Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı: günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın. Marcus Aurelius, Düşünceler
Yine de bütün bu kabalıklar, belirsizlikler onun ana kaygısının yanında hiç kalırdı. Dur durak bilmeksizin eziyet veriyordu ona bu kaygı; hatta bu kaygısı yüzünden hem bedenen zayıflamış, hem ruhen çökmüştü.
Reklam
Sözcükleri ancak oluşturabiliyordu şimdi. O or- gazmdan sonra ancak konuşabiliyordu. Söyleyebildiği tek şey onun adıydı. "Clay!" "Bunu halledeceğim," diye fısıldadı Clay. "Sana bakacağım." "Biliyorum," diye mırıldandı Julia, tamamen ken- dinden geçmiş hissediyordu. Clay öpme işine geri döndü, bu sefer
Sayfa 185
“Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki , hem de hiç tanımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan,birdenbire tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.”
Rakîplerin mâşûk için atışması
Aşk dediğin onsuz olmamak, olamamakla, belki de yakınında olmak ve yakın olmakla anlaşılır." “Sevgiliyle aynı çatı altında sabahladıkları için kendini sevgiliye yakın zanneden nice ahmaklar yaşar şu dünyada. Sevgilinin hayali her gece benimle sabahlıyorsa kim onun bana yakın olmadığını söyleyebilir? Kaldı ki sevgiliye yakın olduğunu
Sayfa 219
Evet. Unutulacağız. Yazgımız böyle yazılmış, elden ne gelir. Bize ciddi, önemli, hem de çok önemli görünen şeyler, gün gelecek, unutulacak ya da önemsiz görünecek. İşin ilginç yanı, gelecekte neyin önemli ve yüksek değerde, neyin zavallı ve gülünç sayılacağını bugünden hiç bilemeyişimiz. Bize böylesine olağan görünen şimdiki yaşamımız da, gün gelecek, tuhaf, yakışıksız, budalaca, pek de temiz olmayan, ve hatta belki, günahkâr bir yaşam sayılacak...” Anton Çehov
Reklam
Ölüm denen şey kolay geldi ona, hatta ölürken gülümseyebiliyordu insan, gerçekten denedi hem de pek güzel gülümseyebiliyordu ve ölüm geldiğinde güzel ve huzurlu, doğaüstü mutlulukla ışıldayan bir yüze sahip olmak hiç de güç değildi.
" Hayatta bazı yazılı olmayan kurallar vardı ve o kurallar insanı darağacına götürebilirdi. Hem de hiç suçu yokken. "
Hiç düşünmeden yaşıyor, her şeyi kaprislerime bırakıyor ve bol bol âşık oluyordum; hem de deli gibi âşık…
Sayfa 78 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Sizden bir şey saklayacak değilim Krestyan İvanović. Siz de biliyorsunuz ben pek de önemli biri değilim; ama bu durumdan hiç de pişmanlık duymuyorum. Tam tersine Krestyan İvanoviç; hatta doğrusunu söylemek gerekirse, pek de önemli biri olmamaktan gurur duyuyorum. Entrikacı biri de değilim, bununla da gurur duyuyorum. Gizli saklı değil, hiçbir oyun çevirmeden, gayet açık bir biçimde hareket ederim ve kime, nasıl zarar, hem de büyük bir zarar vereceğimi bilmeme rağmen Krestyan İvanoviç, elimi böyle işlerle kirletmem. Bu anlamda ellerim gayet temizdir
Sayfa 13
Reklam
Daha önceleri annesinden sadece tiksiniyordu. Dün bunun azaldığını duyumsar gibi olmuş, acımıştı ona. Ne var ki şimdi yüreğinde iğrenme yeni baştan utanıyordu. Hem de hiç acıma kalmamıştı.
Sayfa 43
“Gölgesiz güneş yoktur; geceyi de bilmek gerekir.” Bunu,burada aynı yerdeki Sisyphus nitelemesiyle birlikte,yalnızca anmış olayım: “ Gecenin sonunun hiç olmadığını bile bile görmeyi arzulayan bir kör adam”... Yani iki taraflı bir olanaksızlık: hem “gece” hiç bitmeyecek,hem de, “adam”,zaten, “kör”...
Sayfa 148Kitabı okudu
..Gelgelelim, daha az nefret uyandıran ve radikal olan başka çözümler de seçilmiyor değildir. En sık başvurulanlardan biri ayrılmaktır. Ayrılma fiziksel, manevi ya da hem fiziksel hem de manevi olabilir. Fiziksel ayrılık en güzel ifadesini gettolarda ya da etnik rezervlerde, yani yerli halkın yabancı kabul ederek ve yabancı statülerinin ilelebet
- Demin bana yüzümün pörsümüş, tazeliğini yitirmiş olduğunu söyledin. Doğru, ben yıpranmış bir elbise gibiyim; nedeni de ne iklim, ne de iş yorgunluğu. On iki yildur içimdeki ateş, yakacak hiçbir şey bulamayınca kapalı kaldı, kendi zindanını yaktı ve söndü. On iki yil geçti, sevgili Andrey; artık bu uykudan uyanmak isteğini bile duymaz oldum. Ştolts sabırsızlandı: - Niçin kendini çıkarmadın bu bataktan? Niçin, susup oturmakta ayak direyecek yerde, kendini kurtarmadın? -Kurtarıp da nereye gidecektim sanki? - Nereye mi? Hiç değilse Volga'ya, köylülerin yanına. Orada yapılacak daha iyi şeyler var. Hayatının bir anlamı olurdu; bir amacın, bir işin olurdu; Sibirya'ya, Şitka'ya bile giderdim ben olsam.. - Sen de insana her zaman öyle çetin yollar teklif edersin ki. Hem sonra yalnız ben mi böyleyim? Mihailov, Petrov. Semyonov, Stepanov... Saymakla bitmez; bir alay insan, hepsi böyle. Oblomov'un itirafları Ştolts'a dokunmuştu. Bir şey söylemedi, içini çekti; biraz sonra: - Evet, dedi; zaman insanları değiştiriyor; ben seni bu durumda bırakmam artık, alıp götüreceğim seni.
“İmkansız.“ Gülmeye başladı Tesla. ”Ömrümün nakaratı bu. Fikirlerimin her biri hakkında söyledikleri şey buydu, hem de en başından beri.” “Bir mucizeye tanık oldun mu hiç?” diye sordu Johnson. ”Hiç mi?” Tesla müstehzi bir şekilde gülümsedi. “Sürekli tanık oluyorum.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.