... - baksana batıyor güneş! Ve önüne geçemiyorum... Bir batışın daha ne anlama geldiğini biliyor musun? Güneşin bir batışı daha trenin büyüsünü kaybetmesi anlamına geliyor, kızın büyümesi, arkadaşlarımın uzaklaşması, oyunların silinip gitmesi, şu gördüğün yamaçtaki küçücük alanın kocaman bir dünya olmaktan çıkması anlamına geliyor. Şu halime bak, dudaklarımın arasından dökülen kelimelerin ağırlığına bak! Henüz on üçünde olmama karşın, otuzunda birisinin kaldıramayacağı kelimeleri döküyorum bu ufacık dudaklarımın arasından bir bir... Şuraya bak, karşındaki on üçünde olan çacuğa! Oysa benim gidip hemen aşağıdaki yaşça büyük olan çocukların arasına karışıp oynamam gerekmez miydi? Ben ise burada oturmuş batmakta olan güneşe üzülüyor, için için yiyip bitiriyorum kendimi. Ben çocuk olmak, oynamak istiyorum. Son zamanlarda bende bir değişiklik sezdiklerini işitmekten yoruldum, acı veriyor bana... Bana otuzlarda olmak istediğim kişiyle karşıma çıkmanı istemiyorum ki! Bana sürekli şunu yaparsan düşersin, bunu yaparsan kafana darbe yersin demeni istemiyorum. Rahat bırak beni! Bırak düşüp dizimi kanatıp, olur olmaz yerlerde başıma darbe alayım, bırak bunları bilmeden yaşayıp... Hıçkırıklar daha fazla konuşmasın müsaade etmedi.
(Sancılar ve Sanrılar adlı, henüz basılmamış olan kitabımından)
... Sonra bir yerde okuduğu bir yazıyı anımsadı "Biliyor musun... İnsan acı çektiğinde güneşin batışını başka türlü sever..." öyle miydi gerçekten? O şu an acı çekmiyor muydu? Hayır! Güneşin batışı şu an ona büyük bir ıstırap veriyor ve berbat geçen bir günün daha sona erdiğini, yeni berbat bir günün doğacağını haber ediyordu. Raskolni'den yana baktı, O da pek haz etmemişti gün batımından. Acı çekemeyişine içerledi, çünkü var olan tüm acıların nirvanası hissizlik hakimdi duygularına.
Sancılar ve Sanrılar
“ ... hepsinden çok sevdiği bir şey vardır ki, bunu elle tutmak mümkün değil: Zaman! Bu yüzden dünyanın patırtısını koparır, saçma sapan konuşur durur. Güneşin doğuşuyla batışı arasında kullanmadığı hiçbir zaman kalmasa yine de yetmez ... “
İkide bir neden ağladığımı kendim de bilmiyorum. Duygularım, izlenimlerim acı veriyor bana. Bulutsuz donuk gökyüzü, güneşin batışı, akşamın o sakinliği.. niçin bilmiyorum, bütün bunlar bir hüzün çöktürdüler içime, doldum, ağladım.
: “baksana batıyor güneş ve önüne geçemiyorum… bir batışın daha ne anlama geldiğini biliyor musun? Güneşin bir batışı daha trenin büyüsünü kaybetmesi
anlamına geliyor, arkadaşlarımın uzaklaşması, kızın büyümesi, oyunların silinip gitmesi, şu gördüğün küçücük yamacın koca
bir dünya olmaktan çıkması anlamına geliyor güneşin bir batışı daha. Şu halime bak, dudaklarımın arasından dökülen kelimele-
rin ağırlığına bak! Henüz on üçünde olmama karşın, otuzunda olan bir insanın kaldıramayacağı kelimeleri döküyorum bu ufa-
cık dudaklarımın arasından bir bir… şuraya bak, karşındaki on üçünde olan çocuğa! Oysa benim gidip hemen aşağıdaki yaşça büyük arkadaşlarımın arasına katılıp, onlarla oynamam gerekmez miydi? Ben ise burada oturmuş, batmakta olan güneşe
üzülüyor, için için yiyip bitiriyorum kendimi. Çocuk olmak, oynamak istiyorum. Son zamanlarda bende bir değişiklik sezdiklerini işitmekten yoruldum, acı veriyor bana… bana otuzlarda olduğum kişiyle karşıma çıkmanı istemiyorum ki! Bana sürekli şunu yaparsan düşersin, bunu yaparsan kafana darbe yersin
demeni istemiyorum, rahat bırak beni! Bırak düşüp dizimi kanatayım, bırak olur olmaz yerlerde kafam yarılsın, bırak bunları
bilmeden yaşayıp…