uzmandı cellatlar
ve hinoğlu hin.
akım kabloları, kıskaçlarıyla
bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
buyruğunda gangster emperyalizmin.
gene de yıkamadılar, sökemediler
be bozguna uğradılar sonunda
karşısında çırılçıplak yüreğin
insanlar var;
hak bilmez
hukuk bilmez
yardım sevmez, iyilik sevmez
ne yiğittir
ne merttir
kalleşlik mührü alnında namerttir
yalan dolan ile devran sürer
oyunbazdır
hilebazdır
kaypak ikiyüzlü
hinoğlu hin
bazen aydın bazen yobazdır..
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin...
Bu berbat handa, yolcuların önüne sürülen hesap pusulasındaki o hinoğlu hin hancı suratının unutulması imkansız. İnsanları aptallaştıran, kendilerini iyi ahlak örneği diye yutturan bir ahlakın, kısacası, mümkün olan en ince sanat ahlaksızlığının kahinlik yuvası. Ne olursa olsun burada uzun süre kalınmamalı...
"Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emparyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin"
Bence bu hinoğlu hin bir kelime. Bence kafamızı karıştırıyor; zira bir kural olarak kendisini kökeni düşünce de çok uzaklara uzanan alışkanlıklara ve güdülere uygularken, ara sıra bu kuralı çiğniyor ve kendisini hemen hemen hiç bir düşünce-kökeni bulunmayan alışkanlıklara uyguluyor.
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin
................
Yani hinoğlu hin Katolik Kilisesi, yaşadığı çağa uyum sağlamanın yolunu bulmuştu. Rock müziğinden yararlanarak, çoluk çocuğa Hıristiyanlık propagandası yapmaktaydı. “Pes yani! Bu kadarı da olmaz!” diye kendi kendime homurdanarak meydandan uzaklaştım.
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçlarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin
Ne sanıyorlar acaba? Yada ne biliyorlar? Bizler her yanından sakınca akan hinoğlu hin, cinoğlu cin kimseler miyiz? Dışarda birtakım düğmeler var, yerini biliyoruz, çıkıp o düğmelere basacağız, yurdun düzeni tangır tungur yıkılıp gidecek! Diye mi kaygılanıyorlar?
(...)
Uzmandı cellatlar
Ve hinoğlu hin.
Akım kabloları, kıskaçlarıyla
Bilenmiş azıları ve hınçalarıyla,
Buyruğunda gangster emperyalizmin.
Gene de yıkamadılar, sökemediler
Ve bozguna uğradılar sonunda
Karşısında çırılçıplak yüreğin
........................
(...)
GÖLGE OYUNU
Gölgeme bak gölgeme
Amma Aşık, amma divane
Oturmuş kanepesinde gurbet elin
Kendini seyreder gözlerimde
Amma âşık, amma divane.
Gölgene bak senin gölgene
Amma fakir, amma biçare
Ceplerini elleriyle doldurmuş
Aynı kanepesinde gurbet elin
Amma fakir, amma biçare.
Ya öbür adamın gölgesi, öbür
Amma hinoğlu hin, amma hergele
Ayıp fiiller kuruyor belli
Kulakları toprağın üstünde kocaman
Amma hinoğlu hin, amma hergele.
Gölgelere bak gölgelere
Amma işsiz güçsüz, amma avare
Şarkılara inanıyorlar bütün gün
Hepsi de aynı şarkının insanları
Amma işsiz güçsüz, amma avare...
Ama katedralin önüne gidince, hayretler içinde kaldım: Yaşları on iki ile on sekiz arasında, kızlı oğlanlı bir meydan dolusu izci, avazları çıktığı kadar bağıra bağıra bir rock şarkısı söyleyerek, sallana sallana, el çırpa çırpa, hoplaya zıplaya dans ediyordu. Tepeden tırnağa karalar giymiş genç bir papaz, kürsüye çıkmış, orkestra şefi durumundaydı. Rock müziğinin sözlerini anlayınca, hayretten dondum. Hazreti İsâ’yı, Meryem Ana’yı, İncil’ i, azizleri, cenneti, melekleri filân konu eden dinsel bir şarkıydı bu. Yani hinoğlu hin Katolik Kilisesi, yaşadığı çağa uyum sağlamanın yolunu bulmuştu. Rock müziğinden yararlanarak, çoluk çocuğa Hıristiyanlık propagandası yapmaktaydı. “Pes yani! Bu kadarı da olmaz!” diye kendi kendime homurdanarak meydandan uzaklaştım.