Beyninizin gelişmesini durduramazsınız ve yarı eğitimlilerin en büyük trajedilerinden biri, geç gelişmeleridir; çünkü o zamana kadar yaşamda bir yığın yanlış yapmışlardır.
Kadınlar on sekiz yaşından, erkekler yirmi iki yaşından önce evlenmezler. Utopia'da ancak ölüm son verir evliliğe. Ama karı-koca birbirini aldatırsa ya da eşlerden biri dayanılmayacak kadar huysuzsa, durum değişir.
Dudaklarında anladığını belli eden samimi bir gülücük dolaştı. Aslında anlayışlı olmaktan öte bir gülüştü. Hayatta dört ya da beş kez görebileceğiniz ender gülüşlerden biri. Karşısındakini sonsuza dek rahatlatabilirdi. Bir an sonsuzlukla yüz yüze gelmiş ve tüm gördükleri içinde sizi seçip, size yönelmiş duygusu veriyordu insana. Sizi, istediğiniz ölçüde anlayan, size kendiniz kadar inanan ve karşınızdakine en iyi halinizle göründüğünüzü kabul eden bir gülüş!
...bu dünyada ne mutluluk vardır, ne de mutsuzluk, sadece bir durumun öbürüyle kıyaslanması vardır, hepsi bu. Sonsuz mutluluğu hissetmeyi sağlayan da sonsuz acıyı çektiren de sadece budur...
Bir köpek karşısında yansız kalamazsın, bir insanın karşısında da öyle. Oysa bir ağaçla hiçbir zaman diyaloğa girmezsin. Bir köpekle karşı karşıya yaşayamazsın, çünkü köpek, her an, senden onu yaşatmanı, beslemeni, okşamanı, ona uygun bir insan olmanı, efendisi olmanı, onu anında yere yatıracak o köpek ismini gürleyen Tanrı olmanı isteyecektir. Oysa ağaç senden bir şey istemez. Köpeklerin Tanrısı, kedilerin Tanrısı, yoksulların Tanrısı olabilirsin, elinde bir tasma, biraz ciğer, biraz servet olması bunun için yeterlidir, ama asla bir ağacın efendisi olmayacaksın. Kendin de bir ağaç olmayı istemekten başka bir şey yapamayacaksın.
"İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez."
Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.
“Korkarım ki kadınlar gaddarlığın, hem de katıksız gaddarlığın değerini her şeyden çok bilirler. Içgüdüleri olağanüstü ilkeldir onların. Biz onlara özgürlüklerini verdik, ama onlar gene de efendilerini arayan birer köle olmayı sürdürüyorlar. Hükmedilmeye bayılırlar.”