Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Benliğin aleme kendini bu ihbarı bir ihtar gibidir. Bunda “işte ben geliyorum, sen benim istediğim gibi olacaksın” diyen bir şiddet şeklidir. İnsan, var olmak iradesini henüz hayatı hücrenin için de yaşarken, hürriyetini kazanmıştır. Benlik, kendi kendisini idrak ettiği anda bu idraki sade kendini bilmekten ibaret değildir. Onda hem bilmek hem de istediği gibi olabilmek kudreti vardır. Yani hem kendini bilir, hem de kendinin hür olduğunu bilir. Ancak bu hürriyet, var olmak iradesinin şuur halinde gözükmesidir. İşte bu var olmak iradesidir ki zaruri olarak içerisine atıldığı bir dünyada çeşit çeşit engelleri yenerek ilerler. Ve varlıkları kendine mâl etmek ister, yani o, her adımında daha fazla var olmak ister.
Başkalarına karşı hür olabilmek için evvelâ insan kendi nefsine karşı hür olmalıdır. Kendi nefsinin esiri olan birisi hür olamaz.
Sayfa 59 - Mavi Gök YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Başkalarına karşı hür olabilmek için evvela insan kendi nefsine karşı hür olmalıdır. Kendi nefsinin esiri olan birisi hür olamaz.
Sayfa 59 - Mavi Gök Yayınları
Başkalarına karşı hür olabilmek için evvela insan kendi nefsine karşı hür olmalıdır. Kendi nefsinin esiri olan birisi hür olamaz.
İŞTE SİZE BİZİM MİLETLİ ANAKSİMANDROS!
Anaksimandros hakikaten hâlâ yaşamaktadır. İnsanlığın ufuklarını açıp büyük keşif gezilerini yapanlar, bir Kolomb, bir Vasco de Gama, bir Macellan; Ay'a insanı gönderen büyük bilimciler; pratik faydaları arasında olan kömürü, petrolü, nükleer yakıtları insan emrine verenler , çiçek, verem, kuduz, felç gibi insanlığı kemirmiş hastalıkların
FİKRİ HÜR...
Cumhuriyet öncesi döneminin inanç, öfke ve duygu dolu şairi Tevfik Fikret bir şiirinde «Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim» diye seslenir. Şiiri önce özgün biçimi ile okuyalım: — Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr ü bal Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim. İnhina tavk-ı esaretten girândır boynuma; Fikri hür, irfanı hür,
Reklam
Anadolu, dıştan gelen zorbalıkla esir edilmiş ve hareket ahlakını kaybetmişti. Başkaları için yaşayan, başka yaşayışların gayeleriyle hareket eden insan, adil insan değildir. Adil olabilmek için, hür yaşayabilecek kadar kuvvete kavuşmak, benliğinde bu kuvveti yaratmak lazımdır. Mazlum yaşamaya razı olan, adaletsiz insandır. Adil insan, istismar etmeyen ve istismar edilmeyen insandır; zorbalığa karşı gelen insandır, hakikati kuvvet yapan insandır. Ancak bu insan, hareket ahlakının samimi sahibidir.
— Yasanın başında birinci maddesi olmak üzere yalanın yasak olduğundan bahsolunuyor. Demek ki bu cürme hususî bir ehemmiyet veriyor. — Evet! — Neden? İnsan olur da hiç yalan söylemez olur mu? — Hür insan yalan söylemez. Yalan; zayıfların, zelillerin, korkakların işidir. Hâlbuki hür olabilmek için kuvvetli, cesur, azimkâr olmalıdır. Sonra yalan, hakikati saklamak ve örtmek için bir çaredir. Hakikatin saklandığı yerde batıl hâkim olur ve batılın hâkim olduğu yerde hayır kalmaz. Kendini bilen bir cemaat buna elbette ki müsaade etmez. İşte bunun içindir ki Serbest İnsanlar Ülkesi bu cürme hususî bir ehemmiyet vermektedir.
"Hürriyet ve Sevgi..."
- "Var olabilmek için bir kişiye ihtiyacınız varsa, siz bu kişiye yapışmış bir asalaksınız demektir!.. Böyle bir ilişkide seçim ve hürriyet yoktur!.. Artık sevgi değil bir mecburiyet söz konusu olmaktadır!.. Sevgi ise hür iradeyle yapılan bir seçim, bir tercihtir!.. İki insan birbirini ancak, her biri kendi başına yaşayacak güçte olup da birlikte yaşamayı seçtikleri zaman sevebilirler..."
