YouTube kitap kanalımda Dostoyevski'nin hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/0i9F0L1dcsM
Bu incelemeyi ya hiç okumayın ya da başlamışken sonuna kadar tam olarak okuyun. Aynı Suç ve Ceza kitabının başrolü Raskolnikov gibi ya bir hiç olun ya da Raskolnikov'un emeli gibi
Bolca sürpriz kaçıran vardır!
Kitaplar, özellikle kaliteli kitaplar, denize atılmış bir olta gibi gelir bana bazen. Misinasının ucunda birden farklı yem, hepsi farklı balıkları çekecek şekilde. Her kitap yapmaz/yapamaz bunu ama; bazıları tam da böyle hissettirir. İşte bu kitap da öyle bir kitap. Düşünce denizine atılmış bir olta, ucundaki çeşitli
Dünya edebiyatının en iyi eserlerinden olduğu varsayılan Suç ve Ceza’yı anlamak için Raskolnikov'un eylemlerini ve düşünsel formunu sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
# YÜZLERCE İYİLİK ELDE ETMEK İÇİN BİR KÖTÜLÜK YAPILABİLİR Mİ?
Raskolnikov'un maddi durumu oldukça kötüdür. Üniversite öğrencisi olan Raskolnikov, roman boyunca
"O kadar basitleşmiş ve yıpranmışız ki. Sadece yeme içme, uyku, aptalca lüks, pahalı kıyafetler ve eğlence peşindeyiz.
Hiç kimsenim maneviyatla ilgisi yok. İdealizm kaybolmuş. Herkes sadece daha fazlasını nasıl kazanacağını düşünüyor.
Şarlatanlık, hırsızlık diz boyu. İnsanlar har vurup harman savuruyorlar. Bir yandan ülke yangın yeri, diğer yandan herkes vur patlasın çal oynasın."
Grigory Petrov
Öncelikle buraya bir inceleme yazmadan önce ne kadar düşündüğümü bilemezsiniz. Öylesine bir kitap okudum ve kafamda öylesine sesler belirdi ki anlatamam. Kitabın her detayını anlayabilecek bilgiye sahip olduğumu maalesef düşünemiyorum, bir inceleme yazmaya da hakkım var mı emin de değilim açıkçası. Ancak kitaptan öylesine etkilenmiş bir haldeyim
Eser için söylenecek o kadar çok söz var ki incelememi yazarken yazılarımı toparlamak için günlerimi vermem gerekti.
Bu eseri uzun bir tren yolcuğu gibi düşünün, koltuğunuza oturmuş pencerenize yansıyan manzarayı izliyorsunuz. Yolculuğunuz içerisinde birçok durak olacak, her durağınızda ayrı bir yer görecek ayrı bir duygu yaşayacak ayrı birşeyler
"İnsanlar aslında aydınlıktakiler ve
karanlıktakiler olarak ikiye ayrılır.
Karanlıktakilerin sayısını azaltıp,
aydınlıktakilerin sayısını çoğaltmak, işte
hedef budur. Bu yüzden 'Bilgi!', 'Bilim!' diye
bağırıyoruz."¹
Bir kitap okurken ne zaman
Victor Hugo ismini görsem ilk defa lise yıllarında okuduğum “
"Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş kurşun olamaz mı?"
Bakmayın siz kitap mağazalarının çocuk kitap reyonlarında satışa sunulduğuna, bakmayın fiyatının 3 TL olduğuna, bakmayın kapağındaki komik şeftali resmine, bakmayın kitabın inceliğine. Bir Şeftali Bin Şeftali, dokunaklı hikayesi ile okura, çoğu kalın kitaptan daha keskin mesajlar vermektedir. Bir anlamda George Orwell'in Hayvan Çiftliği tadında
"Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani..."(s. 248)
Vasiyet etti Nâzım usta. Tek isteği vatan topraklarında ölmekti. Ama gel gör ki, vatan toprağında bile yatmasını çok gördüler. Çok sevdiği