Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
HaKaN
HaKaN
@hakers
Emekli
Üniversite / Lisans
Kuşadası - Aydın
137 okur puanı
Ocak 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Germinal : Kelime anlamı tohum.
( Bu romanda işçi direnişinin tohumunun atılması,yeşermesi olarak anlaşılabilir.)
Şunun için okunmalı:
Hep denir ya ,Avrupa bizden 100 yıl ilerde diye.Aslında değerleri ve insan hakları bizden 100 yıl ilerde.Acaba neden gerideyizi anlayabilmek için okunmalı.Onlar halen yaşadıklarımızı 150 yıl önce yaşamışlar,çok
youtube.com/watch?v=g9xWmyo...
Struma olayını merak edenlerin okuması gereken bir roman.Akıcı bir dille yazılmış çok güzel bir roman.Devekuşu gibi kafamızı kuma sokup gerçeklerden kaçacağımıza,yüzleşmek için okuyup araştırmamız gerektiğini düşünüyorum.
onedio.com/haber/umuda-dog...
İnsanın ulaşmak istediği hedef için yılmadan usanmadan çalışmasının,karşısına çıkan her türlü zorluğun (bu zorluk açlık bile olsa ) ahlaki değerlere bağlı kalarak hedefine varması gerektiği ana fikri yansıtılmaktadır.
Açlık ve erdemlilik çok çarpıcı bir şekilde ustalıkla anlatılmıştır.Yoksulluğun hiç bir zaman insanın ahlaki değerlerine kötü bir etkileşim yapmaması gerektiği anlatılmaktadır.Sosyolojik açıdan baktığımızda ahlaki çürümüşlüğün sebebi yoksulluk mu ?, yoksa insanın hamuruna işlemiş olan eğitim ve kültür mü ?.
Bu kitabı okurken zihnimde oluşan sosyolojik bir soru ? Emellerİ uğruna, eğitimli insanlardan korkanların durmadan eğitim politikalarını değiştirerek sebep olunan az eğitilmiş,robotlaşmış, bir neslin ahlak anlayışı böyle bir durumda ne kadar sağlam olur acaba? Bu kitap beni çok etkiledi.Okurken hep batı kültürü ile doğu kültürünü karşılaştırdım zihnimde.
Erdemlilik konusunda her gence okutulması gereken bir başyapıt.
Okur Takip Önerileri
Hayvan Çiftliği ve 1984 den sonra George Orwell’in okuduğum bu üçüncü kitabı.Bu kitap diğer iki kitaptan daha farklı.Gerçekçi,yalın ve hafif mizah üslubu ile yazılmış bir roman.
Genelde geçmişin iyi yanlarını hatırlarız.Hep çocukluk yıllarımız basitte olsa çoğumuzda tatlı,güzel anılar bırakmıştır.Çocukluğumda yaşadığım yerlerden geçtiğimde
Savaştan yenik çıkmış bir imparatorluk.Romanın geçtiği tarihler Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'dan Anadolu'ya geçtiği tarihler.Mondoros ateşkes anlaşması ile birlikte memleketin her yanı işgale uğramış durumda.Kurtuluş savaşına hazırlık dönemleri.İngilizlerin gözetimi altında İzmir Yunan işgalinde.Roman baş kahramanı Cemil (Cehennem Topçu ) eski bir ittihatçı ve asker.Fakat diğer ittihatçılar gibi o kadar çok savaş görmüşki (Balkan harbi,Çanakkale,Trablusgarp,Suriye,Doğu Cephesi vb.) artık bu savaşlardan çok yorgun düşmüş durumda.(romanın ismide burdan geliyor). Fakat memleket işgal altında bir şeyler yapmak lazım.Her karışıklık döneminde olduğu gibi yine vatan hainleri,korkaklar ve satılmışlar işbaşında.
İşte böyle bir dönemde Anadolu'da eşkıyalar kol gezmekte.Ordu dağılmış olduğundan kurtuluş için artık başıbozuk eşkıyalar,zeybekler ve efelerden medet umar hale gelinmiş durumda.Roman böyle bir dönem de geçiyor.Yakın tarihini halen bilmeyenlerin,ona buna yalakalık yaparak birilerine yandaşlık yapmak sevdası içinde olanların,okuması gereken romanlardan bir tanesi.
Bu kitabın şarkısı :)
youtube.com/watch?v=kUQzQKw...
