Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama işin en ilginç yanı ne biliyor musun? Dünyevi hayatımız da aslında bu rüya aleminden pek farklı değildir. Rüya bilinçsizlikse, hayatta yarı bilinçsizlik halidir. Ve gerçek hayatta da zihin boşluklara katlanamaz; tutarlı, sağlam bir hayatın devamını srzu ettiğinden de o boşluğu doldurmak amacıyla harekete geçer, haliyle hemen bir hikaye aramaya koyulur Birgül boşluklar sanrılarla doldurulur. Yine burada da hikayenin mantıklı olup olmamasının bir önemi yoktur. Çünkü doğrularda daima boşluk bulunur. Bir düşünsene, dünyada binlerce hikaye var ve herkes inatla kendi hikayesinin doğru olduğuna inanıyor. Anlayacağın, ya inanırsın ya uyanırsın kuralı gerçek hayat için de geçerlidir; ya inanırsın ya da ölürsün. Ve inan bana dostum, hiçbir ölümlü bundan kaçamaz. En inançsız insanın bile derinlerde inanageldiği mutlaka bir kendi hikayesi vardır , farkında olmasa, inanmamayı marifet sanıp şiddetle inkara kalkışsa bile. Ve sanma ki inançsızlık iddiasında olup, bunu yerli yersiz dile getiren özenti tipler, inananlardan daha akıllıdır. Marifet inanmakta ya da inanmamakta değil, gerçeği arama cesareti gösterebilmekte, hem de asla bulamayacağını bile bile. Tarihte sadece bir kişi yan çizmeyip gerçekten bu cesareti gösterebildi, o da ne yazık ki bir ata sarılırken aklını oynattı. ( Friedrich Nietzsche)
Sayfa 337Kitabı okudu
"Yunan mitolojisinde mutluluğu nerede aramak gerektiğini özetleyen çok güzel bir hikaye vardır. Mitoloji ile alakalı olanlar bilir. Zeus da dahil olmak üzere, 12 baş tanrının evi ve birçok efsanenin merkezi olan Olympos Dağı'nda geçen bir hikaye bu. Hikaye bu ya, tanrılar Olympos Dağı'nda toplanmış, mutluluğun sırrını saklama kararı almışlar. İnsanlar bulduğu zaman onu, kıymetini bilsin istemişler. Tanrılardan biri onu yüksek bir dağın tepesine saklayalım demiş. Diğeri yerin yedi kat dibine gömelim ki erişemesinler diye önermiş. Bir diğeri okyanusun en derinini önermiş. Nihayet bir tanrı en ilginç fikri sunmuş: Mutluluğun sırrını insanların yüreklerine gömelim. Nasıl olsa oraya bakmayı akıl etmezler!"
Reklam
Timur'un Başarısının Sırrı Bir adam bir gün Timur'a sordu: "Sultanım! Başarının sırrı nedir?" Timur adama: "Şimdi sen parmağını benim ağzıma sok, ben de parmağımı senin ağzına sokacağım ve aynı anda ısıracağız... O zaman başarının sırrını anlayacaksın!" dedi. Parmaklar ağızlara sokuldu ve aynı anda ısırma işlemi başlatıldı. Timur sabrederken, adam can acısıyla "aahhhh” deyip ağzını açınca Timur parmağını kurtardı ve adamın parmağını ısırmaya devam etti. Sonra şöyle dedi: "İşte başarının sırrı! Aaaahhh demek, karşısındakine fayda verir. Sabredeceksin dostum, sabredeceksin."
Sayfa 123
Sokrates'in Son Arzusu Sokrates, zehirlenerek idama mahkum edilmişti. Zehiri eşsiz bir sükunetle ve elleri titremeden içti. Tesiri kısa bir süre sonra bütün vücuduna yayılmıştı. Bir aralık yüzündeki örtüyü kaldırdı ve başucundaki Kripton'a: "Asklepyos'a bir horoz borçluyuz. Parasını ver, unutmal dedi. Ve sustu. Kripton, "Peki, olur" dedikten sonra ilave etti: "Fakat bize başka bir diyeceğiniz yok mu? Bu suale artık cevap veren olmadı. Son sözünü borçlarının ödenmesini hatırlatmakta kullanmıştı. Doğruluk yolunda ölümü hafife almak, o insanları bir ufuk haline getirmiştir.
Sayfa 29
Okumanızı tavsiye ederim.
