Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kısacası, siz hayatı görmediniz, onu zerrece tanımıyorsunuz. Gerçeklikle tanışıklığınız ise yalnızca teoriden ibaret. Acıyı küçümsemenizin, hiçbir şeye şaşırmamanızın sebebi ise çok basit: İçte ve dışta her şeyin beyhude oluşu, hayatı, acıyı ve ölümü küçümseme, hayatı derinlemesine anlama gayreti, gerçek mutluluk... Bütün bunlar Rus tembellerine özgü bir felsefedir.
Hayatı anlama ve anlamlandırma gayretimiz, bizi, oyalanmaktan, iç huzursuzluktan ve dışarının kalabalığından içerinin sadeliğine alır.
Reklam
Şiir bir başına ne hayıftır, ne telafidir, ne ağıttır, ne sevinçtir, ne de iç dökme. Bütün bunları da içeren çok özel, çok bireysel bir varoluş manifestosudur. Benim şiirim de bunlardan azade değil elbette. Çok abartılı sayılmazsa, yaşadığımız hayatı, aşkıyla, ayrılığıyla, bireysel-toplumsal korkularıyla, zamanın ağırlığıyla, insanın yoksunluklarıyla yeniden anlama ve inşa etme çırpınışıdır. Bu kadar yakıcı olması, tüm bu inşayı ölümün odağında yapıyor olmasından geliyor diye düşünürüm. Ölüm olmasaydı hiçbirimiz hayatı bu kadar sevmezdik.
Şimdi, Hz. Muhammed'in peygamberlik beklentisi içinde olmadığı tespitinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışalım: 1. Hz. Muhammed, farkında olmadan peygamberlik gibi ağır bir göreve hazırlanmıştır. 2. Hz. Muhammed'in vahiy almadan önce ulaşmış olduğu ahlaki ve zihni seviye, bir insanın salı akılla, kendi çabasıyla ulaşabileceği bir düzeyi göstermektedir. Hz. Muhammed, "el-Emin" diye biliniyordu. Onun güvenilirliği, hiç tartışma konusu yapılmamış- tur. Hz. Muhammed, tevhid inancına sahipti. Aklını etkin kullanabilen her insan, kolayca Allah'ın var ve bir olduğu gerçeğine ulaşabilir. 3. Hz. Muhammed hakkında bize ulaşan bilgiler, eğer onun peygamber olacağı ile ilgili ise sonradan üretilmiş olmak duru- mundadır. Doğduğu anla ilgili anlatılanlar, bu kategoride sayılma- lıdır. Insanlar, Hz. Muhammed gibi çok sevilen kimseleri, normal/ sıradan bir insan olarak görmek istememekte; doğum öncesine kadar uzanın bir fevkaladelikler zinciri icat etmektedirler. 4. Kur'an'ın Hz. Muhammed'in vahiy alan bir beşer olduğu uyarısı, görmezlikten gelinmiştir. 5. Hayatı bütünüyle insanların gözü önünde geçen, hiçbir zaman hiçbir kimseye üstten bakmayan Hz. Muhammed gibi bir insana yapılabilecek en büyük saygısızlık, onun bir beşer olduğu gerçeğini karartmaktır. Bu, onun doğru anlaşılmasının önündeki en büyük engeldir.
Varılan nokta her ne olursa olsun İslâm Düşüncesi vahiy/metin merkezli, metine bağlı bir düşünce sistemidir. Bununla birlikte bu bağlamda ortaya çıkan hiçbir düşünce İslâm'ın bizatihi kendisi olmadığı gibi Kur'ân’ı anlama noktasında serdedilen gayretler de Kur'ân’ın/vahyin/metnin bizzat kendisi değildir. Hal öyle olunca metnin olabildiğince doğru anlaşılması hayatî önem arz etmektedir.
İster kadın olsun ister erkek, ben karakterlerimin zayıflıklarını fırsat buldukça ortaya dökmeye çalışan biriyim. İnsanı ve hayatı anlama çabamın bir sonucu bu. Kadın ya da erkek, bu zaafların doğruluğunu ya da inandırıcılığını da her şeyden önce kendi ruhumdan yola çıkarak test ediyorum. Geçmişte ya da bugün kadınlara bazı haksızlıklar yapılıyor, ya da kültürün kadınlara bakış açısında birtakım çarpıklıklar var diye kadın karakterlerime torpil yapmaya kalkmak benim işim olamaz. Kaldı ki kadınları sütten çıkmış ak kaşık gibi göstermek sadece derinliği olmayan kadın karakterler ortaya çıkarmaktan başka işe yaramaz. Erkek karakterlerime acımasız davrandığımda nasıl bunu tüm erkeklere yönelmiş bir saldırı gibi algılamıyorsanız, kadın karakterlere de aynı yansız yargılarla bakabilmeniz gerekir. Azınlık olanı, mağdur sanılanı kollamaya yönelik korumacı tavır ortalığı derinlikten uzak, siyaseten doğrucu, boyutsuz tiplerle doldurmaktan başka işe yaramaz. Bir karakteri tüm karmaşıklığıyla, iyilik ve kötülükleriyle sınır tanımadan ve bütün koşullanmalardan ve beklentilerden bağımsız olarak ortaya dökmeye çalışmak gerekir. -Nuri Bilge Ceylan
Sayfa 170 - Norgunk Yayıncılık
Reklam
Gerek Marx'ın gerekse Tracy'nin ideoloji kullanımları ahlâki bir yan taşır. Doğru/yanlış ya da iyi/kötü fikirlerin ve toplum okumasının bir yansımasıdır ideoloji bu isimlerde. Ancak meselenin bir de tarihsel-sosyolojik boyutu var. Ortaya çıktığı şartlar ne olursa olsun, ideoloji, soyut bir fikirler kümesi olarak insanları peşinden
Temelde hiç kimse kendi ölümüne inanmaz veya birincisiyle tıpatıp aynı anlama gelen diğer bir ifadeyle, bilinçdışında her birimiz ölümsüz olduğumuza ikna olmuşuzdur. Ölüme gerçeklikte ve düşüncelerimizde hak ettiği yeri vermek ve şimdiye kadar ölüm karşısında özenle bastırdığımız bilinçdışı tutumumuzu biraz daha ön plana çıkarıp vurgulamak daha iyi olmaz mı? Bu bazı açılardan bir geri adım, bir gerileme gibi görünüyor olabilir ancak gerçekliği daha fazla hesaba katma ve hayatı bizim için yeniden katlanılabilir hale getirmek gibi bir avantaj sağlayabilir. Her şeye rağmen yaşama katlanmak, tüm canlıların birincil görevi olmaya devam ediyor.