Bizim özümüz Rabbimiz tarafından bize verilmiş bir cevherdir. Eğer biz onun değerini bilir ve korursak gürleşir. Özgür oluruz. Ama önce özümüzü tanımaz, tanıdıktan sonra da onun sağlığına elverişli tutumumuz olmazsa insan vasıflarımız zaafa uğrar, bundan kâinat da zarar görür, biz de zararlı çıkarız. Özümüzü kaybetmek ve onu yeniden bulmak mümkündür, ama birden fazla özümüz olamaz. Halbuki kâfirlerin hürriyet anlayışı böyle değildir. Eğer bir odada yaşamak zorunda iseler daha az hür, iki katlı müstakil evde daha fazla hür olduklarına inanırlar. Uçakla seyahat etmek onlar için at arabasıyla seyahat etmekten daha hür olmak demektir. Daha hür olabilmek için toprağın derinliklerine inmek gerektiğine, gökyüzünün ötesine geçmek gerektiğine inanırlar. Ne kadar alete hükümran iseler o kadar hürdürler. Köpek büyüklüğünde at yetiştirmek veya taneleri ceviz büyüklüğünde olan üzüm salkımları elde etmek onların en çok hür olduklarının delilidir. Kısacası kâfirlerin hürriyeti marjinal, sınıra ilişkin bir hürriyettir ama hangi sınırda durması gerekeceği hususunda onların da bir bilgisi yoktur.
Reklam
Whuuuuuuuu
İnsanın hürriyetini yalnızca diğer insanlar elinden alabilir. Hür olabilmek için insan kardeşlerinden serbest olmalı. Özgürlük budur. Başka hiçbir şey değil.
Sayfa 101Kitabı okudu
_Sık ve çok gülmek, zeki insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, dürüst eleştirilerin takdirine layık olmak ve yanlış arkadaşların ihanetlerine katlanabilmek, güzelliği takdir edebilmek, başkalarındaki en iyiyi bulabilmek, sağlıklı bir çocuk, bahçelik bir arazi ya da daha iyi duruma getirilmiş bir sosyal durum yoluyla bu dünyayı
Müslümanların anladığı özgürlük merkeze, insan oluşumuzun eksenine ilişkindir. Özümüz çürüyebilir, sağlamhk kazanabilir, gürleşebilir veya sönükleşebilir. Lâkin özümüz azalıp çoğalamaz. Bizim özümüz Rabbimiz tarafından bize verilmiş bir cevherdir. Eğer biz onun değerini bilir ve korursak gürleşir. Özgür oluruz. Ama önce özümüzü tanımaz, tanıdıktan sonra da onun sağlığına elverişli tutumumuz olmazsa insan vasıflarımız zaafa uğrar bundan kâinat da zarar görür, biz de zararlı çıkarız. Özümüzü kaybetmek ve onu yeniden bulmak mümkündür, ama birden fazla özümüz olamaz. Halbuki kâfirlerin hürriyet anlayışı böyle değildir. Eğer bir odada yaşamak zorunda iseler daha az hür, iki katlı müstakil evde daha fazla hür olduklarına inanırlar. Uçakla seyahat etmek onlar için at arabasıyla seyahat etmekten daha hür olmak demektir. Daha hür olabilmek için toprağın derinliklerine inmek gerektiğine, gökyüzünün ötesine geçmek gerektiğine inanırlar. Ne kadar alete hükümran iseler o kadar hürdürler. Köpek büyüklüğünde at yetiştirmek veya taneleri ceviz büyüklüğünde olan üzüm salkımları elde etmek onların en çok hür olduklarının delilidir. Kısacası kâfirlerin hürriyeti marjinal, sınıra ilişkin bir hürriyettir ama hangi sınırda durması gerekeceği hususunda onların da bir bilgisi yoktur.
Hür insan olabilmek için
Zira hür olan irade, yalnız sürükleyici kuvvetin harekete geçmesinden ibaret değildir. Onda 2 kuvvet hakimdir; biri harekete geçme kuvveti yani itici kuvvet. Diğeri ise yasak edici kuvvet, yani frenleme kuvveti, Bu iki kuvvetin tam ve mükemmel bir ahenk halinde işleyişi ancak insanı hür yapabilir.
Neden mutlu değiliz?
Bir insanın huzuru ve mutluluğu, kendi içinde bir düzen kurmasına bağlıdır. Pek çok kimse, iç dünyalarında bir nizam, bir düzen kuramadıkları için sıkıntılı, bunalımlı, stresli oluyorlar. Yunus ne güzel söylemiş: “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.” diye. Huzur, içte sağlanan bir dengenin mey­vesidir. Dünya bir mukayese âlemidir, imkân
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.