin cüretkarlığı yaşadığı dönemde bir cadı, bir şeytan, lanetli bir kadın olarak anılmasına sebep olmuştur; Furuğ’un kaleminden kendine olan sitemi ey tanrı ey ölüme bulaşmış gizemli kahkaha ne yazık ki sana yabancıdır ağlamalarım ben sana kafir , sana münkir sana asi sana inat işte şeytan benim tanrım!
Kitapları Seven Kadın
"Çalışma masalarından birinde koyu renk bukleli saçları olan bir kadın oturuyordu.Etrafı deri ciltli kitaplarla çevrelenmişti , okumaya dalmıştı."
Sayfa 173Kitabı okudu
Tertipsiz bir başlangıç bu yine. Beklenmeyen bir sıkıntı değil duyulan veya gidilen yolların ulvi bir amacı yok. Bu devrin tüm hissiyatı derdest edilmiş ve kalıp gibi dökme duygular, öyle ağır duygular ki, kimsenin içinde kıpraşmıyor artık. Bir sonraki bardak için şimdiden teşekkür ederim. İnceliğin doğurduğu sahici kıvranışlar ve yürümek istekleri olmadığı gibi, karar almak boka selam vermek kıvamında artık. Özür dilerim. İki adım sağa ve tekrar sola. Şimdi bir kadın, dinç ve başarılı sergiliyor kendini. Canice değil sevgimiz, fakat bir anlamı da yok. Yani yarını ve dünü birbirine bağlamayan bir anlam bu. Düzenli bir zırva ve umursamazlık, ağaç altlarında veya gürültülü lokantalarda mide bulandırırken kısa süreli hazlar vermiyor değil. Renkleri ve detayları abartmak bir anlayışın kollarını ve boynunu yaralaması gibi. Bir ruh işi ve kesinlikle gizemli veya anlaşılmaz değil. Belki sadece tarif edilemez. Burası insanların acziyeti ve kibri ile kaplanmış bir fırın tepsisi gibi. Gittikçe ısınıyor, ısınıyor ve sonra patlıyor. Şarkılar ispatlıyor. Diş izleri, mideler ve bağırsaklar, detaylar detaylar...
Fazlalıksız biriydi. Belli ki, kendine yetmeyi bi­lenlerdendi. Az konuşuyordu ama gizemli, derin adam sanılmak için böyle yapanlarınkinden çok farklıydı bu. Her şeyinde oldu­ğu gibi, konuşmasında da tutumlu bir ölçü tutturmuştu. Karşısın­dakini dinlerken de, kendi düşüncelerini açıklarken de aynı dik­kat ve özeni gösteriyordu.
Reklam
Sanki bu sözleri bekliyormuş gibi birdenbire, kendine hakim olamayarak öfkeli bir eda ile bağırdı; – Seninle alay edip, yüzüne karşı kahkahalarla gülerek söylerdi! Kibar bir insan, daha çok kibar bir kadın senin kirli ruhunu görerek tiksinti duyar. Saçlarını yaptırmışsın, en iyisinden çamaşır giyiyorsun, elbiselerini terzide diktirmişsin ama
Sayfa 688Kitabı okudu
İşte entellektüel bir hayat ve işte var olabileceğini hayal bile edemediği sıcacık, harika bir güzellik, diye düşündü. Karşısında yaşamaya değer bir şey vardı işte; kazanmak için savaşmaya, mücadele etmeye ve evet, uğruna ölmeye. Kitaplar haklıydı. Dünyada böyle kadınlar da vardı. Karşısındaki onlardan biriydi. Gencin hayal gücünü
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Davranış kalıpları yapboz parçaları gibi birbirini tamamlayan kadın ile erkeğin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan gizemli aşinalık hissi kadar çekici bir uyum yoktur.
Bir çift göz, yalnızca bir çift göz benimkilere dikilmişti. Başka yana da baksam, başımı da çevirsem yakından izliyordu beni. Şimdi her şey, apak iki halkayla çevrili katran karası bir çift göz dışında en ufak bir ışığı bile ayırt edemediğim bir karanlığa gömülmüştü. Bu gözlere baktıkça akıyla karası daha da derinleşiyordu; sanki gizemli bir kaynaktan alıyorlardı ışıklarını, çünkü salon kapkaranlık, dışardaki gece ise katran karasıydı.
Yalnız ve yalnız o bir çift göz kaldırırdı beni sanki.
Ama düşer dururdum, uçsuz bucaksız bir denize atılmış, batmaya başladığında suyla, yüzmeye başladığında rüzgârla kamçılanan bir nesne gibi, oradan oraya sürüklenirdim. Bir çift göz dışında güvenecek hiçbir şeyim olmadan, denizle gök arasında sonsuza dek batıp çıkmak ve bir çift göz dışında, tüm gücümle yapıştığım o gözler dışında beni kaldıran hiçbir şey olmaksızın... Yalnız ve yalnız o bir çift göz kaldırırdı beni sanki. İri miydiler, ufak mıydılar bilmiyorum; kirpikleri uzun muydu, kısa mıydı, onu da bilmiyorum. Bütün anımsadığım kapkara iki yuvarlağın çevresinde apak iki halka. Akın daha ak, karanın daha kara olması için, bu gözlere bir bakmam yeterdi; sanki gizemli bir kaynaktan alıyorlardı ışıklarını, çünkü toprak katran karası, gökyüzüyse aysız güneşsiz, gece kadar karanlıktı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.