Farkında değil misiniz?
Hepimiz hayat boyu kendi zindanlarımızı oluşturuyor sonra oluşturduğumuz zindanlara kendimizi mahkûm ediyoruz.
En acısı da bütün emeklerimizin bu zindanı inşa etmeye gitmesi...
"Hakikat şu ki, hepimiz kendi yarattığımız zindanda yaşamaya mahkûm edildik." (s. 248)
Hiç düşündünüz mü ne için
Kalbinize dokunan insanlarla güzel anılar biriktirin. Anılar değerlidir. Bir insandan nefret edebileceğinizi düşünebilirsiniz ama anılardan nefret edeceğinizi sanmam. En azından hatırladığınız zaman yüzünüzde buruk bir tebessüm oluşur. İşte o tebessüm insan hayatında nefrete yer olmadığının kanıtıdır. Kırgınlıktır bizi üzen, o ise geçicidir. Siz her şeye, herkese rağmen sevin. Çünkü unutmayın Hayat Sevince Güzel!
Edebiyatımızın sevimli aylağı Sait Faik Abasıyanık. Türk Çehov'u, İstanbul hikayecisi, sorumlu avare, sokaktaki adamı en iyi anlatan. Hayatımızın bir köşesinde kesinlikle tanımışızdır o meşhur şapkasının altından gülümseyen bu mutlu adamı. Hiç hikayesini okumasak bile, en azından şarkılardan öğrenmişizdir; “Kiraz mevsiminin sevişme vakti
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar
Aşk nedir?
Sanıyorum ki yeryüzünde çok sayıda farklı cevabı olan tek soru budur. Öyle ki bu soruya hepimizin vereceği bir cevap muhakkak ki vardır. Bizler bu soruyu ya olması gerektiğine inandığımız şekliyle ya da yaşadığımız tecrübelerden ve gözlemlerden yola çıkarak kendi düşünce ve duygularımızı harmanlayarak yanıtlarız. Tek soru, milyonlarca
Çocuk buyukannesine sorar:
_Büyükanne sen her şeyi çok biliyorsun gelip herkes sana soru soruyor, dert anlatıyor ,sonra da yanından yüzleri gülümseyip ayrılıyorlar nasıl bir cevap veriyorsun bilmiyorum ama galiba cevaplarından memnun ayrılıyorlar…O yüzden ben de uzun zamandır herkese sorup da anlayamadığım bir soru sormak istiyorum
Bazı kitaplar var okurken hiç bitmesin istiyorum. Günlerce içinde kalayım, beni gezdirdiği diyarlarda sürekli dolaşayım, bana yaşattığı tüm duyguları acısıyla tatlısıyla sonsuza kadar yaşayayım istiyorum. O nedenle okurken kitap hemen bitiverecek hissine kapılarak yavaşladıkça yavaşlamak istiyorum. Ama bir yandan da kahramanların sonunu merak
Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini dünyanın geri kalanından ayrı bir yere koyup birbirini seven iki insanın bir arada durabilmesi, neden bu iki insan dışındaki her şeye bağlı? Hayat ne güzel aşık olunca halbuki, her şey nasıl ışıl ışıl, nasıl rengârenk. İnsan, değil sevmenin, dünyanın sonu gelmeyecek sanıyor sevince. Aşk olup vuslat olmayınca ne zor, ne fena ama. Bir başına, damla damla eriyen bir kardan adam gibi eksilirken onun artık başka tepelere yağacağını bilmek ne büyük işkence.
Baştan sona, her bir kelimesinde, kitaba dair her bilginin, her sonucun, her nedenin olduğu bir inceleme yazısıdır. Kitabı okumayanlar, eğer olayların sonucu ne merakıyla okuyacaklarsa, bu incelemeyi okumamaları daha iyi olur. Benim gibi her şeyi bilmesine rağmen, nedenlerini ve işlenişini merak ederek okuyacaklarsa buyursunlar.
BÖLÜM 1
1900'lü
Bu aralar okuyasım yok. Bu aralar dediğim, çarşambadan beri. Aslında yeni öykücülerdi gözüme kestirdiklerim, yerlilerden, okur, anasını ağlatır, en az 10 öykü kitabı bitiririm niyetindeydim. Olmadı.
Bodrum'daydık. Senesini unuttum. Keçiboynuzu alırım niyetine köylülerin kurduğu pazara gitmiştim. Zelo, kızım, daha 5 yaşında bile yoktu. Terlemiş
Bir kadını sevmek isterseniz onu insan olan yerlerinden sevmeye çalışın. Ona kadınlığını hatırlatın. Dünyanın dönmesi için varlıklarının her zaman olması gerektiğini hissettirin.
Siz olun herkes olmayın, herkeslesmeyin.
Dudağından öpmek hayalini bırakın, parmak uçlarını öpmeye çalışın. Saçlarını tarayın onun özel olduğunu özel olduğunuzu hissettirin. Sevin sevmekten korkmayın...
Hayat sevince güzel...
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
Elimde olsaydı eğer kaç kelebek, kaç gelincik ömrü daha eklerdim ömrüne
Sığırcık kuşlarının gökyüzüne sunduğu dansları
Otların nisan rüzgârlarında ki salınışlarını feda ederdim,
Geri getirebilseydim eğer Alleben’i
Akışında bir yudum çayı bir şiire katmayı isterdim,
Narlı istasyonunda on iki postasını birlikte beklemeyi dilerdim
Dilerdim bu bahar