Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
223 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
İdea’l Evren
Platon, ideal devlet düzeninin nasıl olması gerektiğini adalet, doğruluk, erdem , iyilik gibi kavramları tartışarak, alegorilerle ve akıl yürütmeleri ile açıklıyor. Kitap Sokrates ve diğer bilginlerin adalet ve doğruluk kavramlarını tartışmaları ile başlıyor ve diyaloglar halinde sürüyor. Platon ideal devlet yapısını hiyerarşik bir düzende
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · İskele Yayıncılık · 200626,7bin okunma
Mağara alegorisi
Mağara Alegorisi-Platon Alegoriye göre bazı insanlar karanlık bir mağaraya zincirlenmişlerdir ve bu insanlar başlarını sağa ve sola çeviremezler sadece karşılarındakini görebilmektelerdir. Doğuştan beri bu mağarada bulunan insanlar mağaranın girişinden yansıyan nesnelerin gölgelerini görür ve bunları gerçeklikleri olarak algılarlar. Nihayet bir gün bu insanlardan bir tanesi zincirlerinden kurtulur ve mağarayı terk eder. Mağarayı terk eden bu insan mağaranın dışında yeni bir gerçeklik ile tanışır ve duvarda gölgelerini gördüğü nesnelerin gerçek olmadığının farkına varır. Bunu mağaradaki arkadaşları ile paylaşmak üzere mağaraya geri döner. Mağaradaki arkadaşları ise mağaranın dışında farklı bir gerçeklik olduğuna inanmazlar. Ve bu insanlara mağaranın dışındaki gerçekliği aktarabilmek de imkânsızdır. Platon'un düşüncesi bu alegori üzerinde şekillenir. Ona göre nesneler ve idealardan oluşan iki ayrı dünya vardır. İnsan bedensel olarak nesneler dünyasına aittir ve orada bulunmaktadır. Ancak ruhen bir zamanlar bulunduğu idealar dünyasından izleri kendisinde taşımaktadır. Alegoride mağaranın toplumu, zincirin o toplumsal yapı içerisinde var olan kuralları, mağaranın duvarına yansıyan gölgelerin toplumda kabul edilen doğruları sembolize ettiği ileri sürülebilir. Buna göre zincirini kıran birey, gerçek hakikatin peşine düşen bir filozofu olduğu kadar sorgulayan insanı da temsil etmektedir.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
Reklam
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun. _İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir. _Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur. _İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz. _Yanlış anlayanlar tarafından
144 syf.
·
Puan vermedi
karamsar bir yol gösterici
Schopenhauer kitaplarını afilli aforizmaları bulup çıkarmak için okuyor birçok kişi. Eminim ki onu okuyan çoğu kişi felsefesinden habersiz. Bu yüzden ‘karamsar felsefeci’ olarak anılıyor. Oysa karamsarlığının içindeki güzelliği görebilmek ve kitaplarını doğru yorumlamak için onun felsefe sistemini bilmek gerekir. Ben de biraz bu felsefe sistemini
Hayatın Anlamı
Hayatın AnlamıArthur Schopenhauer · Say Yayınları · 20102,885 okunma
İnsan psikolojisine tesir eden üç kuvvet: Arzu, heyecan, akıl. Arabacı akıl, arzu ve heyecan iki azgın at. Bu misal Eflâtun'dan önce Puranalar ve Upanişadlar'da var. Araba biziz. Aklın vazifesi, heyecanlarımızla arzularımızı dengelemek. İki pınar var önümüzde. Birinden hazların balı akıyor, öbüründen bir su: akıl. Fert hayatında fazilet muvazenededir, akıldadır. Görünen dünyanın ötesinde daha mükemmel bir dünya var: idealar dünyası. Bu dünyadakiler kaybolmaya mahkûm birer gölge, idealar dünyası, fazileti arayış.
Aristoteleste nous ya da Platonda idealar alemi...
Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epiyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.
Sayfa 42
Reklam
Devrimci için yasanın değeri yaşama uyum sağlamasından önce gelir. Yasa başlı başına geçerlidir, yani salt idea olarak. Bu yüzden, 150 yıldır Avrupa’nın politikası neredeyse yalnızca idealar politikası oldu.
Sayfa 80 - Metis, 3.Basım Kasım 2015, çev: Neyire Gül IşıkKitabı okudu
Platon için idealar dünyası, Varlık ideası, İyi ideası
Eğer felse­fe yapacaksak içinde yaşadığımız kusurlu, oluş ve yok oluş içinde olan, düzensiz, akıcı ve dolayısıyla herhangi bir hakikatin kaynağı veya da­yanağı olması mümkün olmayan nesneler dünyasının dışında ve üs­tünde mükemmel, kusursuz, değişmez, düzenli ve hakikatin kaynağı veya dayanağı olacak akılsallığa sahip bir dünyanın, bir gerçekliğin var olduğunu kabul etmek zorundayız. Böyle bir dünyanın, böyle bir gerçekliğin ve onun ifadesi olacak böyle bir hakikatın teminatı olacak ve onları salt bir varsayım olmaktan çıkaracak şey ise onların da teme­linde, her şeyin temelinde Varlık denen bir şeyin olduğu, bu Varlık'ın Gerçek olduğu veya gerçekten var olduğudur. Onun akılsal -veya akla aykırı olmama kaydıyla Akıl'ın da üstünde- olduğu, sonuçta İyi ve­ ya İyilik'in kendisi olduğuna inanmaktan geçer. Bütün bunlardan çıka­cak sonuç Varlığın İyi olduğu ve/veya İyinin Var olduğu olacaktır ve­ ya olmalıdır. İşte en büyük kabul, varsayım ve açıklama ilkesi budur. Ya bunu kabul ederiz, felsefe ve bilim yaparız veya onu kabul etmeyiz, o zaman da ne felsefe ne de bilim yapabiliriz.
Sayfa 116 - Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"İnsanlar Doğaları Gereği Bilmek İsterler"
Kitap hakkında bilgi içerir. Serinin diğer iki kitabı hakkındaki incelemelerim: #1 #46418511 #2 #46590722 Müslümanların 'İlk öğretmen', Ortaçağ Batı Hristiyan dünyasının 'Filozof' diyerek andiklari; - Bilim Adamı - Bilim Kuramcisi - Bilim Tarihçisi olan dünya tarihinin gördüğü en
İlkçağ Felsefe Tarihi 3
İlkçağ Felsefe Tarihi 3Ahmet Arslan · İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları · 2014297 okunma
Sessizce, sadece şahitlik edebilir miyiz?
Kendimizi sadece olmaya bırakmıyoruz. Meditasyon yaptığımızda bile, orada yalnızca oturmamız ve kendimizi sadece olmaya bırakmamız oldukça enderdir. "Meditasyonu doğru yapıyor muyum? Hiçbir şey olmuyor, bir ilerleme kaydetmiyorum, aydınlanmıyorum. Zamanımı boşa harcıyorum." Sadece oturduğumuz ve ne vuku buluyorsa onun vuku bulmasına müsaade edip ona şahit olduğumuz nadirdir.
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.