Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
33 günde okudu
Birçok konuyu ayet, hadis ve salih zatların hikmetli sözleriyle ele alan çok kıymetli bir eser. Ramazan ayında okumayı nasip eden Allah'a hamd olsun. Nefsini hesaba çekmek isteyen, ilmini artırmak isteyen, zamanını okuyarak bereketli geçirmek isteyenlere tavsiyemdir. Alimlerimizden Allah cc razı olsun. İlmi bize miras bıraktılar.
Tenbihü'l Gâfilîn ve Bostânü'l Arifîn
Tenbihü'l Gâfilîn ve Bostânü'l ArifînEbu'l-Leys Semerkandî · Saadet Yayınevi · 2014167 okunma
4.cilt
801. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ şöyle dedi: Elbisemin etekleri topuklarımdan aşağı sarkmış vaziyette Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in huzuruna uğramıştım. Resûl-i Ekrem: “Abdullah, elbisenin eteklerini yukarıya kaldır!” buyurdular. Ben de hemen kaldırdım. Sonra: “Biraz daha kaldır!” buyurdu, ben biraz daha kaldırdım. Ondan sonra elbisemin Resûl-i Ekrem’in tasvip ettiği şekilde olmasına daima dikkat etmişimdir. Topluluktan biri: – Nereye kadar kaldırmıştın? diye sordu. İbni Ömer: – Baldırlarımın yarısına kadar kaldırmıştım, diye cevap verdi.  Müslim, Libâs 47 İlk hadiste erkeklerin elbise eteklerinin, diz kapağı ile topuk arasında kalan, eski dilde incik denilen, ama daha çok baldır diye bilinen kısmın yarısında olmasının en güzel giyinme diye nitelendirilmesi iki sebebe dayalı olabilir: Birincisi, yolları ve sokakları kirli olan mahallerde dolaşan insanın elbisesine birtakım pisliklerin bulaşması bu sayede önlenmiş ve dinimizin çok önem verdiği hususlardan biri olan tahâret, giyilen elbisenin dış temizliği büyük ölçüde gerçekleşmiş olur. Resûl-i Ekrem zamanının birkaç bin nüfuslu ve geçim kaynağı daha çok ziraatçilik olan Medine şehrini veya benzer şehirleri ve daha küçük çaptaki yerleşim birimlerini ve köyleri dikkate alacak olursak, bu emir ve tavsiyelerin ne kadar önemli olduğu kendiliğinden anlaşılır.
Reklam
4.cilt
1.İbadet ve tâate düşkünlük güzel bir haslettir. Ancak bunlar insanı toplumdan tamamen uzaklaştıracak bir inzivâ hayatına sevketmemelidir.
4.cilt
795. Ebû Zer radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Üç sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ kıyamet gününde onlarla konuşmaz, onların yüzüne bakmaz ve kendilerini temize de çıkarmaz. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.” Hadisin râvisi diyor ki: Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem bu sözünü üç defa tekrarladı. Bunun üzerine Ebû Zer : – Ziyana uğradılar ve zarar ettiler; onlar kimlerdir yâ Resûlallah? dedi. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: “Elbisesinin eteğini yerde sürüyen, yaptığı iyiliği başa kakan ve ticaret malını yalan yere yeminle satmaya çalışan kimsedir.” Müslim, Îmân 171. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 25; Nesâî, Büyû' 5
4.cilt
790. Ümmü Seleme radıyallâhu anhâ şöyle dedi: Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in en sevdiği elbise gömlek idi. Ebû Dâvûd, Libâs 3; Tirmizî, Libâs 27
Herkes Sorumlu
Dinimiz hiç kimseye sorumsuzluk ya da dokunulmazlık gibi bir ayrıcalık tanımamıştır: "Kendilerine peygamber gönderdiklerimize de gönderdiğimiz peygamberlere de elbette hesap soracağız."(A'raf Sûresi, 6) Bu sebeple hiçbir yöneticinin kendisini kural üstü yani Kitap ve Sünnet dışı görme ve gösterme hakkı yoktur. Öte yandan "Kıyamet günü her grup kendi önderleriyle çağırılacaktır." (İsra Suresi, 71) Bu da dünyadaki liderliğin dünyada bitmeyip ahirete de uzanan ciddi bir sorumluluk çizgisine sahip olduğunu göstermektedir. Nitekim vefatından önce "kendine bir halife tayin et" dedikleri zaman Hazreti Ömer, şu cevabı vermiştir: "Sorumluluğunuzu hayatımda olduğu gibi ölümümden sonra da mı üstleneyim?"
