Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ilk incelemem olacak. Bilimkurgu’nun ilk örneklerinden olan Mary Shelley‘nin Frankenstein’ı ile inceleme yolculuğumuza başlıyoruz. #28996895
Bu kitabı okumadan önce, Netflix üzerinden yayınlanan The Frankenstein Chronicles dizisini izlemenizi tavsiye ediyorum. Dizide Londra’nın o
Anthony Giddens gibi dünyaca meşhur sosyologların da işaret ettikleri üzere günümüz toplumlarında “risk”ler, daha da içinden çıkılmaz hale gelerek insan yaşamını acımasızca tehdit ediyor. Zira geçmişte toplumlar daha çok yangınlar, sel felaketleri, depremler
¶¶Irak yollardan gelmiş, koşmaktan yorgun ama kararlılıkla kendisine doğru ilerleyen kendini görüyordu.¶¶
Yüzyıllardır süregelen bir gelenek gibiyiz. :/Bedenler, ruhlar, konumlar, çağlar gelip geçiyor. Ama kadınlık sorunsalı baki kalıyor. Küçük kız çocuğu iken kahve içmemize izin verilmeyerek başlıyor... Sonra hayallerimize sarılmamıza. Çok
Dostoyevski. Çok fazla Dostoyevski. Neden bu kadar Dostoyevski'ye maruz kaldım ki? Bağımlı oldum. Ne onla ne de onsuz yapabiliyorum. Ah güzel Dostoyevski! Bir kitabını daha bitirdim. Ne yaptım ben? Birinin etkisini tüm beden ve ruhumla hissederken, diğerine başlamayacağıma dair kendi kendime söz veriyorum. Ancak bu söze ne kadar süre
"Babamın Gözyaşları" bu eseri takdir edersiniz ki bu sitede gördüm ve kitabın ismi gördüğüm ilk anda yankı uyandırmıştı bende.Çünkü beni genelde kitapların kapağından ziyade isimleri etkiler bazen içeriğine bile bakmadan okuma listeme alır sonra küçük çaplı araştırır sıraya koyarım. Evet bu kitabında isminden etkilendim Baba ve gözyaşı
Düşünün... Trafiktesiniz. Önünüzde ve arkanızda birçok araç var. Siz de aracınızın içindesiniz. Trafik lambalarının önünde yeşil ışığın yanmasını bekliyorsunuz.
Sarı ışık yandı. Araçlar kalkışa hazırlanıyor. Ve yeşil ışık. Öndeki araçlar hızla bastı gitti.
Siz kaldınız. Gidemiyorsunuz. Doğal olarak arkanızdaki araçlar da gidemiyor. Ve
Güzel bir kitabı bitirmenin verdiği hüzün, o kitabı okumuş olmanın verdiği mutluluk, neden daha önceden okumadım dedirten pişmanlık...
Çağımızdaki müslümanların sıkıntılarının ve eksikliklerinin dermanını hem Kuran-ı Kerim'den hem de yüzyıllar önceki olaylardan alıntılarla anlatan bir başucu kitabı. Kitabı okurken fark ediyorsunuz ki hangi devirde olursak olalım, bütün müslümanların sorunları aynı ve çözüm ise yanı başımızda aslında.. Bizim sorunumuz Kuran-ı Kerim'i ve ashabın hayatını okuyup tam manasıyla hayatımıza aktaramamak. Bu kitap bunu akıcı diliyle ve örneklerle açıklıyor.
Ayetlerin mesajı, ayetlerde geçen ifadelerin dil özellikleri, kelimelerin anlamları, ve bunların ayetlere kattığı derinlik ve zenginlik hoş bir üslupla aktarılıyor...
Dua etmenin içtenliğini, birlik içinde müslüman toplumu oluşturmanın güzelliğini, parasal maddi konularla ilgili yaptırdığı yüzleştirmeyi, kadın olmayı, bu dünyada çalışırken ahirete odaklanmayı öylesine güzel ve içten anlatmış ki etkilenmemek mümkün değil.
