Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
488 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Kâh üzen kâh mutlu eden bir kitap...
Başlarıyla, ortaları bir yandan sizi üzerken bir yandan mutlu edecek olaylarla başlayan ve kapanışı ise ağzınızı açık bırakacak ters köşelerle, adeta sizi sarsacak, doğru bildiklerinizin bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiğiniz sırlarla finale erdiren son doruğuna kadar heyecanla ve sıkılmadan okutturan bir kitap oldu benim için 'Lübeyna'. Olayın akışında bir yandan da tarih bilgileri vermesi ise ayrı bir güzel ve kitabın her sayfasında bir emek yattığını tek bir harfinden bile anlıyorsunuz yazılmak için yazılmadığını dile gelmeden de gösteriyor. Okurken gayet keyif alarak okudum ve ilk başlarda konuya direk giriş olmadığı için sıkılacağımı düşündüğümden bırakmayı bile düşündüm ama iyi ki bırakmamışım sayfa 50'den sonra karakterle bir bağ kuruyorsunuz ve onunla beraber acı tatlı her türlü olayı yaşıyorsunuz. Karakterlerin duygularını ise çok iyi aktarmış yazar -sevmediğiniz karaktere bile bir süre sonra ısınıyorsunuz, ama tabii bu ısınmada bir süre sonra tekrar nefrete dönüşüyor orasını da söyleyeyim- ilk kitabı olmasına rağmen ve yapılan betimlemeler, benzetmeler, söylenen her bir anlam taşıyan söz hepsi çok güzeldi. Ölen ölene kalan kalana bir kitaptı sanırım en doğru tabir bu olur. Kesinlikle ön yargıyla yaklaşılmaması ve herkesin okuma listesinde olması gereken bir roman. Sizi bitirdikten sonra düşündürecek ve duvarlarla uzun bir süre bakışımanızı sağlayacak çarpıcı bir hikaye. Kitabın sonunda ve kapağında da dediği gibi: “Sıra dışı bir kadının sıra dışı bir yaşam öyküsü.” Son olarak tek diyebileceğim sözüm OKUYUN OKUTTURUN.
Lübeyna
LübeynaArman Atilla · İnkılap Kitabevi · 202195 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Her zamanki gibi müthiş...
Bu sefer spoiler da içeren bir yorumla buradayım. Kendilerini " Masumiyet Savaşçıları " olarak nitelendiren bir grubun, suç işlemiş ama ceza almamış kişileri öldürmelerini konu alıyor. Yaz sıcakları New York'u kasıp kavururken bir uyuşturucu satıcısı evinde yoğun baş ağrısı sonucu saldırganlaşır ve komşusunu öldürür. Trueheart
Masum Ölüm
Masum ÖlümNora Roberts (J.D. Robb) · Epsilon Yayınları · 2013132 okunma
Reklam
104 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Thomas Mann
Thomas Mann
’ın dünyasına bu kitapla giriş yapmak istedim fakat iyi mi ettim emin değilim. Hacimli olmayan fakat ağır ve yoğunluklu bir eser. Tabi yazarın hangi kitabı ağır değil ki derseniz anlarım.
Thomas Mann
Thomas Mann
’ın tarzı bu ve onu büyük usta yapan da bu zaten. Kitaba gelelim; yazar Eisenbach yorucu bir çalışmadan sonra uzun bir seyahate çıkma isteği duyuyor ve şu sözlerle ifade ediyor; “Gezi arzusuydu bu, başka bir şey değil; fakat bir nöbet gibi bastırmış, bir tutkuya dönüşmüş, adeta bir sanrı haline gelmişti.” Kitapta geçmiyor ama Almancada “Reisefiber” diye bir kelime vardır. Anlamı “seyahat ateşi” demektir. Bir anda herşeyi yarıda bırakıp uzun yolculuklara çıkma arzusunun kelime karşılığıdır. Tam olarak bunu yaşıyor Eisenbach ve düşüyor yollara tabiri caizse yüreğinin götürdüğü yere gidiyor ve kendini Venedik’te buluyor. Bu aslında Eisenbach’ın kendi içsel yolculuğu daha çok. Kendi içinde olup bitiyor her şey. Tabi aynı anda dışarda da hayat akıyor. Yer yer mitolojiye ve antik yunan felsefesine atıflarda bulunuyor yazar. Bı kısımlar bana biraz
Milan Kundera
Milan Kundera
’nın
Bilmemek
Bilmemek
romanını hatırlattı. Yer yer derin sözler vardı insanı düşündüren. Güzel roman, daha doğrusu uzun öyküymüş türü. İçinde kayboldum aman etkisinden çıkamadım diyemeyeceğim, anlamakta biraz zorlandım ve bitirmek için bitirdim. Çıkardığım sonuç ise Thomas Mann’ın etrafına sarılı o dikenli telleri aşmanın o kadar da kolay olmayacağıydı. Fakat ben yine de bu yolculuğa talibim. Gücümü topladığım bir vakit
Buddenbrooklar
Buddenbrooklar
’ı okumayı planlıyorum. Ve belki de yolum bir gün
Büyülü Dağ
Büyülü Dağ
’a düşer.