John Steinbeck’in sanırım ikinci kitabıydı bu okuduğum. İlki Fareler ve İnsanlardı. Çok değer verdiğim bir dostumun okumam için verdiği bir kitaptı. Kısa bir hikaye fakat çok akıcı ve heyecan verici. İnci avcısı Kızılderili Kino’nun büyük ve değerli bir inci bulmasıyla başlayan ve başına gelen ilginç olayları, insanın hırsını ve doymazlığını anlatan kısa sevimli bir hikaye. Okumanızı tavsiye ederi.
"Tilki aslında hiç konuşmuyor," diye fısıldadı çocuk. "Evet. Ve bizimle olması çok güzel," dedi at. "Doğrusunu söylemek gerekirse, çoğu zaman söyleyecek ilginç bir şeyim olmadığını hissediyorum," dedi tilki. "Dürüst olmak her zaman ilginçtir," dedi at.
Reklam
Kazablanka Filmi - 3
BİRİNCİ DRAMATİK AŞAMA Rick'le tanışırız. Yüksek ideallere sahip olduğundan kuşkulanacağımız bir kişi olmadığı kesindir. İnatçıdır ve bencildir. Bu da onun değişimini incelememizi değerli kılar. Eğer karakteriniz zaten yüksek ideallere sahipse fedakarlık kolaydır. Rick'i ilginç kılansa onun bencil, içine çekilmiş ve sert, ama kolayca
Sayfa 233
«Miguel, anlatının ilginç olmasının ve okurun öyküde her an 'Acaba şimdi ne olacak., ya da 'Acaba hikâye nasıl bitecek?' diye kendi kendine sormasının önemine inanmıyordu. Ayrıca öyle okurlar biliyordu ki, son derece ilginç bir romanı okumaya başlar, son sayfalarında sonucun ne olduğunu görür ve okumayı bırakır. Bu sebepten, iyi bir romanda, genellikle gerçek hayatta olmadığı gibi, sonuç bölümünün olmaması gerektiğine inanıyordu. Ya da iki veya daha fazla sonucun, iki ya da daha fazla paragrafta ortaya konması ve okurun en hoşuna gideni seçmesi gerekir. Son derece keyfi bir durum.»
Sayfa 173
"'Hafıza ilginç bir şeydir,' diye karşılık verdi Elijah. Buna defalarca şahit olmuştu. Nesiller boyunca unutulmayan kinler ve hemen ertesi gün unutulan iyilikler vardı."
Sayfa 274Kitabı okudu
Bilirsin, insan bilmediği bir duyguya uzun süre alışamaz, çok güzel bir şey bile olsa, ona ilginç, hak etmediği bir duygu gibi garip gelir. Bazısı bu yeni ve güzel duygudan kaçar bazısıysa alışmaya çalışır.
Reklam
Churchill ;
«- Senin baban Enver Paşa, benim siyasi hayatımı, tam yirmi yıl geriye attı!» Olay şöyle cereyan eder: ağzından nakleden, Enver Paşanın oğlu Ali Enver, çocukluk ve ilk gençlik yıllarını, diğer Hanedan azası gibi yurt dışında geçirmek zorunda kalmıştır. Fakat sonra yurdunda askeri tahsilini yapar. Askerlik mesleğine girerek, Türk ordusunda Hava
Kitap okumayı bırakmak...
Üzülme.Bil ki,kitaplar yoluyla yeteneklerini geliştirmen mümkündür. Okumayı bırakmak, kitapları incelemeyi ve onlarla baş başa kalmayı terk etmek, dilin tutulması, tabiatın sınırlanması, düşüncenin durgunlaştırılması, aklın işlevsiz bırakılması,tabiatın ölmesi, marifetin solması, fikrin kurumasıdır.Her kitapta ya bir fayda, ya bir örnek, ya bir nükte, ya bir hikâye, ya bir düşünce ya da ilginç bir bilgi vardır.
İnsan hasta olduğunda istiyor ki tüm dünya kendisinin hastalığıyla ilgilensin, kendi derdiyle dertlensin. Öyle olmadığını anlayınca da ilginç bir kırgınlık yaşıyor. ''Ben hastayım ama herkes hayatına devam ediyor'' hissi çok yaşadığımız ama çaresi olmayan bir his. İvan İlyiç'in Ölümü, bu duyguyu anlatıyor.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
560 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.