Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönül Mahkumu Yalanlara prangalanmış bir yüreğin esirisin sen Ve canı burnunda bir adamın ölüm sebebisin sen Hiçbir şey yokmuş gibi davranan Sustukça susan vurdukça vuran Kaçtıkça kaçan alçaldıkça alçalan Kalleş bir yüreğin puslu gözlerisin sen Dağlasan da her vakit yaramı Sanma sana durup durup ağlarım Bağlasan da bütün yollarımı Sanma
Gönül almak zor şeydi ve gönül vermek daha zor. Amma gönül vermeyi bilenlerdi gönül alabilenler.
Reklam
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Çocuklarla olan güzle ilişkilerini, aşıladığın terbiyeyi ve güzel ahlakı görünce, istikbal adına umutlarım artıyor. Çocuklar umutlarımızın cemresidir. Onların eğitimine önem vermek, islami bir kişilik kazandırmak, UMUTLARIMIZA CEMRE DÜŞÜRMEKTİR. Umutlarımızın cehalete yoğrulmuş soğuk havasına, suyuna, toprağına... Yürek tarlasına tohum ekmektir. Meyvesi sitikbal olan bir çabayı sabanlamak adına... Onları be cehalet diyarında en güzel bir şekilde yetiştirip, yarınlar için duyduğumuz umutlara, güneş gibi doğmalarını sağlamaktır. Taif dönüşü o resulün beslediği umutlar adına... Bitmeyen ve solmayan, hep diri tutulan sevdalar adına... Ancak bu şekilde ödeyebiliriz yarının çocuklarının üzerimizdeki haklarını...
Umuda Cemre Düştü
Umuda Cemre DüştüMehmet Ali Gönül · Dua Yayıncılık · 2007115 okunma
En büyük yazar, Tanrı. Evren kocaman bir hikaye kitabı. Bizler mini minnacık roman karakterleriyiz, tek tek her birimiz. Öyleyse romancının işi sıfırdan yaratmak değil, kainatın ritmine ve hikayelerine kulak ve gönül vermek. Umberto Eco'nun dediği gibi: "Bağlantıları icat etmemiz gerekmiyor. Onlar zaten evrende mevcut."
Sayfa 127
‘’ Bir topluluk kendini inkârla çöker. Kendini inkârın başlangıcı da maziye sövmek ve milli kahramanları tahkir etmektir. Sonra başkalarına gönül vermek, onları kutlulamak, arkasından da inkıraz gelir. Bereket versin ki, Fatih'e sövmekte Kemalist yalnızdır. Türk çocuklarının gönülleri her gece onun kilitli türbesinde ihtiram nöbeti tutmaktadır.‘’
140 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Günlerin bir günü yazar Salam Qadirzade`nin yanına bir kadın gelir. Kadın yazar olmak isteyen ikiz kız kardeşinin iki adet günlüğünü okumasını Qadirzade`den rica eder. Yazar başlar okumaya. Ve ortaya bu kitap çıkmıştır.. 46 Bənövşə ( bənövşə Türkçe hangi çiçek bilmiyorum maalesef) ismi nereden çıkmış derseniz: Günlüğün sahibi Gönül her yeni gün için anılarını yazdığı günlüğüne tarih ile yok, bir boynu bükük "bənövşə" çizerek başlıyor. Kitap sade dilde yazılmış. Elinize almanızla bitirmeniz bir oluyor. Zaten cep boy olarak yayınlanmış. Biraz kitap hakkında bilgi vermek gerekirse; Gönül, heykeltıraş (ismi Derya) bir adama aşık olur. Gözü ondan başka kimseyi görmez. Eskiden aşık olduğu, huyu suyu düzgün Emin`i bile unutur. Varsa yoksa Derya vardır artık onun için. İlk defa anne/ babasına yalan söyler. Etrafa karşı kulaklarını tıkar. Derya`nın kusurlarını görmezlikten gelir. Babasının biricik kızını kimse henüz üzmemişken, ilk göz yaşını döker, ilk ihanet darbesini yer.. Hikaye 1969 yılında keleme alınmış olsa da olaylar sanki günümüze hitap ediyor. Benim için gizemli kalan meselelerden biri; bu günlük olayı doğru mu yoksa yazarın kurgusu mu? Gizemi çözmem dileği ile :)
