Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Nefsim bana kendisini anlatıyor!
Ben 12 13 yaşlarında iken Kur'an'ı Kerim kursuna gidiyordum. Hocamızla sohbet etmeye başlamıştık ve o zaman sormuştum hocama," Hocam benim içimde bir ses var sürekli konuşuyor da hiç susmuyor. Bazen korkutuyor korkunç şeyler söylüyor bana." Ben o zamanlar ezan okunurken korkuyordum arkadaşlar. Hasan'ın rüyası diye bir film izlemiştim henüz 8 9 yaşlarındayken ve o filmden sonra korkmaya başlamıştım ezandan. Hocam bana onun nefs olduğunu, söylediği kötü şeyleri dinlememem gerektiğini söylemişti de yaşımdan dolayı heralde anlamamıştım. Tabi korkumu nasıl yendiğimi de söyleyeyim; büyüklerim konuşurken duymuştum eğer bir korkudan kurtulmak istiyorsam o korkunun üzerine gidecektim. Ve ben ezan okununca," Korkmuyorum hiç, ezan güzel bir şey bizleri namaza çağırıyor senin içini huzur kaplaması gerek neyden korkucaksın?" Diye düşünüp oturup ezanı dinlerdim o şekilde kurtulmuştum bu korkumdan. Şimdi gelelim kitaba. Kitapta da o içimizde konuşan bazen başkasıymış gibi bazen kendimizmiş gibi duyduğumuz sesten yani nefsten bahsediyor ve bunu sanki nefs konuşuyormuş gibi anlatıyor bize. Hüdayi' nin hayatını, bıraktığı şöhret ve malını yani kendini nasıl yendiğini anlatıyor nefs bize. Çok farklı bir yaklaşım olmuş bence nefsi konuşturmak. Güzel de olmuş hani. Okurken düşünüyorsunuz acaba bunu söyleyen benim nefsim mi diye. Güzel bir kitaptı ve baya çekti beni içine. Okumayı düşünen var ise düşünmesin okusun derim düşünmeyen de okusun isterim. Şimdiden keyifli okumalar :)
Ene 'Sus Ey Nefsim'
Ene 'Sus Ey Nefsim'Fatih Duman · Nesil Yayınları · 20225,4bin okunma
352 syf.
8/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Aleksi Zorba ve Patronun birbirlerinin zıttı iki insanın yollarının kesişmesiyle başlayan olaylar.. Patron kendisini kitaplarda arayan genç bir adam.. Zorba ise aklına geleni yapan, söyleyen, yaşayarak her şeyi öğrenmiş, hayatla barışık bir karakter.. Zorbanın kadınlara dair konuştuğu, düşündüğü bölümlerde kendisinden biraz nefret etmiş olabilirim. Bu özelliği rahatsız edici düzeydeydi. Yine de fazla takmamaya çalışarak kitabın felsefi yönlerine bakmaya çalışıyorum. Hayat yaşanarak mı öğrenilir yoksa okuyarak mı ikilemi çok güzeldi. Kitaptaki Zorba karakterini; 'özgür bir insanın simgesi' olarak adlandırıldığını okumuştum. Yazar da kendisini Zorba karakteriyle özdeşleştirmiş olabilir. Yazarın mezar taşında yazan cümleler; "Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, özgürüm.." Zorba'yı içinde yaşattığının kanıtı olabilir. Kitabı seversiniz, sevmezsiniz ama bir şeyleri sorgulamanıza neden olacaktır. *Dünyadaki pek çok insanın esas sorunu, henüz kendisiyle tanışmamış olmasıdır..
