Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İlke değer verdim , uykudan kalktım , Sarık seccadeyi elden bıraktım , Vaizin her günkü vaazından bıktım , Ramazanı sele verdim de geldim. Âşık İbreti
Kastamonu Sürgünü
Isparta ve Eskişehir tecrübelerinden sonra yaşanan Kastamonu süreci Said-i Nursi'nin ihtiyatı/gizliliği, çalışmalarında stratejik bir ilke olarak benimsemesine yol açmıştır. Açık davranma olanaksızlığı gizliliği (sırren) zorunlu hale getirirken mücadele etmeme olanaksızlığı açılımı (fütuhat) zaruri kılmıştır. Zımni ve aşikarın zorunlu biraradalığına çözümü, İmam-ı Ali'nin kavram dünyasından devşiren Bediüzzaman, konjonktürel olarak bir şeyi başka türlü söylemenin imkanı olan -sırrentenevveret- düsturunu keşfetmiştir.
Sayfa 336 - Nûbihar
Reklam
Başkalarına söyleyecek bir sözüm olabilmesi için önce kendime söz geçirmem gerektiğine inanıyorum. Bak bugün ne yapmalı? Diye soracak olurlarsa ancak önce kendini düzeltmelisin diyebilirim. Bir temel ilkeden yola çıkmak gerekirse bu temel ilke ancak şu olabilir: kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.
Ya istiklal ya ölüm
Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, istiklâlden yoksun bir millet, medenî insanlık dünyası karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık görülemez. Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.Halbuki, Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir!… O halde, ya istiklâl ya ölüm! İşte, gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır. Bir an için, bu kararın uygulanmasında başarısızlığa uğranacağını farz edelim. Ne olacaktı? Esirlik! Peki efendim. Öteki kararlara boyun eğme durumunda sonuç bunun aynı değil miydi?
Sayfa 10 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okuyor
"Tek ilke, Fletcher, sınırlılıklarımızı sırayla ve sabırla yenmeye çalışmaktır. Programımızın ileri aşamalarına ulaşmadan, kayaların içinden uçamayız."
Ben bir ilkeye inanıyorum yalnız, bu ilke şu: İyiliği eğitim yoluyla öğrenememiş bir kadının önünde, iyiliğe giden iki yol açar Tanrı; hemen her zaman böyledir: Biri acı, biri de aşktır bu yolların.
Reklam
279 syf.
7/10 puan verdi
Wilhelm Rich'ten şu alıntı yapılarak başlıyor: - "Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya sa sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir." Yirmi bölümden oluşan eserin birçok bölümünden dipnot niteliğindeki alıntılar: Geceye övgü : ~
Cehenneme Övgü
Cehenneme ÖvgüGündüz Vassaf · İletişim Yayınları · 20209,9bin okunma
Ben bir ilkeye inanıyorum yalnız, bu ilke de şu: iyiliği eği­tim yoluyla öğrenememiş bir kadının önünde, iyiliğe giden iki yol açar Tanrı; hemen her zaman böyledir: biri acı, biri de aşktır bu yolların.
EŞYADA ASIL OLAN MUBAHLIKTIR
İslam'ın tespit ettiği ilk ilke şudur: Allah'ın yarattığı bütün eşya ve menfaatlerde aslolan helallik ve mubahlıktır. Şari'nin haram kıldığına dair açık ve sağlam bir nas olmadıkça hiçbir şey haram olmaz. Herhangi bir konuda sağlam bir nas -bazı zayıf hadisler gibi- veya haramlık hükmünü açıkça gösteren bir nas yoksa o konuda asıl olan mubahlık hükmü geçerli olur.
Dilsel göstergelerle plastik öğeler arasındaki ayrılık, benzeyiş ile ileri-sürüş arasındaki eşdeğerlilik. Bu iki ilke, klasik resmin gerilimini oluşturur. Çünkü ikinci ilke, dilsel öğenin titizlikle dışta bırakıldığı resme, söylemi (ileri-sürüş ancak konuşmanın olduğu yerde vardır) yeniden sokar. Klasik resmin kendini dil dışında kurmasına rağmen konuşması (hem de çok konuşması), bir söylemsel mekana sessizce dayanması, görüntü ile göstergelerin bağıntılarını yeniden kurabileceği bir tür ortak zemini [alanı], kendi altında ve kendine sağlaması, buradan kaynaklanır.
Reklam
"İnsaf ve merhamet dilenmekle ulus işleri, devlet işleri görülemez; ulusun, dev­letin onur ve bağımsızlığı korunamaz... İnsaf ve merhamet dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türkiye'nin ge­lecekteki çocukları, bunu bir an akıllarından çıkarmamalıdırlar."
Sayfa 239Kitabı okudu
İçim öyle sıkılıyor ki. Yaşananlara anlam veremiyorum. Bu millet nasıl bu hale geldi? İlim kapısı neden yüzümüze kapandı? Bir genç kardeşimiz çıkıyor, Hilafet sancağı açtığı zannı ile babası yaşındaki adama yumruk atıyor. İdeolojisinin gereğini yaptığı içinde yaptıklarından pişmanlık duymuyor. Oysa ki açılan bayrak hilafet bayrağı değil. Kelime-i
Propaganda
Batı medeniyeti dışındaki medeniyetlerde, reklâm ve propaganda için yapılan iş veya ortaya konan eserin gerektirdiği emek veya masrafi geçen bir maliyet asla düşünülemezdi. Önce iş ve eser, sonra reklâm ve propaganda ilkesi söz konusu olabilirdi onlarda. Batı uygarlığında ise, bu ilke, tam tersine dönüşmüş, âdeta, önce reklâm ve propaganda, sonra iş ve eser biçimini almıştır. Yani, eski uygarlıkların klasik çerçevesine göre, iş sonucunda ortaya konan şey, eser, bizzat kendi reklâm ve propagandasını özünde taşımaktadır.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.