Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çok fazla beklentim yok hiç kimseden ! Yalan söylemeyin kuyumu kazmayin yada yüzüme gülüp de arkamdan da dünyanın en kötü insaniymisim gibi konuşmayın içiniz disiniz bir diliniz kalbiniz aynı olsun ! Beni sevmek zorunda değilsiniz ama sever gibi görünüp çelme takmak için Fırsat kollamanin da pek insancıl bir şey olmadığını öğrenmelisiniz anlaştık mı ? Hem sizden ne beklentim olabilir at ile deve mi ? Sesli güldüm :D hadi canım hadi güldürmeyin beni
*Bana birisi bir armağan verdiğinde,sonunda üzülen hep ben olurum. s.54 *Bu seks denen şeyi hiç anlayamıyorum zaten.İnsan ne yapıp ne ettiğini hiç bilmiyor..Yemin ederim hiç anlamıyorum . s.64 *Küçüklere içki satarken yakalanırlarsa işten atılırlardı.Ben lanet bir küçüktüm.:)s.71 *Kızlarla olan sorun bu işte.Hoş bir şey yaptıklarında,pek yüzlerine bakılmayacak gibi olsalar da,hatta salak bile olsalar,onlara böyle yarı yarıya aşık oluyorsunuz ve hangi cehennemde olduğunuzu bile unutuyorsunuz.Kızlar!Aman Tanrım!aklınızı başınızdan alıyorlar.Gerçekten alıyorlar. s.73 *Yani liseden veya üniversiteden sonra, herhalde çoğu sersem heriflerle evlenecek diyordunuz. Hep o lanet arabalarının mil başına kaç litre benzin yaktığından bahseden herifler... Çok ters herifler. Çok sıkıcı herifler. Hiç kitap okumayan herifler...s.118 *İşin gülünç yanı, onu gördüğüm an, canım onunla evlenmek istedi. Ben deliyim herhalde..Yemin ederim ben deliyim.. s.119 *Bir kız sizinle buluşmaya geldiğinde felaket güzelse kimin umrunda ;ha geç gelmis ha erken gelmiş,.. s.119 *Arabalarını aldıkları gün, başlıyorlar daha yeni bir arabayla nasıl değiştiririz diye düşünmeye... Lanet bir atım olsa, daha iyi. Atlar en azından insana yakın,.. s. 125 *Bizim İsa bunları görseydi heralde kusardı, demiştim Sally ye;yani o süslü kostümleri filan görseydi.s.131 *..ama gerçekten öyle sanıyorum ki, savaşın kendisinden çok, askerlikten nefret etmiştir. s.133
Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Anne ölümsemesi
Paul,her zamanki alışkanlığıyla,iyi geceler dilemek için annesinin odasına girdi.Oda karanlık ve soğuktu.Keşke ateşi hiç söndürmeseydik diye içinden geçirdi Paul.Düşünde sevgilisini gören genç kız gibi uyuyordu annesi hala.Ama ateşi hiç söndürmeseler de gene üşüyecekti annesi. Canım benim! diye fısıldadı Paul. "Canımın içi"
Sayfa 624
Bayan Morel,'Al sana kitabını vereyim,Lily,'dedi.'Birkaç dakikacık,bir sakınca yoksa bununla oyalanır mısın?' 'Hayır,teşekkür ederim,'dedi Lily,'Hiçbir şey yapmadan oturacağım öyle.' 'Ama canın sıkılır.' William sinirli sinirli,büyük bir hızla yazıyordu.Mektubun zarfını kapatırken,'Kitap
Sayfa 202
Canım tanrım benim nasıl da sermaye dostu, burjuva sevici, işçi düşmanı :D
"Pazartesi otuz iki saat olacak. Patron benim. Ben ne istersem o olur." "Çok katısınız." "Endişelenmeyin, çaresini bulmakta gecikmeyecekler." "Ne yapacaklarını düşünüyorsunuz?" "Hastalık izinleri, mazeret izinleri..." "Peki, pazartesiden sonra?" "Daha düşünmedim. Belki bir pazartesi daha. Hatta belki de öteki pazara kadar birbirini takip eden bir dolu pazartesi." "Kabul etmeyeceklerdir." "Onların fikrini soracağımı mı düşünüyorsunuz? Tanrıya şükür henüz hiç bir yerde şimdilik demokrasi yok
:D
Bir hafta grupta üst sınıftan geldiğine inanan, üstelik de herkese durmaksızın bunu söyleyen adam vardı. Göbektaşında otururken dizlerini düzgün kavuşturamadığı için peştameli biraz daha açılmış! Gidip uyarsam mi diye aklımdan geçirirken yaşlı, zarif bir hanım yanlarına gelmem için işaret çaktı. Elimi sıvazlayarak: "Dert etme canım," dedi, "üst sınıfın şeyi nasıl oluyor hiç görmemiştik."
