Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
bildiğim bir şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir.
Yanından ayrıldığımda, kendi kendime şöyle dedim: Ben bu adamdan daha akıllıyım; çünkü ikimiz de önemli ve anlamlı bir şey bilmez gibi görünüyoruz, fakat o hiçbir şey bilmediği halde bir şeyler bildiğini sanarken, ben hiçbir şey bilmediğim gibi, bildiğimi sanmıyorum da. Demek ki bu ufak meselede ondan daha akıllıydım, ne de olsa bilmediğimi bildiğimi sanmıyordum. Ardından, bu ilkinden daha da akıllı olduğu söylenen birine gittim ve onun hakkında da fikrim aynı oldu. Böylece o diğerinin ve daha nicelerinin nefretini kazandım.
Sayfa 14 - Doğan KitapKitabı okudu
176 syf.
7/10 puan verdi
Hasan Hüseyin Korkmazgil, toplumcu-gerçekçi şiirin en önemli temsilcilerinden biridir. Öğretmenlik hayatıyla birlikte, tabii ki işçi de bir şair. Maalesef ki jayatının belli dönemlerinde tutuklanıyor ve belki de bu denli büyük şiirleri yazmasına sebep bile olmuştur. Yazıldığı bir kitap hakkında ise komünizm propagandası yaptığı iddialı ediliyor ve 3 yıl mahkûm ediliyor. Belirli bir süreden sonra ise ödüller almaya başlıyor ve gazetelerde şiirleri yayınlanmaya devam ediyor. Hasan Hüseyin ile Acıyı Bal Eyledik kitabı ile tanıştım ve elbette pay çıkardığım bir eserdi. Tabii oturup her şiirini severek okudum diyemem. Bu kitabını okuduktan sonra da, ikinci kitabını okumaya karar verdim. O da şu kitaptı: Acılara tutunmak. İnanın bana, okurken bir yerlerde tüyleriniz diken diken olacak, bazı yerlerde kendinizi dostunuza sadık hissedeceksiniz. Bazı yerlerde ise içiniz ağrıyarak okuyacaksınız özellikle anne-oğul ilişki için yazdığı dizelerde...kitabın dili akıcı elbette ama bazı bölümlerde çok sıkıldım, kendi iç dünyasından ziyade bir şeyler anlatmış ve bu da beni hafif itti gibi ama elbette okunmasına asla engel değil. Zaten şiirlerinde Anadolu havasını hissedeceksiniz, tabiri caizse bizim bu bölgeyi size hissettirecek ve benim için de gerçek bir şair ve emekçi yandaşı. Herkese keyifli okumalar dilemeden önce de bir dizesiyle sonlandırmak istiyorum incelemeyi: acı çekmek özgürlükse özgürdük ikimiz de o yuvasız çalıkuşu bense kafeste kanarya o dolaşmış daldan dala savurmuş yüreğini ben bölmüşüm yüreğimi başkaldıran dizelere.. Dipnot: Ahmet Kaya'nın müziğine ait sözler ise, bilin ki değerli şiirlerdir.
Acılara Tutunmak
Acılara TutunmakHasan Hüseyin Korkmazgil · Türkiye İşbankası Kültür Yayınları · 2022717 okunma
Reklam
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Nikah olurken evet demekle her ikimiz de diğerimize karşı hürnet ve sadakat için söz vermiş olduk. Ben sana sadakatten ayrılmadım. Senin yegane eleştirin, beni vazifemi yerine getirmiş olmaktan ibaret kalıyor. Şu halde, sana yemin ediyorum ki şayet senin bana ihanet ettiğine vakıf olursam, bunun hakkında emin olduktan bir saat sonra. . .