Venedik'te Ölüm
Venedik'te ÖlümThomas Mann · Can Yayınları · 20073,608 okunma
335 syf.
·
Puan vermedi
Benim çerez kitap diye tabir ettiğim, modunuzu yükseltecek romantik ve keyifli bir kitap sizlerle. Lexi Titanin en kisa zamanda para bulması gerekiyordu. Yoksa her seyini kaybedecekti: Kendi kurdugu işini, zengin ve otoriter babasının saygısını, aile sirketi üzerine kız, kardesleriyle giriştiği yarişı.. Ancak iki milyon dolar kisa zaman içinde bulabilmek kolay bir is degildi. Cruz Rodriguez zengin, başarılı ve yakışıklıydı; tek eksigi Teksas sosyetesini etkileyecek, soylu bir aile geçmişinin olmamasiydi. Bir partide karsilasan Lexi ve Cruz gemiste yasadiklar kaçamagi hemen animsamislard. Gegmisten gelen yakinhklar ve simdiki ar- zular bu ikiliyi alti aylik bir anlasma yapmaya itti: Gostermelik bir nisan! Ancak tutkular söz. konusu olunca anlasma şartlarına bağlı kalmak o kadar da kolay değildi..
Bana Bir Aşk Borçlusun
Bana Bir Aşk BorçlusunSusan Mallery · Pegasus Yayınları · 2012115 okunma
240 syf.
6/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Peyami Safa... Her kitabının Yalnızız gibi olmasını bekleyerek öyle hatalara düşüyorum ki... Safa'nın dilini çok seviyorum, insan analizlerini de hakeza. Ancak bu kitap, geçliğinde yazmış olduğundan mütevellit ne teknik açıdan ne tema açısından beklentilerinizi karşılayamayacak. Kurgu oldukça sathi kalmış. Resmen parmağını yüzünüze doğru
Sözde Kızlar
Sözde KızlarPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20219,1bin okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
Ee, Ne olacak şimdi ha?
Öncelikle Bu uzun yazıdan önce hazırladığım videoya buradan göz atabilirsiniz. youtube.com/watch?v=K1FIENB...
Anthony Burgess
Anthony Burgess
"İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
Reklam
325 syf.
10/10 puan verdi
Ne Olmuş Yani Büyük Adam Olamamışsak Hayallerimizi Satmadık Ya
İyi akşamlar 1K! 2 adet ödül almış Yazarımızın okuduğum ilk eseri ve belki de en iyisi. Yaşamı boyunca; öğretmenlik, denizcilik, editörlük ve üniversitelerde hocalık yapmış gelişimini birçok yönde tamamlamış önemli bir yazar oluyor kendileri. Kitabın Olay Örgüsü; Baş karakterimiz, Charlie adında otuz iki yaşında zekâ seviyesi bir hayli düşük,
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,9bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Keyifli okumalar Arkadaşlar
Gazetecilik sektöründe hayatını sürdüren İbrahim bir gün çocukluk arkadaşı Hüseyin’in vefat ettiği haberini duyar ve bu habere çok üzülür. Bunun üzerine Mardin’e gitmeye karar verir. Kendi halinde, sessiz ve tabiri caizse içine kapanık olarak adlandırılması mümkün olarak Hüseyin’in vefat durumu kendisine çok ilginç gelir ve bu durumu araştırmaya,
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,4bin okunma
·
Puan vermedi
İlk önce şunu belirtmem gerekir ki Dostoyevski çok iyi bir ruh bilimci ve psikiyatrist.Bu kitabı okuduğumda aklıma gelen ilk şey Dostoyevskinin gerçek yaşantısı oldu ve bu kitapta Dostoyevskinin tasvir ettiği çoğu kişinin kendi hayatındaki belli dönemlerine ait olduğunu görebilmekteyiz.Dostoyevski gerçekten muazzam bir yazar o kadar değişik bir olay örgüsü var ki bu alakasız olayı niye kitabında belirtti dersin sonra öyle bir an gelir ki o alakasız bağdaştırmakta güçlük çektiğimiz olayları çok güzel şekilde bir olaya bağlar.Ve tabiki de Dostoyevskinin en beğendiğim huylarından biri çok zeki diye tabir ettiğimiz karakterlerini tepetaklak yere sermesidir,aslında Dostoyevski bize burada fazla kibrin ve aşırı düşünceler içinde olmanın getirdiği zorlukları belirtiyor.