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Yok canım dedikodu hiç sevmem :D
Sersem karı ! Kendini beğenmiş şey ! Taşralı n'olacak ! Kendine emekli maaşı bağlatabilmek için devlet dairelerinin eşiklerini aşındırmaya gelmiş bir binbaşı dulu ! Elli beşinde olduğu halde allık sürüyor, boyanıyor (herkes biliyor onu)...
Sayfa 479Kitabı okudu
"İş gerçeğe binince insanın canı hiç istemiyor. Şöyle sahiden canım çekse o saat evlenirim. Ama ne var ki benim içim ‘evlenmemeyi’ çekiyor.”
Sevgili D, bugün yine terk edildim. Uzun zaman geçti biliyorum, alışmam gerektiğini biliyorum ama yine de canım ne zaman o kadar çok yansa hâlâ sen oradasın sanıyorum. Başımı kaldırıyorum, canım o kadar çok acıyor ki o an düşünemiyorum, sadece aklıma sen geliyorsun, gözlerim etrafta seni arıyor. Her defasında bulacağımı sanıyorum. İstediğim tek şey koşmak, koşup sana sarılmak. İyi hissetmeyi hatırlamak istiyorum. Ya da daha kötü hissetmeme yardım etmeni. Sadece tüm bunlarla baş edemiyorum ama bunu kimseye söyleyemem. Onların beni gördüğü gibi iyi olmalıyım ama iyi değilim. Birinin bunu görmesine ihtiyacım var. Sevildiğim bir ana ihtiyacım var. Sevildiğimi hatırladığım bir ana. Bunu ne zaman istesem aklımda sadece senin gözlerin beliriyor. Birbirimizi sevmek milyonda bir olan bir başarısızlıktı. Şimdi anlıyorum. Neden artık bir arada olamadığımızı. Havai fişekler gibi, bir anda büyük bir patlama ve parlama. Sonra sönüyor. Tehlikeli. Bir anda olan bir şey. Şimdi hatırlıyorum, o köprünün altında bir anda sevmeye başladığımızı birbirimizi. İşte bu yüzden yanlıştı. Benim o saatte o köprünün orda olmamam gerekiyordu. Senin o köprüde o çocuklar sana saldırdığında belki de ölmen gerekiyordu. Her şey yanlış ve bir anda başlamıştı. İlahi kuralları çiğnediğimize emindim. O gece orada bulunmak büyük bir günahtı. Hiç yaşanmaması gereken bir anda göz göze geldik, gökyüzüne fırlatılan bir havai fişek patladı ve biz birbirimizi sevdik.
Sayfa 393 - AngieKitabı okudu
Reklam
Martin canım psikolojimi böyle ulu orta dökmen hiç hoş değil :D
“İnsanlardan iyice uzaklaşmıştı. Onlara düzgün davranmak her geçen gün daha zor geliyordu. İnsanların varlığı Martin’i huzursuz ediyor, onlarla konuşma çabası asabını bozuyordu. İnsanlardan rahatsız oluyor ve biriyle yan yana geldiği andan itibaren ondan kurtulmanın çaresini aramaya başlıyordu.”
Sayfa 468 - Türkiye iş bankası kültür yayınları
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.