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 201416bin okunma
Reklam
380 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Erkekler Sarışın Sever
__ “Hollywood öyle bir yerdir ki; bir öpücük için size 1000 dolar öderler ama ruhunuzu satın almak için 50 cent verirler. “__ Marilyn Monroe __ “Gerçek bir kadın olduğumu düşünüyordum, ta ki Marilyn Monroe çay içmek için evime gelene kadar." __Judy Holliday “Aptal sarışın” rolleri yakıştırılan, güzellik ve seks ikonu sadece kendi
Marilyn Monroe - Manhattan Günleri
Marilyn Monroe - Manhattan GünleriElizabeth Winder · Mona Kitap · 201822 okunma
348 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Dünyadaki pek çok insanın esas sorunu henüz kendisiyle tanışmamış olmasıdır. Der “ kazancakis. Çok okunan bir kitap olmasına rağmen diğer bir çok kitap gibi felsefi gerçekliği arka plana atılmış sadece zorbanın yatak macerasından ibaret gören okuyucularda az değil.. kazancakis atalarından olan “ Sokrat” gibi “ sorgulanmayan hayat hayat değildir diyor” ve devam ediyor ikinci dünya savaşı zamanın da kaleme aldığı kitapta zorba karakteriyle bütün hayatı sorgulatıyor…beğenmediğim yerlerse, zorbanın kadınları konumlandırdığı yer, yani erkek aklıyla elle alışı pek nahoş bir durum. Edebiyat erildir gerçeği bir kez daha hissettirdiniz için sağol kazancakis. Neyse onlar yazmış ben okuyorum bir gün yazarsam acaba ne yazarım diye düşünüyorum:) Kazancakis, doğduğu kent heraklion’daki kale burçlarından birinin altına gömüldü. Mezar taşına şöyle yazılmış “ hiç bir şey beklemiyorum, hiç bir şeyden korkmuyorum özgürüm.” … kazancakis yazmış okuyun.! Okunacak değerli bir eser.
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016bin okunma
648 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
“Yine de bizler bir hiçlik uğruna bile bile ölüme gideriz” Nikos Kazancakis, Nobel Edebiyat Ödülü’nü bir oyla Albert Camus’a kaptıran Greek kültürünün en büyük yazarlarından biri. Muhteşem bir de eserin sahibi; Zorba’nın... Hiç elinizdeki eserin sayfalarına göz gezdirip, az kaldığını görünce üzüldüğünüz oldu mu? .... Anladım... Özgür ruh Alexis
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 201516bin okunma
Ah şu duygu halleri....
Yalnızım ama güçsüz değilim. Sustum ama konuşmaktan da korkmuyorum. Dargınım ama kırılmadım. Küstüm ve barışmayacağım.
Reklam
Çocuk Gözler
Eski şarkıları dinlerken diyorum ki; acaba aşk denilen şey tıpkı artık kullanılmayıp koleksiyoncular tarafından saklanan/sergilenen taş plaklar gibi “süslük” olarak mı kaldı? “Işır kara gecede resmin. Umut verir gözlerin...” diyen şarkılardan “Acılara yürüyor korkmuyorum, arada bi kalbini yokluyorum.” diyenlere nasıl geçiş yapmışız anlayamıyorum
Suç
Kapının kapanma sesini hatırlıyorum. Artık özgür bir insan olamayacağımı, bir çan sesi gibi duvarlardan sekerek kulağıma gelen yankılı sesle anladım. Arkamdan kapanan bu kapı benim özgürlüğümü irademi yani sahip olduğum her şeyi elimden almıştı. Yüksek perdeden gelen bu yankılı sesi hayatım boyunca bir daha unutamayacağımı biliyordum. Her şeye
"Pencerenin kenarında, boş boş dışarı bakıyorum. Nice seneler, orada oturdum. Bir şeyler bana hep sonraki anda delireceğimi söyledi ama öyle olmadı. Üstelik delirmekten korkmuyorum. Delilik korkusu bir şeylere sadık kalma anlamına gelebilir. Henüz bir şeye bağlı değilim. Her şeyin bana sadık olmasına rağmen sadık olduğum bir şey yok. Onlara bakmamı istiyorlar. Nesnelerin, olguların çaresizliğine,.. penceremin dışındaki pis köpeğin, kurşuni gökyüzünün altında, delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar. Acıklı çabalarını izlememi istiyorlar. Herkes, mezara girmeden önce konuşmaya çalışıyor. Zaten düştüler, konuşacak zaman kalmadı. Beni delirtmek için nesnelerin bu geri dönülmezliğini istiyorlar. Ama bir sonraki anda ise delirmemi istiyorlar." Kárhozat - Béla Tarr
Seviyorsan bu mümkün, her şey mümkün
"Sana bilmek istediğin ve istemediğin her şeyi anlatacağım. Hayatımın her gününü senin güvenini tekrar kazanmak için harcayacağım." "Peki ya mümkün değilse?" "Beni hala seviyorsan bu mümkün." Onu öpmek, birlikte nasıl olduğumuzu ona hatırlatmak için yanıp tutuşuyordum ama o istemeden bunu yapmayacaktım. "Zor işlerden korkmuyorum, özellikle de ödüllerin ne kadar tatlı olduğunu bildiğim zaman. Sensiz yaşamaktansa bu savaşı kaybetmeyi tercih ederim ve bu kendimi sana tekrar tekrar kanıtlamam gerektiği anlamına geliyorsa bunu yaparım. Bana kalbini verdin, o bende kalacak." Henüz farkında olmasa da benim kalbim zaten onundu.
