Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Sayfa 294 - Büyük Doğu Yayınları
Türk Yahudileri Aşkenazlar
1930-1950 yılları arasında Siyonistler, bütün Avrupalı Yahudileri " Aşkenaz" adıyla güya bir araya toplayarak antisemitizme karşı güç oluşturmak istemişlerdir. Ancak bu aynı zamanda bir hedef saptırmaydı... Avrupa'da Yahudiler aleyhine ne yapılmış ise, bu gerçek Semitik Yahudilere değil; Türk Aşkenazlara yapılmıştır. Hitler'in gaz odalarında yaktığı kimselerin büyük çoğunluğu Aşkenazlardır.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Ali Şeriati'nin Duası
Ey Rabbim! Alimlerimize sorumluluk, müminlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza anlayış, anlamışlarımıza tutuculuk, uyumuşlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, dindarlarımıza din, şairlerimize şuur, araştırmacılarımıza hedef, umutsuzlarımıza umut, zayıflarımıza güç, oturmuşlarımıza kıyam, donup kalmışlarımıza hareket, ölülerimize hayat, körlerimize görüş, suskunlarımıza feryat, küfürbazlarımıza edep, halkımıza özbilinç ve izzet bağışla. Allahım! Bana yenilgide çabalama, umutsuzlukta sabretme, yoldaşsız yürüme, silahsız savaşma, ödülsüz çalışma, dünyasız din, isimsiz yücelik, ekmeksiz hizmet, riyasız iman, gösterişsiz iyilik, hevessiz aşk ve halkın kalabalığı arasında yalnızlık nasip et.
Yapay İroni
Bugün de birkaç çocuk öldürdük. Kızmayın bana, sizin menfaatlerinizden alıyoruz gücümüzü. İki gün bağrışıyor, 3 gün yürüyorsunuz sonra biz kaldığımız değil devam ettiğimiz yerden katletmeye devam ediyoruz. Karşı mı çıkıyorsunuz. Sizi duymuyoruz. Aslında her şey "alışmakla"" alakalı. İnsanoğlu her şeye alışır. Alışmadığı bir şey görebiliyor musunuz ? Mesela ölümler ilk başladığı hafta bizleri taşlıyordunuz. Tıpkı şeytan taşlar gibi. Sonra biraz daha hedef kitlesi yükseldi-büyüdü. Dünya karşı çıktı "Filistin`de katliyam var" diye. Üzerinden iki üç ay geçti ve sesler kesildi. Bizi bir mahkemeye sevk ettiler. Dava görülmekte lakin her şey bir formalite. Binlerce insan katlettik ve epeyce bir toprak kazandık. En kötü ihtimalle Almanlarda olduğu gibi belli bir miktarda tazminat öderiz ve her şey yoluna girer. Tabi her şey bir Filistinle kalacak değil. Bakın Irak` üzerinden yirmi seneden fazla bir süre geçti. Kimse konuşuyor mu ? Ya Afganistan? Peki ya Suriye? Ukranya? Biz Satranç oyununu masaya koyarız ve dünya üzerinde sadece biz mat ederiz. Sonuçta Vadedilen topraklar diye bir şey var. Biz uydursakta-uydurmasakta bu böyle. Siz gece rahat uyurken biz yeni bombalarla yeni hayatları yok edeceğiz. Malum dünya nufusu fazla... Hem medya haber bekliyor, doğru değil mi? Size her şeyi sunuyoruz. Şimdi bize müsade yerlebir edilecek daha çok bina ve hayat var.
İstanbul'un büyükşehir belediyesini geri kazanmak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümeti için öncelikli bir hedef. Bu süreçte, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a Türkiye'nin en büyük şehrinin yeniden kazanılması görevi verildi. Zorlu bir yarışın içindeyiz.
Ne zaman umrumda ne mekan benim Yarından vazgeçtim dünden vazgeçtim Ne bu ömür benim ne de can benim Ben seni göreli benden vazgeçtim Derde hedef oldum sen oksun diye Güllere yalvardım sen koksun diye Sen yoktun yanımda sen yoksun diye Akşamdan geceden günden vazgeçtim Sensiz ne yurdum var ne yerim dedim Senden sorarlarsa ne derim dedim Belki kavuşursam üzerim dedim Ben senin uğruna senden vazgeçtim
Serdar Tuncer
Serdar Tuncer
Reklam
Mutlu olmak korkunç bir şey! İnsan hâlinden nasıl da memnundur! Bunun kendisi için yeterli olduğuna nasıl da inanır! Yaşamın yanlış hedefi olan mutluluğa yönelirken, gerçek hedef olan sorumluluk nasıl da unutulur.
