Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zihin ile beden arasındaki yarılma da Hristiyanlar'ın yarattığı bir şey değildi. Gördüğümüz gibi bu yarılmanın kökleri Nietzsche'nin özgür insanlar diye görüp övdüğü çıplak Yunanlılar'a kadar gider. Bu meselin hatası başka bir yerden, Nietzsche'nin gücü/iktidarı yanlış anlamasından gelir. Nietzsche kaba gücün hâkimiyet kurmaya yeterli olmadığını göremez. Kaba güç yeterli olsaydı güçlüler hiçbir zaman güçlerini meşrulaştırmaya çalışmazlardı çünkü meşruiyet güçlülere konuşulan değil, güçlüler tarafından konuşulan bir kendini haklı çıkarma dilidir. Üstelik Nietzsche'nin meseli kuzu gibi davranmayan zayıfların davranışlarını dikkate almaz; zayıf insanlar güçlü olanlara direnebilmek için kendi bedenlerini kontrol etmeye çalışırlar.
Sayfa 165
Müslüman yaptığı amellerle Cennet'in kapılarını açar, günahtan uzak haliyle de Cehennem kapılarını kapar. Hâkimiyet altına aldığı nefsiyle de şeytanların evhamina mani olur. Hadisenin bu boyutuna işaret eden Allah Rasûlü, "Ramazan girdiğinde Cennet'in kapıları açılır, Cehennem'in kapıları kapanır ve Şeytan lar zincire vurulur." buyurdu. Ramazan Şeytanların bağlı Müslümanların ise özgür olduğu bir aydır. Hz. Âişe'ye (radiyallahu anha) için ağladığı sorulduğunda, Allah Rasûlü'nün bir günde iki defa karnını doyurmadan dünyadan ayrılış halini hatırladığını, bu yüzden ağladığını söyler.
Reklam
Kanun-ı Esasi
Ancak Kanun-ı Esasi padişaha "meşrutiyet" ya da gerçek anlamda "anayasal" sistem ile bağdaştırılamayacak birtakım hak ve yetkiler tanıyan sarih hükümler içeriyordu. Kanun-ı Esasi'nin ruhu milli hâkimiyet prensibi ile telif edilebilecek bir mahiyette değildi. Bu gerekçeyle Milli Mücadele dönemine kadar gerçek anlamda "milli hâkimiyet"ten söz etmek olanaksızdı.
Sayfa 23 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Editör: Ali Berktay, I. Basım: Haziran 2020, İstanbulKitabı okudu
Hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından, hiç kimseye ilim gereğidir diye görüşme ve tartışmayla verilmez. Hâkimiyet, saltanat, kuvvetle, güçle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuşlardır. Bu zorbalıklarını altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu saldırganlara isyan ederek ve artık dur diyerek, hâkimiyet ve saltanatını fiilen kendi eline almış bulunuyor.
Sayfa 388 - Yakamoz KitapKitabı okudu
270 syf.
8/10 puan verdi
İlk seride bahsettiğim gibi oldu aslında... "İnsanlar birbirlerini acılarından tanır." tezim doğrulandı. Yazarımız Aşkın Nur Karataş serinin ikinci ve son kitabında daha duygusal bir portre çizdi biz okurlara... Kadın ana karakter Tutku'yu daha güçlenmiş, daha kararlı, daha çözüm odaklı ve cinsel anlamda tam olarak ne istediğini
Asistan - 2
Asistan - 2Aşkın Nur Karataş · Lapis Yayınları · 0242 okunma
“Güçlü bir duygusallık, kendi nefsine karşı hâkimiyet kurmanın hem aracı hem de koşuludur.”
Reklam
"Antik çağ mitolojilerinin büyük bölümü aslında insanların bitkiler ve hayvanlar üzerinde hâkimiyet kurabilme karşısında tanrıya ebediyen sadakat gösterme sözü vermesidir.."
“ Bilmek her zaman engelleyebilme imkanı sağlamaz ; ama hiç değilse bildiğimiz şeyleri, avucumuzun içinde tutamasak da zihnimizde kullanıma hazır bulundururuz ve bu da bize üzerlerinde hâkimiyet kurduğumuz yanılgısını yaşatır. ”
Sayfa 295Kitabı okudu
"Bildiğin gibi şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün: O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçakgönüllülük demek. Sanatta şibumi zarif bir basitliği ifade eder. Buna sabi denir. Felsefedeyse kendini wabi olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Bir insanın kişiliğindeyse...nasıl söylemeli...Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey. "
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.