"Hiç beklemediği bir anda ona sürpriz yapmak istiyorsun." "Hayır! Öyle değil. Ama korkuyorum... Onu korkutmaktan korkuyorum, anlıyor musun? Öngördüğüm bu muazzam mutluluğun onu ürkütmesinden korkuyorum! Günün birinde ona seyahat etmek isteyip istemediğini sordum. Hiçbir şey arzulamadığını, bu ülkelerin var olduklarını, güzel olduklarını ve başkalarının oralara gidebileceğini bilmenin ona yettiğini söylemişti..." "Peki sen Jérôme, sen seyahat etmek istiyor musun?" "Her yere! Hayat bana uzun bir yolculuk gibi geliyor onunla, kitaplarla, insanlarla, ülkelerle... 'Demir almak' deyiminin ne anlama geldiğini hiç düşündün mü?" "Evet, bunu sık sık düşünüyorum," diye fısıldadı. Ama ben onu üstünkörü dinleyip sözlerinin yaralı kuşlar gibi yere düşmesine izin veriyor, kaldığım yerden devam ediyordum: "Gece yola çıkmak, şafağın göz kamaştırıcı aydınlığında uyanmak: Dalgaların belirsizliğinde yalnız ikimiz olduğumuzu hissetmek..." "Ve henüz çocukken haritadan baktığımız bir limana varmak, hakkında hiçbir şey bilmediğimiz o yere..."
Sayfa 40 - Can Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Reklam
Sabiha,Mustafa Kemal haklıymış!
(...)Mustafa Kemal'in ölümünden bir süre sonra, mandacılar affedilince Halide Hanım'la Adnan Bey de geri döndü. Bir gün annemle beraber, Halide Hanım'ı Cağaloğlu'ndaki evlerinde ziyarete gittik. Hiç unutmam, kapıyı Halide Hanım açtı ve ilk söylediği söz şu oldu: "Sabiha, Mustafa Kemal haklıymış!" Annemle ikimiz donakalmıştık. Daha, "Merhaba, nasılsınız?" demeden, Halide Hanım, "Sabiha, Mustafa Kemal haklıymış!" diyordu; ve de Mustafa Kemal yüzünden 15 yıl çok sevdiği yurdundan uzak kaldığı halde. Onun için önemli olan, bağımsız bir Türk devletinin kurulmuş olmasıydı. Bu 15 yılı Fransa ve İngiltere'de geçirmişlerdi. O ülkelerin basınında, kurulan yeni modern Türk devleti hakkında yazılanlar gururlarını okşamış, yapılan işleri yakından izlemiş, sonunda Amerikan mandasının değil, her ne pahasına olursa olsun, bağımsız bir Türk devleti kurmanın doğru bir yol olduğunu kabullenmişlerdi. "Mustafa Kemal'in seçtiği yol doğruymuş," diyordu Halide Hanım. Ne demeli, belki de o zamanın aydınları daha olgundu. Belki de o dönemde bir başka türlü yurtseverlik anlayışı vardı, kişisel duyguların üstüne çıkan.
Sayfa 57 - Can Yayınları
Yaşlı kadın "Baban için yapılabilecek bir şey olsa yapardık," diye homurdandı. "Belki seni kurtarabiliriz. Bundan şüpheliyim, ama bir ihtimal olabilir. Fakat baban için hiçbir şey yapamayız. Bunu bir hakikat olarak kabul ettiğinde, gerçek bir Bene Gesserit dersi almış olacaksın." Paul bu sözlerin annesini sarstığını fark etti. Yaşlı kadına öfkeyle baktı. Bu kadın, babası hakkında nasıl böyle bir şey söyleyebiliyordu? Böyle kesin konuşmasının sebebi neydi? Bunları düşündükçe sinirleniyordu. Rahibe Ana, Jessica'ya baktı. "Onu Yöntem'i kullanarak eğitmişsin... bunun izlerini görebiliyorum. Yerinde olsam ben de aynı şeyi yapar, kuralları boş verirdim." Jessica başıyla onayladı. Yaşlı kadın, "Şimdi, seni uyarıyorum... normal eğitim düzenine uymana gerek yok," dedi. "Kendi güvenliği açısından Ses'i öğrenmesi gerekiyor. Şimdiden bir şeyler biliyor, ama çok daha fazlasını öğrenmesi gerektiğini ikimiz de biliyoruz. Hayatı buna bağlı." Birkaç adım atarak Paul'e yaklaştı ve başını eğip ona tepeden baktı. "Hoşçakal genç insan. Umarım kurtulursun. Kurtulamazsan da... eh, biz yine de başaracağız." Bir kez daha Jessica'ya baktı. Bakıştılar; birbirlerini anlıyorlardı. Sonra yaşlı kadın eteklerini hışırdatarak, dönüp arkasına bir kez olsun bakmadan, hızla çıkıp gitti. Odayı ve içindekileri daha şimdiden aklından çıkarmıştı bile.