"İnsan hayatının anlamı ne? Herhangi bir yaratığın hayatı ne anlama geliyor? Bu sorunun yanıtını biliyorsunuz, dindarsınız demektir. Şu soruyu sorarsanız: Bu gibi şeyleri sorgulamanın anlamı var mı? Yanıt veriyorum: Kendi hayatını veya diğer canlıların hayatını anlamsız bulan biri mutsuzdur, hatta yaşamaya bile uygun değildir."
Sayfa 41 - Albert EinsteinKitabı okudu
İnancını ciddiye alan bir kişinin modern hayat içerisinde imanına paralel bir hayat alanı oluşturma mücadelesi vermesi, kolay olmasa gerek. Zira hayata rengini vuran modern dünya görüşü, sanıldığının aksine ötekine karşı otoriter ve dışlayıcıdır. Bu zeminde; sahih bir duruş sahibi olmak için öncelikle sahih bir din algısına haiz olmak gerekmektedir. Çünkü insan, hayata dair geliştirdiği reflekslerinde, algı dünyasındaki davranış kodlarından azade değildir. Ne kadar sahih bir din algısına sahip olduğumuz meselesi burada çok önemlidir. Bu da, hayatı, karşımıza çıkan problemleriyle anlama ve anlamlandırma faaliyetinde temel aldığımız referans kaynaklarımızla ve referans aldığımız kaynaklarla irtibata geçtiğimiz usûl zeminiyle ilintilidir. Bugün gezegenimiz ve daha özelde coğrafyamız gömlek değiştirme sancısı yaşıyor. Dolayısıyla bu süreçlerde, büyük hadiseler, krizler kaçınılmaz olur. Varolan krizleri fırsata çevirebilecek, insanlığın çözüm arayışına kendi modelini sunacak Müslüman bir irade gerekmektedir. Asimile olmamış ve şuur dünyasının kökleri kendi medeniyet birikiminde sabit olanlar, çağın esaslı meydan okuyuşuna İslâmın sabiteleri zemininde çözümler üretebilir ancak. İslâmın, tekrar asrın idrakine hitap etmesini, insanlığı, inkarcı ve şüpheci karanlıklardan tekrar vahyin aydınlığına çıkarmasını arzuluyorsak, ifrat ve tefritten uzak, sahih ve sapasağlam bir islâm algısına sahip zihinlerin tesisine mecburuz, lâkayd kalamayız!
Pınar yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsanı anlama, hayatı anlamaktır.
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Ben bir adama aşık oldum Adı Martin Eden. Bu cümleleri bütün samimiyetimi, içtenliğimi katarak yazıyorum. Ve kitabı henüz bitirmediyseniz okumamanızı tavsiye ederim. Bir adam var ki hayatını doyasıya yaşayan, her anına derinlemesine, tutkuyla bağlanan bir adam. Gözü kara, her istediğini emek harcayarak elde eden, hırslı bir adam. Hırs deyince
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,5bin okunma
Siz hayatı görmediniz, onu zerrece tanımıyorsunuz. Gerçeklikle tanışıklığınız ise yalnızca teoriden ibaret. Acıyı küçümsemenizin, hiçbir şeye şaşırmamanızın sebebi çok basit:İçte ve dışta her şeyin beyhude oluşu, hayatı, acıyı ve ölümü küçümseme, hayatı derinlemesine anlama gayreti, gerçek mutluluk...bütün bunlar Rus temellerine özgü bir felsefedir.
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Farkındalık üzerine
Dinginliğin Gücü kitabı, Şimdinin Gücü kitabının pratikleşmiş halidir diyebiliriz. Öyle ki bu kitapta, şimdiyi kabul ettikten sonra oluşan dinginliğin pratik veçhelerinden bahseder. Deneyimlerimizle bütünleştirip iç huzuru bulmak için rehber bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yine tek bir solukta değilde, kavrayarak, anlayarak, yaşayarak okunulması gereken ender kitaplardandır kendileri. Şimdinin Gücü kitabından sonra bu kitabında okunmasını, hayatı anlama, kendini bulma çerçevesi içinde herkese tavsiye ederim.
Dinginliğin Gücü
Dinginliğin GücüEckhart Tolle · Akaşa Yayınları · 2003638 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.