Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ham Yobaz ve Kaba Softa...
... bu hâl harama bakmamak için gözlerini çıkaran adamın nasipsiz ve Allah indinde değersiz vaziyetine benzer. Gözlerimiz olacak; ve bu gözler en iyi görecek, böyleyken harama bakmayacaktır. Kıymet bundadır. İşte şeriâta bağlılıklarını aklı ezmek ve ezdirmek diye anladıkları içindir ki, son dört asırdır nesiller küfrün sahte aklına mağlup oldular.
Sayfa 146 - 27 Ekim 1950 tarihli " AKIL VE ŞERİAT " konu başlıklı yazısından...Kitabı okudu
'Seninle başlamadı' kitabının konusunu hatırlattı.
"Ailenin büyük bir kısmı duygularını göstermemeyi tercih etti. Burada tuhaf,hissiz bir insan grubundan bahsetmiyoruz. Sorun duygu eksikliği değil; acı yüklü, işlenmemiş,ham bir duygunun aşırı fazla olmasıydı. Rodriguez ailesi duygusal incinmenin üstesinden onu bastırarak geliyordu. Aile tarihi, nesiller boyunca onlara bu başa çıkma modelini sunmuştu. Alkol kaynaklı sirozdan kırk beş yaşında ölen Sue'nun babası Tom, acının bu şekilde bastırılmasının daha önceki bir kurbanı olmuştu."
Sayfa 80 - İletişimKitabı yarım bıraktı
Reklam
...zekası ve ruhunun özünü teşkil eden aklımızın gücü ve kalbimizin hassaslığının, bu değerli ve asil fakat henüz ham olan malzemenin işlenerek cilalanması için hepimiz elimizden geldiği kadar katkıda bulunalım. Kendimize ve halk kitlelerine çalışkanlık, azim ve disiplin, güçlü irade aşılayalım, bu özelliklere sahip nesiller yetiştirelim.
Ham Nesiller
Küçükken o kadar portakal suyu içmelerine, o kadar sebze ve meyve yemelerine rağmen, bu genç insanlar hiç de dayanıklı değiller. Nesilleri, benim savaş neslinden çok daha güzel, iyi eğitilmiş ve sağlıklı, yine de biz daha çok çalışabiliyor, daha çok dayanabiliyoruz. Kimbilir, belki her nesil bir miktar fakirlik, sıkıntı ve çile çekmeli.
Sayfa 161 - agora kitaplığı
ALPARSLAN TÜRKEŞ; Eğitimin vazgeçilmez karakteri milli olmasıdır, Sosyal bir müessese olarak eğitim, "milli verasetin geliştirilerek genç nesillere aktarılmasıdır. Türk'ü Türk yapan hiçbir değerimizi ihmal edemeyiz. Türk tarihinden süzülüp gelen ortak ve milli tecrübelerimizi genç nesillere aktaramayan bir eğitim, bize hizmet etmez. Her millet, eğitimi ile her şeyden önce, kendi milli ham maddesini işlemeye yönelir. Kendi dilini, inançlarını, destanlarını, estetiğini, musikisini, kısacası kendi ham maddesini islemeyen bir eğitim düşünebilirler mi? Kendi tarihi kitaplığını ve ecdat tecrübelerini ihmal eden bir eğitim "milli" olabilir mi? Milli verasete, ecdat tecrübelerine ve tarihi kitaplığına sırt çeviren bir eğitime ancak "sömürge eğitimi" denebilir. Sömürge eğitimi yapan okullardan da ancak "yabancılaşmış nesiller" yetişir. Medenileşme, yabancılaşmadan çağdaşlaşma demektir.
Burada tuhaf, hissiz bir insan grubundan bahsetmiyoruz. Sorun duygu eksikliği değil; acı yüklü, işlenmemiş, ham bir duygunun aşırı fazla olmasıydı. Rodriguez ailesi duygusal incinmenin üstesinden onu bastırarak geliyordu. Aile tarihi, nesiller boyunca onlara bu başa çıkma modelini sunmuştu.
Reklam
Ne yazık ki günümüzde evrimsel değişimler, bir ceylanın bir anda bir ayıya dönüşmesi, bir ördeğin günaşırı sürede bir timsaha dönüşmesi gibi algılanmakta veya bu şekilde bir algının oluşması, art niyetli bir şekilde istenmektedir. Hâlbuki evrimsel değişimler asla bu şekilde gerçekleşmezler. Bu çarpık hayal gücü yetisine dayalı benzetimler, varyasyonları anlayamamaktan kaynaklı sorunlardır. Hiçbir nesil, kendisini oluşturan ebeveynlerden tamamen farklı değildir; ancak arada farklılıklar olduğu kimse tarafından inkâr edilemez. İşte bu göreceli olarak küçük farklılıklar, eğer ki hayatta kalma ve üreme konusunda avantajlar veya dezavantajlar sağlıyorsa, nesiller içerisinde birikerek çoğalabilir ya da giderek yok olabilir. Bu farklılıklarımızı sağlayan genler de, bireyler ile birlikte yok olduğundan veya hayatta kalarak üreme sonucu çoğaldığından, popülasyonun geleceğini belirlerler. İşte bu yüzden tür içerisindeki varyasyonlar çok değerlidir. Net bir şekilde belirtebiliriz ki varyasyonlar, evrimsel sürecin ham maddesidir.