Hiç sıkılmadan okuyacağınız,fakat altını çizmek için bir şeyler aradığınızda fazla bir şey bulamayacağınız bir kitap.Fakat bu sizi aldatmasın.Bu yazdığım kitabın boş bir kitap olduğunu ifade etmiyor.Akıcı bir dille yazılmış bir aşk kitabı.Romanın baş erkek karakteri Hacime ailesinin tek çocuğudur.Bulunduğu toplumda tek çocukların, hep şımarık yetiştirilmiş,istediği her şeyi elde etmiş çocuklar olarak algılanması Hacime’yi hep rahatsız etmiştir.Romanda Hacime “Tek çocuk deyişinden nefret ediyordum. Onu her duyduğumda, bir şeylerimin eksik olduğunu hissediyordum tam bir insan değilmişim gibi. Tek çocuk deyişi orada öylece durmuş, suçlayan parmağıyla beni işaret ediyordu. Bana “Eksik bir şeyler var dostum” diyordu.” olarak kendini ifade etmekte.Bu nedenle yine bir tek çocuk olan Şimamato ile bir 12 yaş aşkı yaşamaya başladılar fakat zorunlu olarak birbirlerinden kopmaları ile olaylar gelişmekte.Fakat Şimamato ile yaşadığı 12 yaş aşkı hiçbir zaman Hacime’nin aklından çıkmamıştır…..
Kitabı okuyup hemen üzerine filmini seyrettim.Kitap kesinlikle filminden çok daha güzel ve etkiliyeci.Okunduğunda unutulmayacak bir kitap.II Dünya Savaşında Hitler Almanya’sında ölümün ağzından anlatılan bir roman.
Geçen yıl Polonya ve Almanya ziyaretlerimde özellikle Yahudi soykırımı yapılan yerlerden biri olan Polonya’nın Krakow şehrine yakın olan Auschwitz-Birkenau toplama kamplarına bir günümü ayırdım.Bu kampta Hitler’in yapmış olduğu vahşetin yaşandığı yerleri gördüğümde tüylerim hala diken diken oluyor.Kitapta da bu tip olaylara az çok değinilmekte.Kitabı okuduğunuzda Hitler Almanya’sının Totaliter rejiminin 1940’ lı yıllarda Almanlar tarafından kabul görmüş bir rejim olduğunu, aslında çoğunun bunu benimsediğini anlıyacaksınız.Yoksa bu diktatör bu gücü nerden bulacak.Demek ki toplumların belli dönemlerinde böyle akıl tutulmaları oluyor.
İşte böyle bir dönemde de Almanya’da ölüm her yerde kol geziyor.O dönemde annesinin komünist olmasından dolayı ailesinden alınıp başka bir Alman ailenin yanına verilen küçük,tatlı ve kitaplara aşık bir kızın başından geçenler anlatılmakta.Mutlaka okumanız gereken bir roman.
İyi okumalar.
Stefan Zweig’ın alıştığımız psikolojik hikayelerinden biri;
Korku insan psikolojisini enderinden etkileyen ve hatta onu esir alan bir duygu durumu.Bu eserde roman karakterlerinin hiç birinin fiziksel karakterleri tarif edilmemektedir. Karakterler duygularının tasviri ile anlatılmaktadır.Bu hikayede önemli olan fiziksel özellikler ve isimler değil, asıl olan olaylar ve karakterlerin duygu durumlarıdır.
Çünkü hikayede anlatılmak istenen” korku “tüm canlıların var olduğundan itibaren ,en ürkütücü ve kendini korumaya yönelik en doğal duygu durumudur korku.Korkuyu tatmamış hiçbir canlı olamaz.Kısacası korku evrensel bir duygudur.
Bu kısacık kitapta korkunun her hali anlatılmak isteniyor.Bir kadının kocasından,bir kocanın terk edilmek duygusu ile karısından,şantajcıdan,sevgiliden,yalandan,dürüst davranmaktan …yani kısaca bu hikayede korkunun her hali tasvir ediliyor.Bu korkuları ise romanın baş karakteri olan İrene’nin içinde yaşıyoruz.İrene korkusu ile ne duyumsuyorsa okuyucuda onunla birlikte aynı duyguları yaşıyor.Usta kalem herhalde bu karakterleri oluştururken çok samimi arkadaşı olan Freud’dan büyük destek almışa benziyor.
Okunması gereken kısa bir kitap.Mutlaka okuyun derim ben….
Türkçeye girmiş olan Yusuf…Yusuf..durumunu çok iyi irdeliyor bence :)
İyi okumalar.