Sayfa 48
968 syf.
·
Puan vermedi
·
99 günde okudu
Yaşayan ya da ölü herhangi biriyle bir akşam yemeği şansınız olsaydı kimi seçerdiniz, sorusu vardır ya, benim buna cevabım -edebiyat alanında- Edgar Allan Poe olurdu. Onunla hayat, zihinsel hastalıklar ve din üzerine sohbet etmek isterdim. (Abim ne kadar bilgili olsa da İslam hakkında onlarca dezenformasyona sahip, iyi bi' tartışabilirdik.)
Bütün Hikayeleri
Bütün HikayeleriEdgar Allan Poe · İthaki Yayınları · 20142,196 okunma
"Babam hakkında her kötü düşündüğümüzde, su çukuruna gitmek üzere bir anlaşma yaptık. Bu erkek kardeşimle benim, babamız Gazze'deyken onu güvende tutmak için icat ettiğimiz bir kuraldı. Biz bu ritüelleri gerçekleştirmeyi sürdürürsek, babamız hayatta kalacaktı. Su çukuru dediğimiz, paslı metal levhalarla kapatılmış bir kuyuydu. Babam bizi oraya götürürdü eskiden. O kuyudaki canavar, karanlıkta yaşayan ve meraklı çocukların kuyunun içine düşmesini bekleyen bir yaratık olurdu. Suyun altına dalar, beklerdi. Biz ikimiz sırayla başımızı uzatıp bağırırdık, seslerimiz yankılanıp bize geri gelirdi ve o da üstünden sular süzülerek kuyudan fırlayıp bizi kovalardı."
Sayfa 171 - Livera YayıneviKitabı okudu
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
Böyle bir şaheser hakkında ne inceleme ne de yorumda bulunmak haddime bile değil ama içimden geçenleri belirtmek istedim.. Nihat: "Ne istediğini bilsen canın sıkılmaz!" dedi. Ömer, yalvarır gibi cevap verdi: "Bana istenecek bir şey söyle, uğruna can verilecek bir şey söyle, hemen dört elle sarılayım..." Nihat güldü:
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,9bin okunma
"Göründüğü kadarıyla, ikimiz de güzellik ve iyilik hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. O, hiçbir şey bilmediği hâlde bir şeyler bildiğini sanıyor, oysa ben hiçbir şey bilmemekle birlikte bunun bilincindeyim. Bu durumda, hiçbir şey bilmediğimi bildiğim için, az da olsa ondan daha bilgeyim sanırım.”
Sayfa 36 - SokratesKitabı okudu
“ikimiz adına da yeterince korktum.” Avuçlarının içine aldığı yüzümü beni öpmek için yukarı kaldırdı. Katı dudakları benimkilere dokunduğu an, aşk kalbimi sızlatarak delip geçti. Belini yakalayarak öpücüğü derinleştirmek için parmak uçlarımda yükseldim. Jax’in sevdiğim kokusunun... sıcaklığının ve sert bedeninin verdiği hissin... tadının
Sayfa 180
1.024 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.