Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
160 syf.
8/10 puan verdi
Salon Köşelerinde
Safveti Ziya , Şekip isminde bir gencin hasta yatağındayken yazdığı son hikayesini bize sunuyor. Şekip eğitimli, kültürlü , zengin bir gençtir. İstanbul'un ecnebi sosyetesiyle takılmaktadır.Sefa düşkünü bir yaşantı içinde Şekip yeni valsler öğrenen, şakalarıyla , bu çevrenin kadınlarının ilgisini çeken centilmen bir Türkdür. Kalbini
Salon Köşelerinde
Salon KöşelerindeSafveti Ziya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,160 okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
Kırık Hayal Kerkük -Osman Pamukoğlu "Dünyayı terk etmeden Hatay'ı,Musul-Kerkük'ü topraklarımıza katmazsam,bilinsin ki gözüm arkada kalır." Mustafa Kemal Atatürk Mustafa Kemal Paşa Falih Rıfkı'yı köşke çağırır ve kendisinden herkesten gizli Lozan sonrası sınırlarımız dışında kalan Musul ve Kerkük ile ilgili bir dosya hazırlamasını ister.. Dosyayı okuduktan sonra Musul ve Kerkük üzerine bir cephe açmayı planlar. Karşısında sadece İngiliz'ler yoktur Fransız' lar,Bölgedeki aşiretler ve Araplar'da vardır. Gizli olarak görevlendirdiği Türkiyenin çeşitli yerlerinde görevli 5 subay Kerkük'teki Türkmenleri direniş için eğiticekti. Şafak Işığı operasyonunun sonunda ne olacak? Operasyon başarılı olacakmı? Tarihi bilgilerin geçmişte yaşanılanların anlatıldığı kitapları çok severim . Bu kitabı da bir çırpıda okudum. Hasta yatağında Hatay'ı topraklarımıza katmıştı Mustafa Kemal Atatürk ama  Musul ve Kerkül'e ömrü yetmemişti maalesef. Her okuduğum kitapta kendisine hayranlığım daha çok artıyor. Ne mutlu ki Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz oldu.. "Zihin nankördür ve not tutmak esastır prensibini sıkı sıkıya uygularım." - "Felaket yalnız gelmez bunun en gerçeği de Savaşta görülür. - Savaş;kan,sıkıntı ve yorgunluktur;bunu yaşayarak göreceksiniz.
Kırık Hayal Kerkük
Kırık Hayal KerkükOsman Pamukoğlu · İnkılap Kitabevi · 202341 okunma
Reklam
Nasıl oluyor bu? Aşık olup bütün dünyanın üstüne yıkılması nasıl oluyor? (MICHAEL ONDAATJE / İngiliz Hasta)
Zaharin, Muhammed Şefi'yi en son 1901 yılında gördü. Şamil'in oğlu, altmışlarındaydı. "Hasta ve yalnız görünüyordu. Subay kulübünde mütevazı bir odada kalıyordu. Muhammed Şefi'nin savaşmak için yetiştirildiği Nikola'nın büyük torunu genç II. Ni­kola, cüsseli atalarına çekmemişti. Kendisini tamamen aile saa­detinde kaptıran II. Nikola, eşinin sözünden çıkmıyordu. Zaman zaman devlet meseleleri araya girse de, elinden geldiğince bu işlerden uzak duruyordu. Destansı çağların yaşayan şahitleriyle pek ilgilenmiyordu." Muhammed Şefi ve Zaharin, o dönem bütün şiddetiyle yaşanan Boer savaşından, Boer gerillaları ve kudretli İngiliz ordusu ara­sındaki eşit olmayan mücadeleden konuştu. Bu mücadele, Kaf­kas savaşlarını andırıyordu. Zaharin, bütün dünyanın Boerlere duyduğu sempati ve hayranlıktan bahsetti. "Fakat elli sene önce babam savaşırken, kimse en ufak bir destek vermemişti" dedi Muhammed Şefi hüzünle. Ömrünün sonuna doğru Gazi Muhammed'e yazdığı mektuplar, pişmanlığını orta­ya koyuyordu. Mirasına ihanet ettiğini anlamıştı..