46 Bənövşə
46 BənövşəSalam Qadirzade · Qanun Nəşriyyatı · 2014530 okunma
Reklam
“AYAKLI KÜTÜPHANELER” M. NİHAT MALKOÇ “Ayaklı kütüphane” ifadesi aslında bir deyimdir. “Çok şey okumuş, her sorulana cevap veren, çok şey bilen, okudukları aklında kalmış kimse…” anlamlarına gelir. Eskiden bu çeşit insanlar çok vardı ülkemizde. Günümüzde de var; ama eskisi kadar değil. Değerli araştırmacı-yazar, tarihçi, gönül insanı Dursun
Velhasıl, Türkiye'deki futbol sistemini bilen biliyor, hatta bu Üç İstanbul takımının taraftarı da biliyor. Çoğunluk düzenin parçası olma kolaycılığına kaçıyor, sonra da bunun adına renk aşkı diyorlar. Lakin bence bunun adı güce tapıcılıktan başka bir şey değil. Anadolu’da yaşadığı halde İstanbul takımı tutanlar; o yaldızlı camialara özenen, milyonlarca dolarlık transferlere, şatafata ortak olmaya çalışan zavallılardır. Sanki bizler “malum üç takımdan birini tutuyorum” dediğimiz anda bunu yapamaz mıyız? Yapmıyoruz, bu iğrençlikleri görüyoruz çünkü ve yüreğimiz elvermiyor. Şehrimizin takımı var, mazisi var, gelecekten umudumuz var. Şu çok açıktır ki, Türkiye’de bugünün ortamında şehrinin takımını destekleme erdemini gösterebilenler idealist insanlardır. Zordur çünkü Samsunsporlu olmak, bir Anadolu takımına gönül vermek. Samsunsporlu bir taraftarın ekşisözlükte yazdıklarıyla bitirmek istiyorum yazıyı; “Her ne olursa olsun Samsunspor çekirdek taraftar grubunun asla vazgeçemeyeceği bir sevdadır. Samsunsporlu olmak acıklı bir aşk hikâyesine benzer; kaybetmeye mahkûmsunuzdur ancak arada sırada tadılan küçük mutluluklar sizi ayakta tutar ve ileriye hep umutla bakarsınız; daha iyi olmayacağını bilerek ama artık vazgeçemeyecek kadar bağlanmış olarak...” Başka diye soranlara inat; sadece Samsunspor…
Samsunspor'u Tutmak - M. Teoman Taş
Zeyneb... Onun bir diğer adı da edepti sanki. Mahremiyetine dokunmadan sırrın eşiğinde durmaktı. Boyun bükmekti. Susup hiç konuşmamak... Sevgilinin gönül gamını gidermek! Hep vermek... Hep sevmek... O olmak... Onu sunmak... Onu yansıtmak... Aşk edepti. Denizdi, okyanustu. Bir deli nehirdi, usul usul ve duru yansımalarla akan. Aşk o nehrin dibindeki incileri yansıtandı. Şeffaf bir akıştı. Susmak, susarak kimselerin aklına, fikrine gelmeyeni konuşmaktı. Nefsani tahayyüller ne kadar sığ, ne kadar da küçüktü! Edebin zirvesine aşkı taşıyanlar ise tek tüktü. Oraya her gönül eri çıkamazdı. Aşk... Sahibini sonsuzun sultanı yapardı. Helal dairede ise eğer, sahibine yeni değerler eklemekti. İffetin kalesinde helali beklemekti. Aşk edepti, sonsuzun akışında o kıyıda var olmaktı. Aşk var oluş tezgahında nakış nakış işlenmek, edep ve vakar ile kulluk kalıbında şekil almaktı. Sonsuz aynalara öyle kazınmaktı. Bu sevgi ise kula, mutlu kullara Hak canibinden bağışlanmış bir servetti. "İnneme'n-nisa' şakâyıku'r-ricâl." "Şüphesiz kadın erkeğin şakayığıdır." Hz. Muhammed (sav)
