Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
680 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Yani.....Bi garipti.
Sevdim mi sevmedim mi hiç anlamadığım bi kitap oldu ki yilin favorilerimden biri olacağını düşünmüştüm.Yani konusu güzel gibi ama plot twist tahmin edilebilirdi o yüzden çok bi heyecan yaşamadım şahsen ve bazı sahneler çok absürttü yani okurken ne alaka ne ara bu duruma düştünüz fln dediğim oldu. Onun dışında çevirisi dışında dili akıcı ve diyaloglar çok iyiydi özellikle Poppy ve Hawke arasindakiler ve bence yazar Poppye güzel bi backstory yazmış yani okurken Poppy'nin neden bazı şeyleri yaptığını anlayabiliyosunuz. Ama dediğim gibi bazı tasvir ve olaylar bence çiğ durmuş. Yine de ilkini okumadan diğer 4 kitabını aldığım için devam edicem artık yapcak bişi yok. Ama ben şahsen bu tarz bi seri arıyorsanız işte içinde hem aşk olan hem distopya tarzı hem de fantastik olsun fln diyosaniz bana kalırsa bu kitaptan çok daha iyi olan "Kazananın Laneti" ni öneririm. Yine de okuması zevkli ve akıcıydı.
Kan ve Külden
Kan ve KüldenJennifer L. Armentrout · Dex Kitap · 20211,112 okunma
352 syf.
1/10 puan verdi
HİÇ BİLMEDİĞİMİZ YÖNLERİYLE CERVANTES: SERSERİ, ÂŞIK, ASKER, KÖLE. Miguel de Cervantes Saavedra'nın sıradışı hayatından alınan gerçek olaylara dayanarak yazılmış bir rekabet ve intikam öyküsü bu: Batı edebiyatının ilk çağdaş romanını kaleme alan Cervantes'in gençlik yılları, İnebahtı Savaşı'na katılması, Cezayir'deki köleliği, nihayet Don Quijote ile elde ettiği büyük başarı ve bütün bu yıllar boyunca kara bir gölge gibi peşi sıra onu takip eden can düşmanının hain planları.? Korsanlar ve keşişler, soylu hanımlar ve fahişeler, savaşçılar ve köleler, ve evet, o harika Sancho Panza bile İspanyol Altın Çağı'nın bu parlak tasvirinde hayat buluyor. Ödüllü yazar Jaime Manrique'nin imzasını taşıyan roman, hem edebiyatseverlerin hem de tarih tutkunlarının ilgiyle okuyacağı sürükleyici bir maceraya sahne oluyor.
Cervantes Sokağı
Cervantes SokağıJaime Manrique · İthaki Yayınları · 201416 okunma
Reklam
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı
İnsanlar için ölebileceksin, Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, Hem de en güzel en gerçek şeyin Yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
"hem acından öleceksin hem de kibrinden geçilmeyecek, hiç gelemem."
Reklam
Zamanların arasındaki boş alan, ansızın ortaya çıkan bomboş hiçlik, öyle bir hiçlik ki sanki artık her şey geç kalmış, her şey çok erken gelmiş, zamanın ve zamanların altındaki hiçlik uçurumu, zamanın ürkek ve bıçak sırtında atılmış adımlarla, her ânı birbirine ekleyerek aşmaya çalıştığı bir uçurum, taşlaşmakta olan taştan uçurum görünür olmasın diye. Ah, evet, şekillenmemiş zamanın uçurumu, o görünmemeliydi, açılmamalıydı, herhangi bir kesinti olmamalıydı; şekillenen zaman, hiç kırılmaksızın akışını sürdürmeliydi, her an, aynı zamanda hem başlangıç hem de son olarak...
Toprak — BekleyişKitabı okudu
Çünkü bizi derinden yaralayan olayları hiç anmamak, tümüyle unutmak, daha doğrusu unutmuş gibi davranmak zorundayız yaşamaya devam edebilmek için.. Gençliğin mutluluğu, gençlerin kendileri dışında nerdeyse herkesin inandığı koca bir yalandır, hiçbir gencin ‘’genç olduğum için aman ne mutluyum’’ dediği duyulmamıştır. Bernard Shaw, yaşını açıkça
''... o kendisini ne kadar sevdiğimi hiç bilmeyecek; hem onu yakışıklı filan diye sevmiyorum, Nelly; benden daha çok bana benziyor da, onun için seviyorum. Ruhlarımız her neden yoğrulmuşsa, ikimizinki de aynı. Linton'ınki ise, ay ışığının şimşekten, buzun ateşten ayrı olduğu kadar bizimkinden ayrı.''
Hiç kimse kendi konumunu az da olsa kusurlu bulmayacak kadar mutlak anlamda mutlu olamaz. İnsan mutluluğunun özü kaygı uyandırıcıdır, ne tamamen ele geçirilir, ne de sonsuza değin sürer. Bir adamın çok büyük bir geliri olabilir, ama aşağı bir soydan geldiği için utanç içindedir. Bir başkası soylu doğumlu olduğu için tanınır, ama ailesinin kaynakları az olduğu için tanınmamış olmayı yeğler. Bir adam hem zengin hem de soylu olabilir, ama yaşamını bekar sürdürdüğü için hayıflanır. Bir başkasının mutlu bir evliliği vardır, ama hiç çocuğu olmadığından servetini bir yabancıya miras bırakmak için arttırır. Başka bir adam ise çocukları olduğu için mutludur, ama oğullarının ya da kızlarının işldiği kusurlar yüzünden üzülür, gözyaşlarına boğulur. Demek ki hiç kimse kendi payına düşenle birebir uzlaşamaz. Çünkü her durumun tatsız bir yanı vardır, sadece henüz yaşanmadığı için bilinmiyordur, bilindiğinde de ürkütücü olur. Ayrıca çok mutlu kişiler müşkülpesent olur ve en ufak bir zorlukla karşılaşmaya alışık olmadıklarından, herhangi bir şey beğenilerine uygun düşmediğinde yere yıkılırlar.