Sayfa 799 - 2. CiltKitabı okudu
Gelecekte bir hedef göremediği için kendini çöküşe teslim eden bir insan, geçmişe dönük düşüncelerle meşgul olmaya başlar.
"Bazı âlimler şöyle demiştir: 'İnsanların neyin peşinde koştuklarına baktım. İzledikleri yöntemler başka başka olsa da hepsinin arzusunun tek olduğunu gördüm. Herkes gam ve kederi kendinden uzak tutma peşinde. Bazıları yiyip içmekle, bazıları para kazanmakla, bazıları yuva kurmakla, bazıları oyun ve eğlencelere dalarak bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. Aslında hedef belli fakat bu uğurda takip ettikleri yollar, onları amaçlarına ulaştıracak yollar değil. Bazen de arzu edilen neticenin tam tersine çıkabilen yollar... Ben, Allah'a yönelmek, O'nunla muhatap olmak ve O'nun memnuniyetini her şeye tercih etmek dışında gam ve kederden uzaklaştıran bir yol göremedim."
Bazı modern kültürlerde başarılı görünmek adına hedef üstüne hedef peşinde koşmak için geleneksel yaşamlarımızı bir kenara atmak zorunda kaldık.
Reklam
Toplumdaki çeşitli gruplar siyasal iktidarı elde etmek ve onu kullanmak suretiyle kendi görüşlerini ve çıkarlarını gerçekleştirmek amacını güderler. Şu halde hedef kısaca, iktidarın ele geçirilmesi ve onun sağladığı yararların (nimetlerin) paylaşılmasıdır.
Bulmak için yürümek gerek, yürümek içinse amaç, hedef. En başta da umut...
Evren

Evren

@aslolanhayattir
·
12 Mart 21:14
Kendi yolunu bulamayan, bütün yolları boşuna yürür.
Kur'an'ı makama-ses düzenine göre-mikrofon hizasıyla okumak değil, indirildiği gibi taptaze okumak diye bir hedef var.
Sayfa 133Kitabı okudu
632'de Hz. Muhammed'in ölümünden sonra Araplar, Dört halifenin ve daha sonra Emeviler'in (661-750) liderliğinde Kuzey Afrika, Güney İspanya ve İran'ı fethetti. 651'de Sasanileri yendikten sonra Orta Asya'dan doğuya doğru ilerlemeye devam ettiler ve Semerkand'ı hedef aldılar. Şehri İlk olarak 671'de aldılar ve 681'de Arap bir hükümdar, İlk kışını bölgede geçirebildi. 705-715 yılları arasında Arap komutan Kuteybe Bin Muslim, Sogdiana'ya sefer düzenledi ve 712'de Semerkand'ı fethetti. Sogd dilinde yazılmış en geniş belge grubu Sogdiana'da -Çin'in batısında değil- bulundu ve bu tarihlere aittir. 1933'te Sovyet arkeologlar, Tacikistan'da, Semerkand'ın 120 km doğusundaki Mugh dağı'nda yüze yakın belgenin olduğu sıradışı bir yığın buldular. Bu belgeler İslam fethinin, fethedilen halkın -fetheden tarafından değil- eşsiz bakış açısını sunuyor. Bir hükümdarın Türkler, Çinliler ve diğer yerel hükümdarlara, İslam ordularını dışarıda tutmak için yürüttüğü çaresiz pazarlıklarının anlatıldığı belgeden, Orta Asya'nın İslam ordularınca fethinin ağır ve belirsizliklerle dolu olduğunu ve Tang Hanedanlığı Çin'in,VIII. yüzyıl başında, bölge politikalarında ayırt edilmesi zor bir rol oynadığı anlaşılıyor.
Diğer çocukların yeni bir öğrenciyi yargıladığı oyunlarda ve sınıfta başarılı olmak için söylenecek zekice şeyler düşünmek zor olmalı. Zorbalar onu daha sert görünmelerini sağlayacak kolay bir hedef olarak görüyordu. Diğerleri onu savunmaktan korkuyordu. Güvenini kaybetti ve kusurlu hissetti, sevilemedi. Bu, diğerleri varken yeni bir şey denediğinde uyarılma seviyesini arttırdı. Asla rahat ve normal gözükemezdi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.