Oblomov,oblomovluğun romanıdır.(OBLOMUVLUK =Tembellik, boş vermişlik,bezginlik,halsizlik,hazırcılık,yerinden kalkmadan günlerce oturma hali,devamlı pinekleme ve uyuma hali,hayattaki her şeye karşı kayıtsızlık bıkkınlık halidir.) Günümüzde bu davranış belirtilerine DEPRESYON tanısı konmaktadır.
Kitap alıntısı..
“Çok eskiden atalarının kazandığı
Bir ada hikayesi dörtlemesinin üçüncü kitabı olan “Tanyeri Horozlarında” da göç olgusu işlenmiştir.
Birinci kitap olan “Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana” romanında Lozan Mübadele Antlaşması nedeni ile Rumların Anadolu’dan Yunanistan’a; ikinci kitap olan “Karıncanın Su içtiği” romanın da Türklerin Yunanistan’dan Anadolu’ya , savaşın sebep olduğu
Roman kahramanı K. bir sabah kalkar tutuklandığını öğrenir.İşte bu absürd roman böyle başlar.Aslında romanda gerçekdışı olarak görülen çoğu şey günümüz koşulları ile karşılaştırıldığında realisttir.Bu romanda korkunun hüküm sürdüğü,karanlık bir dönem resmedilmektedir.Her şeyin korku ile yönetildiği, insanların sistemden daha değerli
Bu kitabı Erasmus kimdir diye merak ettiğim için okumaya karar verdim.Çünkü oğlum Avrupa Birliği projesi kapsamında bu Erasmus amcanın adını taşıyan burstan yararlanarak bir dönem Avrupa’da bir Üniversitede misafir öğrenci oldu.
Bu kitabı okuduktan sonra Erasmus’un ortalama 500 yıl önce bugünkü Avrupa Birliği düşüncesinin temellerini attığını,
Saplantılı bir kadının karşı taraftan hiçbir karşılık beklemeden de aşık olunabileceğinin anlatıldığı psikolojik bir öykü.Obsesif bir ruhun bir insanın hayatını nerelere sürükleyebileceğinin de hikayesi. Stefan Zweig’ın usta kaleminden çıkmış kısacık fakat okunduğunda insanın aklından hayat boyu silinmeyecek, farklı düşünme yetisi kazandıran bir eser.Böyle bir aşk mı acaba gerçek aşk ?
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,1bin okunma
“Bir Ada Hikayesi “dörtlemesinin ikinci kitabı olan ”Karıncanın Su İçtiği” adlı romanda 1.Dünya Savaşından sonra Yunanistan’dan gelen Türk mübadiller ile Anadolu’dan savaşın sebep olduğu sorunlar ve acılardan dolayı zorunlu olarak göç eden insanların yaşadıkları konu edilmiştir.
“Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana”kitabında Rumların Yunanistan'a
Yaşar Kemal’in mükemmel dil kullanımı ile sanki kendinizi romanın içinde buluyorsunuz.Doğayı kokluyorsunuz,renkleri hissediyorsunuz.Bir çiçeğin,böceğin,kuşun,denizin,gökyüzünün rengini kokusunu hissediyorsunuz.
Bu romanda; imzalanan Lozan Barış Anlaşması sonrasında,Türkiye‟deki Rum mübadillerin Yunanistan’a, Yunanistan’daki Türk mübadillerin ise Türkiye‟ye getirilmesi ve bu dönemde yaşanan acı,sefalet,yokluk,sahipsizlik,haksızlık duyguları anlatılmaktadır.Roman göç olgusunu derinlemesine irdelemektedir.Mübadeleye tabi olmuş toplumlar genellikle, giden gittiği yerde,gelende geldiği yerde haksızlıklara uğramış ve ikinci sınıf vatandaş durumuna düşmüşler.Göç sonrası oluşan sosyal sarsıntının yanı sıra mübadillerin arkada bıraktığı malların taksimi ve dağıtılması sırasında her iki ülkede yaşanan haksızlıklarda anlatılmıştır.
Ayrıca romanın geçtiği tarih kesitinde,Balkan Savaşını,Rus savaşını,Sarıkamış’ı,Mezopotamya’yı kısacası unutulan ve unutturulmak istenen savaş ve olayları da bulacaksınız.
Destansı bir üslupla yazılan bu romanı okumanızı tavsiye ederim.Yakın tarihte yaşanmış olan acı ve ıstırabı içinizde hissederek,“Yurtta Sulh,Cihanda Sulh” özdeyişinin ne kadar yerinde söylenmiş bir söz olduğunu, tekrar hep birlikte idrak etmemiz gerektiğini düşünmekteyim.