❛❛ HERKESİN OKUMASI GEREKEN ALTIN TAVSİYELER,
◆ Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsâit zamânıdır. ◆ Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsâit yeridir. ◆ Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
1840'lı yıllar öncesinde, ameliyat olan her hasta, bu acılara katlanmak zorunda olduğunu biliyordu. Ameliyat süresince yaşanacak acıyı düşünmek ve bu acıya katlanmak, ameliyatın başarısını da etkilemekteydi. Hasta, ameliyattan önce genellikle alkolle sakinleştirilirdi. Ayrıca, lodanum gibi afyonlu sivi preparatlar da ayni amaç için kullanılmaktaydı; fakat bu ilaçlar yeterli ölçüde hissizlik yaratmamakla birlikte yan etkilere de sebep oluyordu. Bunun ardından İngiliz kimyacı Humphry Davy (1778-1829), nitrojen ve oksijenin gaz halindeki karışımindan meydana gelen azot protoksitin (daha yaygın kullanımıyla narkoz gazi),kendindeki diş ve baş ağrılarını geçirdiğini öne sürmüştü. Bu gazı içine çeken Davy oldukça keyiflenmişti (öforik olma); önüne geçemediği gülme krizlerinin ardından içini çeke çeke ağlamaya başlamış ve ardından da bilincini kaybedip bayılmıştı. Bu kimyasal gaza, "gülme gazı" demişti. Davy, deneyleri sonucundaki bulgularını açıklasa da, o tarihlerde hiçbir hekim ona kulak asmamişti.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
·
12 saatte okudu
Prusya Devleti'nde 15 Ekim 1844'te doğdu. Daha yoğunluklu 1870 ve 1880'lerde eser veren Alman filozof ve eleştirmen, şair, kültür eleştirmeni ve besteci nitelikleriyle tanımlanmaktadır. Din, ahlak, felsefe, bilim ve modern kültür konuları üzerine yoğunlaşmış, bu alanlarda metafor, aforizma, ironilerle dolu eleştirel yazılar yazmıştır.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
geleneksel felsefi fikirlerini, çağdaşlıkla ilişkili sosyal ve siyasal din görüşlerini ve Avrupa'nın geleneksel ahlak ve din anlayışını sert bir şekilde eleştirmesiyle tanınmıştır.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
insanların bağlı oldukları ahlak ve değer yargılarının ussal bir dayanağı olmadığını savunur. İnanılan bu mitlerin Yahudi-Hristiyan ve eski Yunan gelenekleriyle temellenmiş, yıkılmaya mahkum mitler olduğunu söyler. Bu mitleri yıkmaya halihazırda var olan değerlere saldırarak başlar. Nietzsche, 19. yüzyılın ikinci yarısında büyük düşünürlerin temelinden sarsmaya cesaret edemediği bir geleneği içinden yıkmak istemiş ve 'Tanrı' yerine 'Üstinsan'ı geçirerek bunu tamamlamak istemiştir.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
değerler bunalımının sebeplerini ve bunalımdan çıkma yollarını göstermeye çalışmıştır.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
tehlikeli bir deli miydi? Yoksa dünyanın en zeki insanı mı? Düşünsel alanda - ama maalesef sadece o alanda değil - üstinsan (Übermensch) düşüncesini ortaya atan kişi olarak kendinden çok söz ettirdi. Ama gerçekte o, bir ucuz otel odasından diğerine yerleşen hasta bir akademisyendi."
Paul Strathern
Paul Strathern
Kingston Üniversitesi'nde bilim ve felsefe alanında okutmanlık yapıyor. .
Paul Strathern
Paul Strathern
İngiliz yazar ve Akademisyen'inin kaleminden kısacık bır
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
okuduk
90 Dakikada Nietzsche
90 Dakikada Nietzsche
Keyıfle okuyun
90 Dakikada Nietzsche
90 Dakikada Nietzsche
90 Dakikada Nietzsche
90 Dakikada NietzschePaul Strathern · Gendaş Kültür Sanat Yayıncılık · 1998468 okunma
188 syf.
8/10 puan verdi
"Hamlet"
Shakespeare ve Hamlet ile birlikteyim bu kez. Okumayı çook uzun zamandır beklediğim, okumak konusunda kendimi uzun zamandır nedense frenlediğim, aslında son derece merak ettiğim bu eser okumamın tamamlanması ile birlikte merakımı bir tutam da olsa kırdı ne mutlu ki ancak ben kesinlikle çeviri anlamında ikinci bir ağızdan ve de tiyatro aracılığıyla
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,9bin okunma
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Madam Drancy, Tiflis'e karayoluyla mı yoksa Karadeniz üzerin­den gemiyle mi ulaştı, bilmiyoruz. 1852 yılının sonlarında şehre varınca, burada bir tür ticari teşebbüsle iştigal etti. 1853 yılının yaz aylarında, Rusya ve Fransa arasındaki ilişkiler gerilmeye baş­ladı. Kırım Savaşı'nın ayak sesleri duyuluyordu. Yaklaşık dokuz ay daha bu
Reklam
193 syf.