Uzayda madencilik (Darth Vader izin verir mi :D )
Asteroitler yeterinden fazla altına ve diğer kıymetli metallere sahipler yani bize nesiller boyu sürecek servet sunabilirler. Peki bu değerli metalleri bu asteroitlerden nasıl alabiliriz? En iyi yöntemlerden biri bu uzay kayalarını Dünya'ya getirmek olabilir. Kullandığımız metallerin büyük çoğunluğu Dünya'nın derinliklerinde gömülü. Ancak burada gerçekten derini kastediyoruz: Gezegenimiz henüz eriyik durumdayken ağır metallerin büyük çoğunluğu merkeze doğru çöktü ve bunları oradan çıkarmak mümkün değil. Erişilebilir durumdaki altın, çinko veya platinyum gibi elementler Dünya yüzeyine çarpan asteroitlerle gezegenimize geldi. Bu asteroitler gezegen oluşum sürecinden arta kalan parçalar ve dolayısıyla gezegenlerle aynı materyallere sahipler. Ancak onlardaki metalleri elde etmek için derinlere inmek zorunda değilsiniz. Ancak asteroitlerle ilgili problem çok uzak olmaları. Bir roketin Dünya yüzeyinden yörüngeye ulaşabilmesi için hızını sıfırdan saniyede 8 kilometreye çıkarması gerekiyor. Bir asteroide doğru ilerleyebilmek için ise roketin hızını saniyede 5,5 kilometre daha artırması gerekiyor. Bu hız artışı en az fırlatma kadar yakıt gerektiriyor. Bu da uzakta gerçekleşecek bu madencilik operasyonunu etkiliyor. Bir asteroitten madenler çıkarıldıktan sonra ise başka bir zorluk ortaya çıkacak: Maden asteroitte işlenebilir ki bu bir dizi tesis kurulmasını gerektiriyor ya da ham madde tüm artığı ile birlikte Dünya getirilebilir.
Sayfa 72 - All About SpaceKitabı okudu
Yunanlılar, Hegel'in anlatısıyla, “dinlerinin, kültürlerinin ve toplumsal uzlaşmalarının ham maddelerini Asya, Mısır ve Suriye'den aldılar; fakat bunları öylesine sildi, değiştirdi, geliştirdi ve dönüştürdüler ki, bugünki nesiller gibi onların da kabul ettikleri, beğendikleri ve sevdikleri şey esas olarak kendilerine ait olan felsefe haline geldi".
ALPARSLAN TÜRKEŞ; Eğitimin vazgeçilmez karakteri milli olmasıdır, Sosyal bir müessese olarak eğitim, "milli verasetin geliştirilerek genç nesillere aktarılmasıdır. Türk'ü Türk yapan hiçbir değerimizi ihmal edemeyiz. Türk tarihinden süzülüp gelen ortak ve milli tecrübelerimizi genç nesillere aktaramayan bir eğitim, bize hizmet etmez. Her millet, eğitimi ile her şeyden önce, kendi milli ham maddesini işlemeye yönelir. Kendi dilini, inançlarını, destanlarını, estetiğini, musikisini, kısacası kendi ham maddesini islemeyen bir eğitim düşünebilirler mi? Kendi tarihi kitaplığını ve ecdat tecrübelerini ihmal eden bir eğitim "milli" olabilir mi? Milli verasete, ecdat tecrübelerine ve tarihi kitaplığına sırt çeviren bir eğitime ancak "sömürge eğitimi" denebilir. Sömürge eğitimi yapan okullardan da ancak "yabancılaşmış nesiller" yetişir. Medenileşme, yabancılaşmadan çağdaşlaşma demektir.
Sayfa 202Kitabı okudu
Reklam
' Kim ne söylerse söylesin, Kurtuluş Savaşı'nın kilit adamı Kazım Karabekir Paşa'dır.Bunu eserimizde yeri geldikçe gösterdik ve vurgu yaptık. Burada tekrarlamaya gerek görmüyorum. Fakat buna ek olarak Kurtuluş Savaşı gerçeğinin altını çizerken de es geçilmemesi gereken bir kaç hususu dillendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bunu da yine Kazım
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.