Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu
Hayatın bütün arızalarını, bütün düğümlerini, bütün pıhtılaş-malarını görünür kılan karanlık şua ... Öğretici zehir ... Yakıcı soğuk ... Dondurucu sıcak ... Bütün esrarı çözen esrar .. .
Reklam
Tam olarak bu
Buluşmak da rast gelmek de, aramak da, kalbine dönmek de buydu. Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu.
Sayfa 10
Spencer'in sayesinde çok iyi anlamıştı ki, insanoğlu hiçbir şey hakkında kesin bilgiye sahip olamaz ve güzelliğin esrarı da en aşağı hayatın esrarı kadar - hayır, daha da derindir.
Sayfa 221Kitabı okudu
Bir şeyler bildiğimize ne kadar ilgileniyorsak, o kadar az şey biliyoruz olur. - Sarı Odanın Esrarı
Destek YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağı gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Reklam
Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu. Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu.
Sayfa 8 - İletişim YayınlarıKitabı okuyacak
Küçük şeyler, basit zevkler onu mutlu etmeye yeterdi. Pamuk tarlasında güneşin alnında saatlerce çalıştıktan sonra akşamın sakin serinliğini duymak, ona sonsuz bir mutluluk, doygunluk verirdi. Gözünü tek bir çiçeğe dikip saatlerce oturur, insanoğlunun bilinmeyen yanları, hayatın esrarı üzerine derin düşüncelere dalardı. Küçücük bir kumsala konan mavi bir balıkçıl, bir uçan balığın gümüş pırıltılar bırakan sıçraması, ya da batan güneşin, pembe beyaz ışınlarının küçücük bir su birikintisinde oynaşması, ona, bütün bir günün öldürücü yorgunluğunu ve Schemmer'in ağır kamçısının şaklamalarını unuttururdu.
Sayfa 175 - Yücel YayınlarıKitabı okudu
"İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağı gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.."
Hayatın mucizesi, esrarı, yazgısı, kaderi, çilesi ve teri buydu.Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu.
Reklam
Her türlü istemenin temeli ... ihtiyaç, eksiklik, ve dolayısıyla acıdır, ve bizatihi doğası ve kökeni geregi (her canlının) bu sebepten ötürü acı çekmek kaderinde vardır. Buna karşılık eger o isteyecek nesnelere/peşinde koşacak hedeflere, çok kolay elde edildiklerinden ötürü evvelkilerin esrarı kolayca dağıldığı için, sahip değilse bu defa korkunç bir boşluğun ve can sıkıntısının pençesine düşer; bir başka ifadeyle onun bizzat varlığı ve varoluşu kendisi için tahammül edilmez bir yük haline gelir. Bu yüzden onun hayatı tıpkı bir sarkaç gibi ıstırap ve cansıkıntısı arasında salınır durur ve bu ikisi arasında nihai bileşenlerdir.
İnsanlar hayata dair büyük sorular sorduklarında, genellikle nefeslerinin burun deliklerine ne zaman girip çıktığıyla zerre kadar ilgilenmezler. Daha ziyade, öldükten sonra kendilerine ne olacağı gibi şeyleri bilmek isterler. Oysa hayatın gerçek esrarı siz öldükten sonra ne olacağı değil siz ölmeden önce ne olacağı. Ölümü anlamak için yaşamı anlamanız gerek.
Bir hikâyenin nerede bittiğini bilmek önemlidir. İnsanlar işte bunu bilemezler, hikâyenin nerede bittiğini. Çoğu zaman bilemezler... Bütün yıkımların, mutsuzlukların, üzüntülerin esrarı buradadır. İnsanların hayatlarını hikâyeler yönetir aslında. Onlar, kendileri ya da kaderleri yönetir zannederler. Kader denilen şey, inandığımız hikâyelerin şaşmaz seyridir yalnızca. Duydukları, dinledikleri, gördükleri, okudukları, inandıkları hikâyelerin şaşmaz seyri... Hayatlarını hikayelere benzetmeye çalıştıkları için mutsuz olurlar. Hikâyelere inanırlar çünkü. Hikâyeleri hayatın kendisi zannederler. Bütün hayatımız hikâyelerle kuşatılmışken, inanmayıp da ne yapsın zavallıcıklar? Bütün kutsal kitaplar bile hikâyelerle doludur. Tanrı yeryüzüne hikâye biçiminde görünmüştür.
Sayfa 230 - metis yayınları
Hayatın mucizesi,esrarı,yazgısı,kaderi,çilesi ve teri buydu.Kim neyi arıyorsa onun tuzağına da yem oluyordu..
Sayfa 8
Gözleri sincabın kırmızı kuyruğunda, daha büyük bir soruya, "hayatın esrarı"na cevap arıyorlar. O sincabın kuyruğundaki tüylerden bir tekini bile yaratamaz insanoğlu, ama canlıları yok etmekte uzmanlaşmıştır. Niye?
225 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.