Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sure Ali İmran ayet 92 “Siz, sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş olmazsınız. Her ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilicidir” ayetinde sarahaten beyan buyrulduğu üzere, Allah’ın rızasına nail olabilmek için, o uğurda fedakârlık edilmek, sevilen şeylerden onların infakı suretiyle vazgeçilmek
Benlik, kendi kendisini idrak ettiği anda bu idraki sade kendini bilmekten ibaret değildir. Onda hem bilmek hem de istediği gibi olabilmek kudreti vardır. Yani hem kendini bilir, hem de kendinin hür olduğunu bilir. Ancak bu hürriyet, var olmak iradesinin şuur halinde gözükmesidir. İşte bu var olmak iradesidir ki zaruri olarak içerisine atıldığı bir dünyada çeşit çeşit engelleri yenerek ilerler ve varlıkları kendine mal etmek ister. Yani o, her adımında daha fazla var olmak ister. Benliğimiz büyür, sessiz bir ırmakken bir çağlayan, bir șelâle coşkun bir nehir olur. Önce, sadece var olmak isterken, sonunda her şeye sahip olmak ister. Bizde ilk olan bu hayatî benlik, kendini başka benliklere karşı koyar, yaşamak için başkasını yașatmamak hırsındadır. Sare eşyayı ve varlıkları değil, hattâ kâinatı kendi benliğine katmak ister ve bu, kendisi için derece derece zaruret haline gelir. İnsanın içinde doymaz bir canavar peyda olur. Bu canavar, zekâyı peşine takınca zaptolunmaz bir kuvvettir. Harp eder, teknik yaratır, serveti biriktirir, fetihler yapar, insanları esir eder. Benliğin en büyük zafer alâmeti ve bayrağı gururdur. İnsan gururu, sade büyük ve beyinsiz saadet sahiplerinde bulunan bir nesne değildir. Hepimizde bulunan, mesleğimizde, aile hayatımızda, otoritemizde, bilgimizde ve dehamızda bile dalgalanan, bu kubbenin altında tüten, neşeli tebessümlere kadar sinmiş bulunan zehirli bir iksirdir. O, var olmak iradesinin çocuğudur. İnsan onunla mesut yaşar ve onunla zehirlenir.
Reklam
Hür insan olabilmek için
Zira hür olan irade, yalnız sürükleyici kuvvetin harekete geçmesinden ibaret değildir. Onda 2 kuvvet hakimdir; biri harekete geçme kuvveti yani itici kuvvet. Diğeri ise yasak edici kuvvet, yani frenleme kuvveti, Bu iki kuvvetin tam ve mükemmel bir ahenk halinde işleyişi ancak insanı hür yapabilir.
"Hürriyet ve Sevgi..."
- "Var olabilmek için bir kişiye ihtiyacınız varsa, siz bu kişiye yapışmış bir asalaksınız demektir!.. Böyle bir ilişkide seçim ve hürriyet yoktur!.. Artık sevgi değil bir mecburiyet söz konusu olmaktadır!.. Sevgi ise hür iradeyle yapılan bir seçim, bir tercihtir!.. İki insan birbirini ancak, her biri kendi başına yaşayacak güçte olup da birlikte yaşamayı seçtikleri zaman sevebilirler..."
Adil olabilmek için, hür yaşayabilecek kadar kuvvete kavuşmak, benliğinde bu kuvveti yaratmak lazımdır. Mazlum yaşamaya razi olan, âdaletsiz insandir. Adil insan, istismar etmeyen ve istismar edilmeyen insandir; zorbalıga karsi gelen insandır, hakikatı kuvvet yapan insandir. Ancak bu insan, hareket ahlâkının samimî sahibidir.
Biz ne için ve kim için çalıştığını bilen insan istiyoruz. Gözlerini kapayıp vazifesini yapan cemiyet gönüllüsü, köle ahlâkı yaşatan bu namuslu adam bizim için hem şuursuz, hem de tehlikeli bir oyuncu, bir zorbaya esir ve bir esire zorba olabilir. ... Başkaları için yaşayan, başka yaşayışların gayeleriyle hareket eden insan, adil insan değildir. Adil olabilmek için, hür yaşayabilecek kadar kuvvete kavuşmak, benliğinde bu kuvveti yaratmak lazımdır. Mazlum yaşamaya razı olan, adaletsiz insandır. Adil insan, istismar etmeyen ve istismar edilmeyen insandır; zorbalığa karşı gelen insandır, hakikati kuvvet yapan insandır. Ancak bu insan hareket ahlakını samimi sahibidir.