Reklam
İçine birdenbire, renksiz, mânasız bir şey, henüz cinsini bilmediği bir hayvan gibi çöreklenmişti. Ne olduğunu anlamak için beklemek lâzımdı. “Ölümden korkmuyorum, diyordu. Bütün ömrümce ölüme o kadar yakın yaşadım ki... Ondan korkmama gerek yok.”
Sayfa 72 - Dergâh
“İşte her şey karmaşık ama bu karmaşa “ben”im! Ben benim, olmak istediğim değil ve artık korkmuyorum, gerçeği söylemekten bilmediğimi, aradığımı henüz bulamadığımı söylemekten. Yalnızca bu şekilde canlı olduğumu hissediyorum...” 🎞8½ (1963) Federico Fellini
Bela Tarr- Karhozat
"Pencerenin kenarında, boş boş dışarı bakıyorum. nice seneler orada oturdum, bir şeyler bana hep sonraki anda delireceğimi söyledi. Ama öyle olmadı. üstelik delirmekten korkmuyorum. delilik korkusu bir şeylere sadık kalma anlamına gelebilir. Henüz bir şeye bağlı değilim. Her şeyin bana sadık olmasına rağmen, sadık olduğum bir şey yok. Onlara bakmamı istiyorlar. Nesnelerin, olguların çaresizliğine, penceremin dışındaki pis köpeğin kurşuni gökyüzünün altında, delicesine yağan yağmurda su içişine bakmamı istiyorlar. Acıklı çabalarını izlememi istiyorlar. Herkes, mezara girmeden önce konuşmaya çalışıyor. Zaten düştüler, konuşacak zaman kalmadı. Beni delirtmek için nesnelerin bu geri dönülmezliğini istiyorlar. Ama bir sonraki anda ise delirmemi istiyorlar."
320 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Sorgulamak hadsizlikse hadsizleşelim ve böyle söyledi papatya.
Herkese merhaba; (aslında itiraf etmeliyim ki size değil kendime sesleniyorum, o halde bana da merhaba böyle buyuruyorum ben- ama yok, hayır hayır buyurduğum falan yok buyurmak haddim değil kendime bile evet kendime bile). Ne yazacağımı bilmiyorum bir sonraki kelimem ne olacak bir fikrim yok neden kitabımı henüz bitirmemişken bu incelemeye
Böyle Buyurdu Zerdüşt
Böyle Buyurdu ZerdüştFriedrich Nietzsche · Panama Yayıncılık · 201137,7bin okunma
Öğrencileri arasında Maori çocukları ve beyaz ailelerin çocukları bulunan Yeni Zelandalı öğretmen Sylvia Ashton-Warner (1963), beş yaş grubundaki öğrencileri arasında şiddeti azaltmak için bir yöntem uyguladı: Çocuklar ile inkâr edilmiş acıları arasında sözcüklerin yardımıyla bir bağ kurdu. Sonuç: Çocuklar yok edici ve yıkıcı bir tepki vermek
Sayfa 27 - Çitlembik Yayınları, 2. Baskı 2008, Çocukluk Dönemine ve Çocuk Oluşun Tarihine Dair
104 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.