Trendeki Yabancılar
PATRICIA HIGHSMITH
Seviye 4
Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı
Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter
Pearson Education Limited
Edinburgh Gate, Harlow,
Essex CM20 2JE, İngiltere
ve dünya çapında Bağlı Şirketler.
ISBN 0 582 41812 7
Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu
uyarlama ilk olarak
Aedion yanıt olarak homurdandı. İçeri girenin Darrow olmadığından şüphe yoktu. Uzun boylu, siyah saçlı, gri gözlü bir adamdı bu. Üzerinde zırh yoktu. Çamur sıçramış, koyu renkli giysileri kalıplı vücudunu belli ediyordu. Elinde bir mektup vardı. Zarafetle çadırın bir ucundan diğerine yürüyüp diz çökerek selam verdikten sonra mektubu uzattı.
Aedion mektubu aldı. Üzerinde Darrow'un el yazısıyla ismi yazılmıştı.
Ulak çenesiyle mühürlü mektuba işaret edip "Lord Darrow size yarın kendisine katılmanızı emrediyor," dedi. "Sizin ve ordunuzun."
"Madem mektupta ne yazdığını söyleyecektin mektuba ne gerek vardı ki?" diye mırıldandı Ravi.
Ulak genç lorda şaşkın bir bakış attı. "Bunu ben de sordum lordum."
"O halde hâlâ bu işi sürdürmene şaşırdım," dedi Aedion.
“Ama ben ölemiyorum Maya. Ve artık insan olmadığımdan beri, bana en çok insan hissettiren şey sensin. Doğru, karanlık, hem de çok… Ama sen ölürsen bu ikimizin de sonu olur gibi hissetmeyi durduramıyorum. Benim karanlığım, içine sen karıştığından beri bulanık, alacakaranlık. Benim için artık umut yok, beyaz bir dünya seçenek bile değil. Ama sen, beni ve bütün düşüncelerimi gri yapabiliyorsun. Sen, gece saçlı kız… Sen benim perdeleri aralamama neden oluyorsun.”
Küçük Yuvarlak Taşlar
Gece yıldızsızdı. Bulutların arkasına saklanan ay cılız ışığıyla önümüzde bir tepenin yükseldiğini haber veriyordu. Araba farlarını asfalta dikmiş, karanlığı delerek ilerliyorduk. Yol, önümüzde uzanan birkaç metrelik aydınlıktan ibaretti. Işığın henüz düşmediği yerler sanki yok... Her şey birden karşıda beliriyor, yanından
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle inişli çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
Herkesin Efkârlı Edd diye çağırdığı gri saçlı yaver Edd Tolett, “O oku asla bulamayacağız ve ben suçlanacağım,” dedi. “Atımı kaybettiğimden beri ne zaman bir şey kaybolsa hemen bana bakıyorlar. Atım beyazdı ve kar yağıyordu, ne bekliyorlardı ki?”
CEVŞENÜ'L-KEBİR
Işıl. Uzun siyah saçlı kız
Bu rutubetli mektup selamlarla doludur.
Hüznümü assam kururdu ütü masasına.
Ama çoraplarım kurumayacak sabaha.
Hem bilirsin,
Yağmur kadar İzmirliyimdir.
Plastik gardırobumun karnı deşilmiş.
Sanki kanat çırpmaya hazır bir martı.
İşe yine geç kalacağım.
Kızarsa, müdüre bir parça gevrek
Erimiş altın, yanaklarından süzülüp ağzını doldururken çığlık attı Viserys. Bakır tenli, uzun boylu, altın-gümüş saçlı bir lord, arkasındaki şehir alevler içinde yanarken aygırlı sancağının altında durdu. Genç bir prens ölürken, kan damlalarına benzeyen yakutlar döküldü göğsünden. Prens dizlerinin üstüne düşüp suya gömülürken son nefesiyle bir kadının adını fısıldadı. ...ejderhaların anası... ölümün kızı... Günbatımı gibi parlayan kırmızı bir kılıç; mavi gözlü, gölgesiz bir kralın elinde havaya kalktı. Neşeli çığlıklar atan bir kalabalığın arasından ejderhalı bir sancak yükseldi. Dumanlı bir kulenin tepesinden alevler soluyan taştan bir canavar havalandı. …ejderhaların anası... yalanların katili... Gümüş atı çimenlerde koşarak bir yıldız denizinin altındaki dereye gitti. Ölü yüzündeki gözleri pırıldayan, gri dudakları hüzünle gülümseyen bir ceset, bir geminin pruvasında duruyordu. Buzdan bir duvarın üstündeki çatlakta mavi bir çiçek büyüdü ve havayı tatlı kokularla doldurdu. ...ejderhaların anası... alevlerin gelini...
Suat, mantıklı bir yol izledi, babasının başlayıp kenara koyduğu şarkıdan yola çıkarak, Hala'cığım, sizin arşiv sidilerinden dinlesek mi biraz dedi, kanepenin boğuk bordo kadifesinden doğrulup. Siyah-beyaz, biraz sararmış, yarısı görünen kûfî yazının altında, enverî bıyıklarıyla, afilli bir kısrağın gemini tutmuş "ata" fotoğrafı, berjerin bir tarafında, sarkaçlı, germen rakamlı maun saat öbür yanda, arada, altta, berjere sığınmış küçükçe, gri saçlı Macide Hanım, elleriyle koltuğu tutmaktayken ve gözleriyle bakmaktayken ve içindeki köpekleri susturmak isteyenlerin biçimini almış gibi durmaktayken, bu sual ile canlandı.