Sayfa 317 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bazı büyük günahlar:
Müfessir ibn Cüzey demiştir ki: "Hakkında hadis bulunduğundan dolayı bu şeylerin büyük günahlardan olduğu konusunda bir şüphe yoktur. Bazı âlimler, hakkında hadis bulunduğu için diğer bazı işleri de büyük günahlara eklemişlerdir. Bunlardan bir kısmı şunlardır: Anne babaya haksız yere karşı gelmek, yalan şahitlik yapmak, yalan yere yemin etmek, zina yapmak, içki içmek, yankesicilik yapmak, Allah'ın rahmetinden ümit kesmek, kendini Allah'ın azabından emin görmek, yanındaki fazla sudan ona ihtiyaç duyan yolculara vermemek, Beyt-i Harâm'da dine aykırı işler yapmak, iki kişi arasında laf taşımak, idrar bulaşmasından sakınmamak, din kardeşinin şeref ve namusuna dil uzatmak ve hüküm vermede haksızlık yapmak."
Belki çoğumuz bilmeyiz fakat durum şu ki şeriatçı zihniyete göre erkek, "cinsellik" konusunda son derece zayıf ve bu nedenle nefsini yenemeyen bir yaratıktır; kadınsa, erkeğin aklını başından alabilecek kadar tehlikeli bir şeytandır. Bunun böyle olduğunu anlatmak maksadıyla şeriatçılar şu hadis hükmünü tekrarlamaktan bıkmazlar: "Kadınlar insanın karşısına şeytan gibi çıkarlar..." Böyle olduğu içindir ki bu "zavallı" erkeği, bu çok "tehlikeli şeytana karşı korumak gerekir, çünkü erkek, kendi aklı, zekâsı ve iradesiyle bu işi yapmaya muktedir değildir. O kadar değildir ki kadınla baş başa kalmak bir yana, fakat onu şurada burada, örneğin sokakta gördüğü hallerde dahi baştan çıkmaya ve saldırmaya hazırdır.
Sayfa 107Kitabı okudu
Eğer haatalığın mânâsı güzel bir şey olmasa idi, Hâlık-ı Rahim en sevdiği 'ibâdına hastalıkları vermezdi. Hâlbuki hadis-i sahihte vardır ki, "En ziyâde musibet ve meşakkate giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridirler."
"Helalinden kazanmak hak yolunda yapılan muharebe kadar ecirlidir."
Reklam
Bir hadis şerifte Resûl-i Ekrem (sav) Buyurdu ki; " Hevâ,bela ve şehvet Ademoğlunun içine , tabiatına karıştırılmıştir.
Hadis
Bir gün gelecek, hadisler Muhammed ümmetiyle Kur'an'ın arasını açacak ve bu felaket, İslam ümmetinin vahiyden uzaklaşmasıyla sonuçlanacaktır. Hz. Ömer
Sayfa 280Kitabı okudu
Lisanda hafif, mizanda ağır duâ
سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ، سُبْحَانَ اللَّهِ العَظِيمِ Sübhân’allâh ve bi hamdihî, sübhân’allâhi’l-‘azîm. Ma‘nâsı Allâh’a hamdederim. Yine büyük olan Allâh’ı, tekrar tesbîh ederim” demektir. (Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhî, 12. c., 429. s., 2189 numaralı Hadîs-i Şerîf.) Ve yine bu mevzûda Ebû Zerr (r.a.) Resûlullâh (s.a.v.)’in şöyle buyurduklarını rivâyet etti: “Allâh’a sözlerin en sevimli olanını sana haber vereyim mi?” dedi ve devâm ederek: “Allâh’a sözlerin en sevimli geleni şübhesiz ki: Sübhânallâhi ve bi hamdihî” cümlesidir.” (Müslim)
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.