HAPİSHANE ŞİFACISI • LYNETTE NONİ
3/5
#arkakapak
On yedi yaşındaki Kiva Meridan, son on yılını hayatta kalmak için mücadele verdiği ve hapishane şifacısı olarak çalıştığı azılı ölüm hapishanesi olarak bilinen Zalindov'da geçirir.
Asi Kraliçe yakalandığında, Kiva ölümcül derecede hasta olan kadını Hüküm İmtihanı'na çıkabilecek kadar
SEN VARSAN BEN VARIM
YAZAR : EDDİ ANTER
YAYINEVİ : DESTEK YAYINLARI
SAYFA SAYISI : 268
PUANIM : 10/10
Merhabalar...
Bugün #senvarsanbenvarım ile geldim.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Kalemini çok beğendim. Gayet anlaşılır, sürükleyici bir dilde yazılmış. Sanki karşılıklı muhabbet ediyoruz gibi, heyecanla bitirdim kitabı.
Kendimden bir
Ölmesine bir gün kalan evsiz bir kanser hastası sıcak bir gece geçirebilmek için hastaneye gider. Doktor da acır ve onu bir odaya alıp yatırır. Kanser hastasının acısı her geçen saat artmaktadır ama acısını dindirecek ilaç (morfin) almayı reddeder. Doktorun baskıları da sonuç vermez. Fakat doktor bir türlü bu durumu anlamaz ve hastayı sorgulamaya başlar. Doktor, hastanın acısız bir şekilde ölmesini sağlamanın derdindedir. Ölümcül hasta, doktora acı çekerek ölme isteğini şöyle açıklar: “Beni hatırlamana ihtiyacım var. Birinin beni hatırlamasını istiyorum. Ailem yok. Arkadaşım yok. Gerçek bir işim bile yok. Huzur içinde ölürsem herhangi bir hastadan farkım olmayacak. Ama acı çekerek ölürsem… Bir şeyleri değiştirdiğimi bilerek ölmek istiyorum.” Ve doktor ikna olur. Adamın acı çekerek ölümünü izler. O kadar aciziz ki, hayatımız hatırlanmamıza fayda sağlamıyorsa ölümümüzün hatırlanmasını istiyoruz. Herkes bir şekilde hatırlanmanın derdin de.
-Ama doktor, ben hasta değilim... Allah rızası için... Size anlattım.
Tekrar gözlerini gözlerime dikti. En katî sesiyle:
-Hastasınız... diye kesip attı. Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır.
Herkesin gözü olacak ya da kimse hasta olmayacak filan diye bir şey yok ama herkes gerçek aşkı tatmalı ve bu, hayatın ne kadar sürüyorsa o kadar sürmeli.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ÖLÜM BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ KİTAP YORUMU
Öncelikle her ne kadar yazım tarzıyla ( noktasız virgülsüz satırlarca yazmak) tanınsa ve çokça olumsuz eleştirilse de, gerek kitaplarının içeriği gerek betimlemelerinin derinliği gerekse konunun içinde sorduğu sorular ve verdiği cevaplarla her zaman beni kendine hayran bırakan yazarlardan biri
Herkes hayata kendi penceresinden bakıyor.
Kimi, karşı pencerede duran renk renk çiçeklere imreniyor. Emin de, Ethem de, Ekrem de hep kardeşlerinin daha iyi hayatlara sahip olduğunu düşünüyor, onların taşıdığı yüklerden habersiz.
Kimi, perdesini örtmüş en koyusundan. Güneşe küsmüş belli. Mürüvvet gibi. Sustukları boğazında büyüyor, hasta ediyor onu hayata küskünlüğü.
Kimi pencerenin önü bahar, ardı kış. Sevgi öyle bir bahar gösteriyor ki herkese, kimseye içindeki ayazı hissettirmiyor.
Kimi, karşı pencereden ona bakanların içeride olan biten her şeyi gördüklerinin farkında bile değil. Hülya her şeyin farkında oysa. Çekilen vicdan azabının da, yalanlarla bezenmiş satırların da.
Kimi, hayata son kez bakiyor o pencereden. Kazım Baba gibi. Taşıdığı sırrın yükü belini bükmüş, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Bir daha açılmıyor onun penceresi.
Çok azı yüklerinden kurtulunca artık pencerede durmaktan vazgeçip sokağa inecek kadar cesaretli. Hem de el ele...
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Herkes Margaret Mead'ı duymuştur fakat O Samoa'ya, Yeni Gine'ye ya da Bali'ye gitmeden önce, yüzlerce antropolog kabile halkını zaten tanımlamıştı ve sonrasında binlercesi daha bu tanımı takip etti.
Fazla popüler olması nedeniyle hep erteleyip insanların rahatsız edici olarak nitelendirmeleri nedeniyle de okumama kararıma sadık kalamayıp başladığım bu kitap. Bu kitap benim en sevdiğim kitap. Ama en çok neresi biliyor musunuz? Alex'in sonsuz kinini kustuğu, yaparken hiçbir duygu hissetmediği günahların güzelleştirilerek, kanı memeden yeni
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı? Merhaba kitap sever dostlar bugün sizlere @erhanhocaylatarzitarih kaleminden çıkmış olan #bahtiyarıkimağlattı kitabı ile geldim.
4 hikaye 4 farklı hayat okudum. Hepsi ayrı noktalardan yüreğe dokundu. Akıcı ve yerinde betimlemeler ile muhteşem anlatım tarzı ile güzel bir kitaptı.
#kitabınkonusu
Affet Beni; ''Hayat çarpar adamı.
Einstein, bir konferans için yola çıktığında, gideceği adresle ilgilenmez, çevresindeki herhangi birinden öğrenir öğrenemez ise de bir çaba göstermezmiş. Bir konferans için yola çıkmış. Bir gün önce başlamış olan konferans için, konuşma yapacağı gün havalimanına inmiş.
Taksi durağında bekleyen taksiciye yanaşıp, üniversiteye gitmek istediğini
BERALDE- bir insanı iyi etmeye kalkışmış bir insan kadar gülünç bir yaratık olamaz.
ARGAN - Bir insanın başka bir insanı iyi edemeyeceği yargısına
nasıl varıyorsun, kardeşim?
BERALDE - Ben şöyle düşünüyorum ağabey: insan makinesini
oluşturan öğelerin niteliği bugüne dek anlaşılamamış, doğanın bir gizi
olarak kalmıştır; insan bilgisi henüz bu