Reklam
“Başkaları için yaşayan, başka yaşayışların gayeleriyle hareket eden insan, âdil insan değildir. Âdil olabilmek için, hür yaşayabilecek kadar kuvvete kavuşmak, benliğinde bu kuvveti yaratmak lâzımdır. Mazlûm yaşamaya razı olan, âdaletsiz insandır. Âdil insan, istismar etmeyen ve istismar edilmeyen insandır; zorbalığa karşı gelen insandır, hakikati kuvvet yapan insandır.”
FİKRİ HÜR...
Cumhuriyet öncesi döneminin inanç, öfke ve duygu dolu şairi Tevfik Fikret bir şiirinde «Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim» diye seslenir. Şiiri önce özgün biçimi ile okuyalım: — Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr ü bal Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim. İnhina tavk-ı esaretten girândır boynuma; Fikri hür, irfanı hür,
Başkalarına karşı hür olabilmek için evvela insan kendi nefsine karşı hür olmalıdır. Kendi nefsinin esiri olan birisi hür olamaz.
Başkaları için yaşayan, baş­ka yaşayışların gayeleriyle hareket eden insan, adil insan değildir. Adil olabilmek için, hür yaşayabilecek kadar kuvvete kavuşmak, benliğinde bu kuvveti yaratmak lazımdır. Mazlum yaşamaya razı olan, adaletsiz insandır. Adil insan, istismar etmeyen ve istismar edilmeyen insandır; zorbalığa karşı gelen insandır, hakikatı kuvvet yapan insandır. Ancak bu insan, hareket ahlakının samimi sa­hibidir.
Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Müslümanların anladığı özgürlük merkeze, insan oluşumuzun eksenine ilişkindir. Özümüz çürüyebilir, sağlamhk kazanabilir, gürleşebilir veya sönükleşebilir. Lâkin özümüz azalıp çoğalamaz. Bizim özümüz Rabbimiz tarafından bize verilmiş bir cevherdir. Eğer biz onun değerini bilir ve korursak gürleşir. Özgür oluruz. Ama önce özümüzü tanımaz, tanıdıktan sonra da onun sağlığına elverişli tutumumuz olmazsa insan vasıflarımız zaafa uğrar bundan kâinat da zarar görür, biz de zararlı çıkarız. Özümüzü kaybetmek ve onu yeniden bulmak mümkündür, ama birden fazla özümüz olamaz. Halbuki kâfirlerin hürriyet anlayışı böyle değildir. Eğer bir odada yaşamak zorunda iseler daha az hür, iki katlı müstakil evde daha fazla hür olduklarına inanırlar. Uçakla seyahat etmek onlar için at arabasıyla seyahat etmekten daha hür olmak demektir. Daha hür olabilmek için toprağın derinliklerine inmek gerektiğine, gökyüzünün ötesine geçmek gerektiğine inanırlar. Ne kadar alete hükümran iseler o kadar hürdürler. Köpek büyüklüğünde at yetiştirmek veya taneleri ceviz büyüklüğünde olan üzüm salkımları elde etmek onların en çok hür olduklarının delilidir. Kısacası kâfirlerin hürriyeti marjinal, sınıra ilişkin bir hürriyettir ama hangi sınırda durması gerekeceği hususunda onların da bir bilgisi yoktur.
Zamanımızın arsıulusal dedikodularına, yumuşayıcı, gevşetici, dejenere edici propagandalarına kulak asmayınız. Farmasonlar, komünistler vesaire istedikleri kadar dürüstlükten, insanlıktan bahsededursunlar, bilelim ki, bu dedikodulara, bu propagandalara inananlar, silahı ellerinden birakanlar, esaret zincirini en önce boyunlarında taşıyacak olan
Sayfa 456Kitabı okudu
İŞTE SİZE BİZİM MİLETLİ ANAKSİMANDROS!
Anaksimandros hakikaten hâlâ yaşamaktadır. İnsanlığın ufuklarını açıp büyük keşif gezilerini yapanlar, bir Kolomb, bir Vasco de Gama, bir Macellan; Ay'a insanı gönderen büyük bilimciler; pratik faydaları arasında olan kömürü, petrolü, nükleer yakıtları insan emrine verenler , çiçek, verem, kuduz, felç gibi insanlığı kemirmiş hastalıkların
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.