İnsanlar her zaman göremedikleri şeylerin özel olduğunu düşünürler, ayın karanlık kısmı ya da bir kara deliğin diğer tarafı ya da gece karanlıkta uyandıklarında ve korktuklarında olduğu gibi.
Kendi kendisine yalan söyleyen ve kendi yalanını dinleyen o hale gelir ki, artık ne kendisindeki, ne çevresindeki hiçbir gerçeği ayırt edemez, bu yüzden de hem kendisine, hem de başkalarına saygısızlık eder.
Etrafta gezinen sinekler ise onların ölümünden hiç etkilenmişe benzemiyorlardı; onlarla aynı kaderi paylaşana kadar en serinkanlı halleriyle onlara baktılar sadece. Ne kadar gamsız oluyor sinekler! — O sıcak yaz gününde ancak saray halkı gibi düşünebiliyorlardı belki de.
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.
Bakacaksın, benzemeyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.
Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.
Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.
Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.