Özellikle gençleri etkileme saikiyle yazılmış ve bunda da son derece başarılı olmuş bir eser. Zaten başarısı satış adetleriyle de açıkça ortada.
Mutlaka okumalısınız.
Spoiler
Gün gelecek, cami cemaati namaz için toplanacak, cenaze var diye duyuru yapacaklar ve bu seferki sizinki olacak; benimki olacak. Başımıza gelecek olan bu. İnsanlar bizim namazımızı kılacaklar, sonra da çekip gideceğiz. Ve çok da zaman yok, yakında olacak bu, çünkü zaten ömrümüzün çoğu geçip gitti. O günden uzaklaşmıyoruz, gittikçe o güne daha da yaklaşıyoruz.
Dirilt KalbiniNouman Ali Khan · Timaş Yayınları · 201710,1bin okunma
"Kaybetme maceramız daha ana karnından çıktığımızda başlar. Hiç emek harcamadan hüküm sürdüğünüz, dünyanın en güvenli, en yumuşak korunağını, ana rahmini kaybederiz önce. Bizden intikam almak için bekleyen dünya, sanki niye çıktın oradan dercesine, gözlerimizi yakan ışıkları, kulaklarımızı tırmalayan gürültüsü, sıcağı, soğuğu, açlığı, kiri,
Bu Kitap bana şunu öğretti,
Genlerini onarmayan, epigenetikle henüz tanışmayan kişilerin, pek de mümkün olmuyor yolunda giden şeyler yaşamaları. Bu kişiler evlenebilir, uzun süreli ilişkiler yaşayabilir, yahut büyük şirketlerin sahibi olabilirler. Ancak her seferinde yaşamlarında başa döner ve gelecek nesillere de aynı sorunu aktarırlar (çocukları, torunları gibi)
Yani soydan aktarılan, genlerden geçen her şeyi sosyal yaşantımıza, iş hayatımıza, beden ve ruh sağlığımıza kalıtımsal yolla taşırız bir şekilde. Farkında olalım ya da olmayalım , DNA ‘larımızı şifalandırmadan huzuru dışarıda aramak pek de mantıklı değil. Çünkü her şey içten dışa gelişir.
En azından burası benim için çok çok önemliydi ki,
çocuklarıma ve torunlarıma verebileceğim en iyi mirasın, sağlıklı, şifalandırılmış bir genden geçecek olduğunu kitabın bitiminde anlamıs oldum. Bunun için de farkındalık kazanma, anlama, kavrama, iyileştirme diyerek hala da kişisel araştırmalarıma keyifle devam ediyorum . İyi ki de okumuşum. Şiddetle tavsiye edilir.
Hayatımızda bir ilk yaşıyoruz. İlk kez bir bayramı evde akrabalarımızdan, arkadaşlarınızdan uzakta geçireceğiz. Bir yanımız buruk olmakla beraber bir yanımız da farklı bir tecrübe yaşamanın garipliği içerisinde. İlk defa sosyal medyadan kutlanan bir bayramın anlamı olacak belki de bizim için. Ben de daha önceki kopyala yapıştır bayram mesajlarından farklı olarak birşeyler yazıp bu farklı bayramı özel bir yazıyla kutlamak istedim. Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten ve en samimi duygularımla kutlarım. Bir daha sevdiklerimizden uzakta bir bayram yaşamamak için duada bulunup evde kalıp tedbirli olalım.
Mustafa Kemal, Namıdeğer Atatürk.Ne söylesek, ne konuşsak, ne yazsak, ne çizsek yetersiz kalacak biliyoruz, biliyorum, biliyorsunuz.Satırları okurken kimi yerlerinde duygulandım, kimi yerlerinde gururlandım, sevindim, üzüldüm.Tüm duyguları iliklerime kadar hissettim.Bu vatanın bir ferdi olarak kendisine duyduğum saygıyı ve sevgiyi kelimelerle