“Daha sonra F.M.Üçüncü, Hurufilerin en önemli konusu olan 'harflerle yüzler' ilişkisine girmişti. Fazlallah'ın 'Cavidanname'sinde yaptığı gibi, gizlenen Tanrının insan suratında görüldüğünü belirtmiş, uzun uzun insan yüzündeki hatları incelemiş, bu hatların Arap harfleriyle ilişkisini kurmuştu. Nesimi, Rafii, Misali, Bağdatlı Ruhi ve Gül Baba gibi Hurufı şairlerinin dizelerinin uzun uzun tartışıldığı çocuksu sayfalardan sonra, bir mantık kuruluyordu: Mutluluk ve zafer çağlarında, tıpkı içinde yaşanılan dünya gibi, hepimizin yüzü de anlamlıydı. Bu anlamı dünyanın içinde esrar ve yüzlerimizde harfler gören Hurufilere borçluyduk. Hurufiliğin kayboluşuyla, demek ki, dünyamızdaki esrar kadar, yüzlerimizdeki harfler de kaybolmuştu. Boştu artık yüzlerimiz, üzerlerinden eskisi gibi bir şey okumaya olanak yoktu onların; kaşlarımız, gözlerimiz, burunlarımız, bakışlarımız ifadelerimiz, boş yüzlerimiz anlamsızdı.”