·
Puan vermedi
16)
Arthur Conan Doyle
Arthur Conan Doyle
“İnsanlar işlerine gelmeyen gerçekleri sevmezler.” "Ama hiçbir zincir en zayıf halkasından daha sağlam değildir." Meşhur dedektif Sherlock Holmes! Zekası, hızlı düşünürlüğü ve ileri görüşlülüğü (ve birazcık sosyopatlığı) sayesinde olayları çabucak çözen bir dedektiftir. Yanında ise yol arkadaşı Dr. Watson daima bulunur. Aslında
Korku Vadisi - Sherlock Holmes
Korku Vadisi - Sherlock HolmesArthur Conan Doyle · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20168,5bin okunma
.... 1908 Devrimi: Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet 23 Aralık 1876, Haliç Tersanesi’ndeki Bahriye Nezareti’nde İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan, Almanya, Rusya ve Osmanlı heyetleri toplantı hâlindedir. Konu, Osmanlı’nın Balkan toprakları ve büyük devletlerin bu topraklar üzerindeki çıkarlarıydı. Batılı devletler ile Rusya
Nesin sen? Ermenisin, Rumsun, Hristiyansın ya da Kürtsün... Hatta İngiliz ol, Fransız ol, fark etmez. İçine doğduğun ailenin değer yargıları , kutsalları, önemlileri var. Büyük toplumun ise sendeki o yargılarla sorunu var. Daha çocuk yaşta bunu hissediyorsun. Niye sorun var ki? Sokaktaki adamınkilerle senin önemlilerin niye düşman olmuş birbirine? Biz evde annemiz hasta olmasın diye dua ettiğimizde İsa ve Meryem anaya yakarıyoruz hep. Çok güzeldir Meryem Ana. En az annen kadar güzeldir, günahsızdır, iyi gelir ona sığınmak.
Bir Ingiliz hapishanesinin müdürü, görüşünü şöyle ifade ediyor: "Her toplumda, yaşamlarını izin verilse diğer insanları gayet resmi yollarla cezalandırmak, aşagılamak, küçük düşürmek, onlara acı vermek, işkence etmek ve öldürmekle geçirebilecek hasta ve ahlaksız insanlar vardır -bunlar diğerlerine karşı içlerinde fiziksel ve ruhsal şiddet taşıyan insanlardır. Bunlar het toplumda vardır. Ama bir toplum böyle bir etkinliği bir meslek olarak onaylıyorsa o zaman toplumun kendisi ölümcül bir şekilde hastalıklı demektir."
«Her terör ve şiddet eyleminin ardında, insanın hem kendi hem de başkasının acısını algılamasını olanaksız kılan bir kimliğin neden olduğu içsel bir boşluk vardır. … Böylesi insanların hissettiği boşluk, onları göz bo­yamaların sahnelenmesine daha açık hale getirir, çünkü kendilerini böylelikle iktidar ve güçle (zayıfın üstünde hakimiyet kurma anlamında) hemhal hissederler. Sağ veya sol, her türlü faşizmin arkasındaki dinamik budur. İngiliz psikanalist Donald Winnicott, bu tür insanları, cezalandırıcı otoritelerle özdeşleşmek kendiliklerini keş­fetmelerini, yani kendi kimliklerine sahip olmalarını engellediği için hasta ve olgunlaşmamış insanlar olarak ta­nımlıyor. Burada kişinin kendi belirleyiciliğinden ziya­de birey oluşundan vazgeçme eğilimi söz konusu. Bütünsellik oluşmamış. İçsel çelişkiler ancak kendiliğin dı­şında konumlandırılabiliyor. Korkularını ve nefret duygularını dış "düşmanlara" yansıtarak denetleyebiliyor­lar. Başkalarını öldürerek kendi kendilerini yok ediyor­lar, çünkü başkalarına yönelttikleri nefret aslında bir kendilik nefretinin yansıması.»
Sayfa 102
1.484 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.