Karamazov Kardeşler
Karamazov KardeşlerFyodor Dostoyevski · Adam Yayınları · 199334,6bin okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
382 günde okudu
Doğan Cüceloğlu okumuşluğum vardır daha önce. Ama bu kitabı yok sevemedım. Hatta yarıda bırakmıştım aradan belki beş ay geçti devam edeyim dedim yok yani neden yaptığımı daha iyi anladım. İte kaka tabiri çok güzel uyar buraya. Tam olarak o şekilde okudum. Hatta bir arkadaşımla konuşurken o da okuduğunu ve beğenmediğini söyledi. Ben de ‘Doğan Cüceloğlu‘na bu kitapla başlasaydım çok kötü ön yargı olurdu ben de’ dedim. Arkadaşım da Doğan Cüceloğlu’ndan okuduğu ilk kitap olduğunu söyledi. “Ama videoları güzel” dedi. Buradan anlıyoruz ki evet güzel bir önyargı olmuş arkadaşımda. Neyse çok uzattım. Yer yer katılmadığım bölümler de olmadı değil. Kısacası bu kitap beni tatmin etmedi. Üzgünüm.
İnsan İnsana
İnsan İnsanaDoğan Cüceloğlu · Kronik Kitap · 20236,8bin okunma
Reklam
126 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Werther Sendromu ≠ Aşk
Bence ucunda vuslat olmayan bir sevdadan hemencecik vazgeçilmesi lazım. Yoksa insanın sonu Werther gibi oluyor azizim. Zaten Werther Lotte’nin nişanlı olduğunu öğrendiği an ona bağlanmaması gerektiğini anlamalıydı. Yoksa zaten iş işten geçmiş miydi? Orasını bilmiyorum. Kafamda fırtınalar yaratan bir mevzu var aslında, kesinlikle konuyla alakalı: Aşk acı veriyorsa ya da taraflardan biri ölümünü kendi eliyle gerçekleştiriyorsa bu duygu gerçekten aşk mıdır? Aşk acı mı verir? Aşk güzel bir duygu ise neden acı verir? Aşk acısı mantıklı bir tabir midir? Bence hayır. Eğer insan bir noktadan sonra acı çekmeye başlıyorsa, yaşama sevincini kaybedip ölmek istiyorsa bu aşk değil tutkudur ki aşk ve tutku asla eşdeğer değildir. Werther’in de Lotte’ye karşı besleyip büyüttüğü his aşk değil tutkuydu aslında. Tutkusuna karşılık alamayınca yaşamaya dair içindeki bütün kıpırtılar kayboldu ve karamsarlığa kapılıp ölümü diledi. Bir süre sonra da bunu kendisi yapmaya karar verdi. Son olarak şunu söylemek istiyorum, aşk acı vermez, vermemeli. Veriyorsa aşk değildir. Eğer aşkınız tutkuya dönüşecek ve intihar etmenize sebep olacaksa basit bir taktik: Romantizmden uzak durun:D
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,7bin okunma
216 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Muhteşem ötesi bir eser
Veronika hayatın çok tekdüze olduğunu düşündüğü için ölmeye karar veren bunu ince ince düşünüp hem kendisi hem de yakınlarının acı çekme olasılığı açısından en tehlikesiz tabir ettiği yöntemi seçerek intihara yeltenen gencecik bir kızımız olarak karşımızda. Hikaye ise aslında bundan sonra başlıyor intihar denemesi başarısızlık ile sonuçlanıp bir akıl hastanesine yatırılması ve orada bulunan hastalar ile küçük nüanslar sonucu iletişimi konu alıyor. O kadar güzel harmanlanmış bir kitap ki iletişim halinde olduğu hastaları yaşamlarını hadi artık baş karaktere dönelim hissiyatı oluşmadan okuyabiliyoruz ve kitabın bir diğer özelliği ise cinsellik barındırmadan cinsellik barındırıyor olması.! Bu cümleyi saçma buldunuz biliyorum ama kitabı okuyunca demek istediğim anlaşılacaktır. Bende oluşturduğu his ufaktan büyüğe farketmeksizin insanların yaşamlarındaki anlam arayışını dışa vurma yöntemleri.. sonuçta hangimiz biraz deli değiliz ki değil mi? Mutlu okumalar..