Sayfa 61 - Hayat Yayın Grubu
Batsın Bu Dünya - Öykü - Muhammed Işık * Bu öykü Orhan Gencebay'ın " Batsın Bu Dünya " eserinden faydalanarak yazılmıştır. Doğudaki şark görevini bitiren Ahmet öğretmen batıda görev yapmanın heyecanını yaşıyordu. Doğunun zor şartlarında iki çocuğuyla hayata tutunmaya çalışmış, köy okulunda öğrencileri ile çok güzel vakitler
Reklam
1909 ve 1910 yıllarında iki kez Finlandiya’yı ziyaret etme fırsatı buldum. Diğer ülkelerden çok farklı bir görünüme sahip olan Finlandiya’nın konumu çok dikkat çekicidir. İnsanlarının düşünceleri, ruhsal yapıları, dünya görüşleri bizimkinden çok farklıdır. Bu insanları inceleyecek olan biri, onların sanki dünyamıza değil de başka bir
Bulgarca Çevirinin Önsözü - Dr. BojkofKitabı okudu
... Stevo, Kafka, Pavese. Gönül verdiği, ya da gönlünü gerçekten kaptırdığı yazarlardı bunlar. ... Bu yazarların romanları, öyküleri, günlükleri, mektupları yetmiyordu ona. Yaşadıkları, soluk aldıkları ve öldükleri yerleri yaşamak, oralarda soluk alıp vermek istiyordu.
Sayfa 10 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Gönül Vermek
Ber rehgüzeri bela nihadem dilra, Hass ez peyi tü pay küşadem dilra. Ez bad mer buyi tü amed imruz Şükranei an bebad dadem dilra... Gönlümü bela uğrağına saldım ve onu yalnız senin arkandan koşturdum. Sevgilim, bugün rüzgardan senin kokun geldi; ben şükrane olsun diye kokunu getiren rüzgara gönlümü verdim.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
308 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Nietzsche'yi ve fikirlerini neden bu kadar sevdiğimi hatırlatan eserlerinden birisidir kendileri. Dini görüşünü ve kadınlara bakış açısını onaylamamakla birlikte ben Nietzsche'nin bu kısmıyla değil insanlığa, bilgeliğe, bilgisizlik ve cahilliğe, üstün insan modeline karşı olan fikirlerine saygı duyuyor ve seviyorum ve bu eserde bu görüşlerin gün yüzüne çıktığı aforizmik nitelikte bir eser. Eserde Nietzsche'nin fikirleri felsefe ve edebiyat hamuruyla yoğurulmuş olarak aktarılırken insana doğrudan bir fikri vermek yerşne bunu düşündürüp insanın bulmasını ve süzgeçten geçirip benimsemesini sağlaması eserlerinde sevdiğim bir diğer noktalarından birisi ve bu özelliğine Böyle Buyurdu Zerdüşt'te de pekala rastlayabilirsiniz. Kitabı okurken sıkılmadım ama gereksiz gördüğüm ve bana birşeyler katacağını düşünmediğim yerler de oldu ve puanı da bu yüzden kırdım zaten ama eseri bir bütün olarak değelerndirirsek bu bir iki nokta görmezden gelinebilir ve yazar hakkını vererek yazmış diye gönül rahatlığıyla söylenebilir bence. Felsefi eserleri seven ve dünyanın mantığını sorgulayan herkesin okumasını ve aklında tartmasını tavsiye ettiğim en güzel Nietzsche eseridir diyebilirim.
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,7bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.