Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Solcular dolandırılmaya hem daha alışkın hem de yatkınlarmış
Sayfa 140 - Nesin yayıneviKitabı okudu
Sessizlik
Scott kibriti ayakkabısının tabanına sürterek tutuşturdu ve taşların arasında küçük bir ateş yaktı. Girintili çıkıntılı duvarlarda ışık parlıyordu, etrafa ilk kez göz attım. Arka taraftaki duvara bir sırt çantası ve uyku tulumu yaslanmıştı. Raf gibi öne çıkmış sivri bir kaya parçasının üstüne kırık bir aynanın yanı sıra bir tıraş bıçağı, bir kutu tıraş köpüğü ve bir deodorant yerleştirilmişti. Mağaranın girişine daha yakın bir noktada bir alet çantası duruyordu. Üstünde bir iki tabak, birkaç çatal, bıçak ve bir kızartma tavası vardı. Hemen yanında bir olta ve hayvan kapanı göze çarpıyordu. Mağara beni hem etkilemiş hem de hüzünlendirmişti. Scott kesinlikle çaresiz değildi, kendi bilgisi ve gücüyle hayatta kalabildiği aşikârdı. Ama sürekli saklanarak ve bir yerden diğerine geçerek nasıl bir hayat sürdürüyordu böyle?
Sayfa 174 - Pegasus Yayınları
Reklam
Askeri ve siyasal çevrede Mustafa Kemal, sivil ve entellektüel çevrede de Hasan-Âli irrasyonalizmin hem geleneksel Osmanlı-İslam hem de modern Avrupa türlerini aynı şiddet ve inançla reddettikleri için kendilerini engin bir yalnızlığın içinde buldular. Ulaşabildikleri kulak ve beyinlere genellikle irrasyonalist kanalların açık bulabildiklerinden süzülerek vardılar. Birbirlerini nihayet kişisel olarak buldukları zaman, Mustafa Kemal ömrünün belki de en zor ve en ıstıraplı yıllarının başında bulunuyordu. Hasan-Âli, Mustafa Kemal'in hayallerini gerçek yapabilecek icraatin başına geçe bildiğinde ise hiçbir zaman omuz omuza çarpışamadığı "dava arkadaşı" artık aziz bir hatıradan ibaretti. Ancak Hasan-Ali'ye "dava arkadaşıyla" tek bir defa omuz omuza gelmek nasib oldu, o aziz hatırayı omuzunda taşımak ayrıcalığına ve bahtiyarlığına ulaştı. Türkiye Büyük Millet MecHsi'nin Atatürk'ün naaşını taşımak üzere kur'a ile seçtiği 12 milletvekilinden biri olarak görevini yaparken hissettiklerini en güzel kendisi dile getirmiştir: "Biliyor musun, bu ağaçtan kolunu tutarak taşıdığın tabutun içinde kim var? O insan mı? olamaz. O bir cihandı. Fezalara sığmamalıydı; nasıl bir soğuk mahfazanın içinde durabiliyor? Oraya niçin girdi, nasıl girdi? biliyor musun? bilemezsin. Anlıyamazsın. Sen bu muammayı çözemezsin. Önüne bak, işine bak. Taşı, o cihanı bu tabutun içinde belliyerek taşı!..”
Sayfa 15 - GirişKitabı okudu
Bir avuç bozkır nasıl olur da bu kadar geniş bir insan coğrafyasını bütün kalp atışlarıyla, arzularıyla, hayıflarıyla bir seste toplar, hem de aslından daha yakıcı..
Hem de nasıl
"Ir­ki, insani değerleri, ehliyet ve liyakatin üzerinde tutan ilkel bir zihniyet İslami bir iklimde kendisine yer açabiliyor."
Sayfa 15
İnsan doğası yalnızca belirli bir zaman kesiti içinde nasıl değerlendirilemezse, toplumlar da geçmişlerini özümseyemedikleri sürece kendilerini gereğince anlayamazlar. Şimdiki zamanın hem geleceği hem de geçmişi içerdiğini görmezden gelen toplumların bireyleri ise evrensel olma niteliğine ulaşamazlar!
Sayfa 180 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
sevgi benim ismimi öyle güzel söyler, cismimi, sesimi, kokumu öyle çok severdi ki başka İnsanların karşısına isimsiz, cisimsiz çıkmak beni hiç rahatsız etmezdi. hatta böylesini tercih ederdim. bu bana bir hayli de edebi gelirdi: görünmez adamım, beni bu dünyada bir tek sevgi görüyor, hem de nasıl görüyor!
Beklemeliydi ve bütün bir ömür boyu, mümkünse uzun bir ömür boyu, mâna ve lezzet toplanmalıydı, ve sonra, tamamen sonunda belki iyi on mısra yazılabilirdi. Çünkü mısralar, insanların dedikleri gibi, hisler değil (his pek erken başlar), tecrübelerdir. Bir mısra için insan, birçok şehirler görmelidir, insanlar ve eşyalar görmelidir, hayvanlar
Sayfa 19 - MebKitabı okudu
"Oysa Rusçadan söz etmeye bile gerek yok! Herkes Rusçanın nasıl bir dil olduğunu bilir... Hem bütün azizler de Rusça konuşur."
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.