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077,2bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
10 saatte okudu
Nina Faber İstanbul’da yazdığı şiirlerinden derlediği Boğaziçi adlı kitabını yayımlamak için Oslo’ya döner. Uzun süre kitap çıkarmadığı için yeni kitabının etkilerinin güzel olacağını düşünmektedir. Ancak kitabı beklediğinin aksine olumsuz eleştiriler almaya başlar. Nina okuduğu eleştirilerin ardından mutsuz ve sinirli bir şekilde şiirlerinden parçalar okuyacağı yere gittiğinde etkinliğin de iptal olduğunu öğrenince kendini sonunu tahmin edemeyeceği bir olaylar silsilesi içinde bulur. Erlend Loe’nin Doppler ve Bildiğimiz Dünyanın Sonu adlı kitaplarından sonra bu kitabını da severek okudum. Kısacık romanda edebiyat üzerine düşünceler, yeni zamanda okurların edebiyata bakış açısı, çoksatar diye tabir ettiğimiz kitaplar üzerine düşünmemi sağladı. Kitaptaki yazar karakterinin mutsuzluğu, beklentileri beni oldukça etkiledi. Tabi en sürprizli kısmı bir diğer Norveçli yazar Dag Solstad’ın üçlemesinin baş karakteri Bjorn Hansen’in bu kitapta önemli bir karakter olarak yer almasıydı. Çok severim böyle edebi oyunları.
Mal Sayımı
Mal SayımıErlend Loe · Yapı Kredi Yayınları · 2023142 okunma
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
"Mor perdeler ardında kalbim seni arıyor yine de" - Mabel Matiz
Siyahi olmanın, kadın olmanın ve üstüne ikisi birden olmanın eziyet olduğu korkunç dünyamızın aynası olan roman. Daha ilk sayfadan iğrenç bir dramla başlayan roman, Celie'nin yazdığı mektuplar üzerinden ilerliyor. Kardeşlerini doğurmak zorunda kalıp(!!!!!!) doğduğu gibi çocukları başkasına verilen, duygusuz ve fikirsizleştirilmiş hatta hayatsızlaştırılmış Celie, babası sandığı kişi tarafından, eşya gibi, aslında kardeşini isteyen adamın biriyle evlendiriliyor. Bu adam da aslında Shug adında sahne sanatçısı bir kadına yıllardan beri aşık ancak babasının kötü kadın diye tabir etmesi sebebiyle evlenemiyorlar. Celie bu kadına bir afişle rastlayıp onu fazlasıyla merak ediyor. Bir gün Shug rahatsızlanıp kötü kadın(!) olduğu için, Celie'nin kocasından başka ona bakmak isteyen kimse olmayınca bunların evine yerleşmesiyle olaylar ve Celie'nin karakter dönüşüm süreci başlıyor. Romanda baş karakterler kadar yan karakterler ve yaşadıkları da çok önemli ve güzel mesajlar veriyor. Sophia'nın beyazlara boyun eğmeyişi, bunun sonucunda gördüğü eziyetli süreç ve yine de dik duruşunu koruması, kardeşi Nettie'nin yaşadıkları ve Afrikalılar için verdikleri mücadeleler, Afrika halklarına yapılan sömürgeler, kadınların isyan edip erkeklere karşı dik durma savaşları, hepsi harika bir olay örgüsü içinde güzel mesajlarla anlatılıyor. Başlarda Celie'nin hayatındaki asıl erkeklerden hiçbirinin adının geçmiyor olup kitap ilerledikçe, Celie kendi bireyselliğini ve kadınlığını kazanıp, içsel barışını sağladıkça isimlerini görüyor olmamız da güzel bir detay. İyi okumalar.
Renklerden Moru
Renklerden MoruAlice Walker · Doğan Yayınları · 2019694 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.