Reklam
172 syf.
·
Puan vermedi
İyi akşamlar, nasılsınız? Yeni bir kitabla karşınızdayım efendim. Yoğunluk sebepli kitabı gah pdf okudum, gah gerisini sesli kitap şeklinde dinledim. Aslında ikisi bir arada hiç de zor olmadı benim için. Kitab iki farklı isimle baskıya verilmiş: biri Elmayı yılan ısırdı, diğeriyse Halloween Partisi. Ben youtube.da tesadüfen "Venedik'te cinayet" filminin fragmanını izleyip Hercule Poirot görünce ilgimi çekti ve film sitesinden filmi izledim. Çok hoşuma gitti, hem polisiye hem de azar-azar korku öğeleri kullanılarak güzel bir iş ortaya çıkarmışlar. Merak ederek kitabı araşdırdım ve bitirdikden sonra filmle karşılaşdırma yaptım. Yeni çekilen filmde kitabın sadece bir kısmı korunmuş, ama genel olarak tamamen farklı tarzda çekilmiş. Ama dediğim gibi filmin de kendine has tarzı var ki, çok güzel olmuş bence. Kitabın nerdeyse tamamına uygun çekilmiş film ise eski zaman filmi ki, youtube.da rahat şekilde bula bilirsiniz. Neyse konudan uzaklaşmadan geleyim kitabıma. Agatha Christie-nin en sevdiğim yanı kaleminin rahat okunmasının mümkünlüğü ve çoğu zaman sahneleri gözünüzün önünde canlandırmanızda zorluk yaşamamanızdır. Kitabda birden fazla olaylar var ve bu olaylar arasındaki bağ öyle güzel işlenmiş ki, hiç bir soru işareti ile karşı-karşıya kalmıyorsunuz. Belki sonunu az-çok tahmin ede bilirsiniz, ama bu da sizi kitabdan soğutmuyor. Bazen hiç ihtimal vermediğiniz insanlar soğunkanlılıkla katil ola biliyor ya, bu yüzden her kes kendini korumalı... Bu kitab hakkında çok fazla şey söylemek mümkün ama konuyu uzatmak istemiyorum. Okuyun ve kitabı yaşayın :). Kitabla kalınız efendim.
Elmayı Yılan Isırdı
Elmayı Yılan IsırdıAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20211,479 okunma
309 syf.
6/10 puan verdi
* Uzun bir sürenin sonunda "Nihayet bitirebildim!" dediğim bu kitapla herkese merhaba. * Giriş cümlemle kitap hakkındaki genel düşüncemi belirttim sanırım ama yine de az ve öz bir şekilde kitabı tanıtacağım ya da tanıtmaya çalışacağım. Bilmiyorum * Kitaba adını veren Casus= Bay Verloc. Verloc'un aile hayatı, arkadaşlıkları, yaptığı casusluklar, planladığı eylemler... Hepsi uzunca ve ayrıntılı bir şekilde kitapta anlatılmış. Ağır ağır hiç acele edilmeden hem de. * Dönemin özelliklerini (siyasi, sosyal, psikolojik...) güzel aktaran bir kitap olmuş evet ama kitabın ağır ilerliyor oluşu beni bir tık yordu. Okuma hızım da malesef düştü. Bu sebeple daha fazla uzatmadan Sevdam1kitap kaçar diyor ve hayırlı akşamlar diliyorum
Casus
CasusJoseph Conrad · İş Bankası Kültür Yayınları · 20091,503 okunma
110 syf.
9/10 puan verdi
Futbolun Öykü On Biri
Futbol her ne kadar bir spor olsa bile, günümüzdeki etkileri ile spor kimliğini çoktan aşmış, sosyo kültürel bir olguya dönüşmüş durumdadır. Oyunun kendine ait performans sergileme ve estetik taraflarını da hesaba katarsak, aslına bakarsanız bir sanatsal yönü olduğu da ortadadır. Buna rağmen başta sinema ve edebiyat olmak üzere sanat dalında
Melekler Ters Çalım Yemez
Melekler Ters Çalım YemezTuncay Günaydın · Ötüken Neşriyat · 20244 okunma
27 Mart 2024 Uluslararası Tiyatro Bildirisi
SANAT BARIŞTIR... Yazan: Jon FOSSE, Norveç, oyun yazarı Her insan benzersizdir ve yine de diğer herkese benzer. Elbette dış görünüşümüz başkalarından farklıdır, bu tabii ki iyidir, ancak içimizde, her birimizin sadece kendisine ait olan bir şey vardır -kişiye özgü olan. Bunu kişilerin özü ya da ruhu olarak adlandırabiliriz. Ya da kelimelerle hiç
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.