Dreyfus davası 19.yüzyılda Fransa da yankı bulmuş bir dava, ama dava başka ülkelerde konuşulmuş ünlü bir dava.
Dreyfus Fransa Ordusunda görev yapan yahudi yüzbaşı Alferd dreyfus 'un casuslukla suçlanması üzerine bir dava. Fransayı ikiye bölen bir olay haline gelmiş.
Bir taraftan aydınlar, bir taraftan milliyetçiler
Bir taraftan Dreyfus haksız olduğunu söyleyen Zola gibi yazarlar bir taraftan Savaş konseyinin, generallerin, milliyetçilerin Dreyfusun suçlu olduğu söylemi.
Bir taraftan yalan bir taraftan haklılığı savunan, adaleti savunan Zola.
Emile Zola önemi büyük bu olayda. Olaya dahil olmuş, susmamış aydın olma görevini yerine getirmiş, sorumluluğunu Ülkesinin Fransanın bu lekeyi üstünden atması için Cumhurbaşkanı 'na mektup göndermiş bir kişi.
Bu mektupta olayı detaylı bir biçimde anlatıyor, kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu söylüyor. Her şeyi göze alarak sorumluluk görevini yerine getiriyor. O dönemde bu davanın içinde olan askerleri, generalleri tek tek suçluyor, yargınlanmayı göze alıyor. Çünkü tek isteği gerçek.
Gerçeğe olan inancını bu alıntıyla dile getiriyor.
Alıntı:Gerçek su yüzüne çıkıyor ve hiçbir şey onu durduramayacak. Sayfa:33
Ve söylediği gerçek ortaya çıkıyor.
Bende bu inancı taşıyorum. Hangi ülke olursa olsun özellikle Türkiye'de suçsuz yere yatanlar ın elbet bir gün aklanacağı adalettin, gerçeğin ortaya çıkacağı umuduyla.