Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...garip Siyasi formüller, son dakikanın gelip çatmasını hep ertelemek isteyen o anlaşılabilir haleti ruhiyeyi belki teselli ediyor, geri dönme umudunu son ana kadar taşıyanları herhalde memnun kılıyor olsa da, güç kaynakları yabancıların eline geçmiş bu eski imparatorluğun aslında bir yanılsamalar dünyasında yaşamasına yol açıyordu. Zira, muhafaza edildiği zannedilen imparatorluk, çok kez ve çoğu yerde fiilen hüküm sürmemekteydi.
Sayfa 45
onların milyarları varsa bizim allahımız var.. lol.
Milletlerin zenginliğini gösteren istatistiklere göre, Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya savaşı arifesinde son sıralarda idi. Woytinsky'nin tahmin ettiği milli servet tutarları 1914'te Amerika Birleşik Devletleri'nde 42 milyar, Almanya'da 16.5 milyar, Büyük Britanya'da 14.5 milyar, Fransa'da ve Rusya'da 12 milyar, Avusturya Macaristan'da 6.2 milyar ve İtalya'da 4.5 milyar altın sterling idi. Darphane Müdürü Ferit Bey'in ''Nakit ve İtibarı Milli'' adlı eserinde Osmanlı İmparatorluğundaki varlıklar 300 milyon reşat altını olarak hesaplanıyordu. Adam başına milli servet payı bakımından Yunanistan, Romanya, Bulgaristan'dan geride idik. İmparatorluğun parçalanması ve harp zararları yüzünden daha da fakirleştiğimiz bilinen bir gerçekti.
Reklam
Octavianus MÖ 30 yılında Roma'ya son derece popüler bir şekilde dön­dü. Hükümdarlığının geri kalanı boyunca da böyle kalacaktı. Oligarşik karşı devrimi engelleyen Caesarcı bir lider, savaşı sona erdirme ve yeni bir barış ve refah dönemi güvencesi veren askeri bir diktatör, dış düşmanları ezebilen ve imparatorluğun sınırlarını genişletebilen bir fatihti. Fakat oto­ritesi anayasal bir anomali, gerçek iktidar tabanıysa orduydu ve pek çok gizli düşmanı Roma devletinin karanlık kuytularında pusuya yatmıştı.Kendisini evlatlık alan babasının kaderi ürpertici bir uyarıydı. Bu yüzden Octavianus'un esas olarak iki amacı vardı.İlk olarak fazla askerleri terhis etmek ve normal sivil idareyi yeniden tesis etmek. İkinci olaraksa, takip­ çilerini ödüllendirmek, mağlup düşmanlarıyla uzlaşmak ve Roma hakim sınıfını tekrar birleştirecek, genişletecek ve kuvvetlendirecek kapsamlı bir siyasi düzenleme yapmak. Askersizleştirme birinci önceliğiydi.
Sayfa 204 - Yordam KitapKitabı okudu
II. Meşrutiyet darbeler zinciriyle on sene kadar sürmüştür; sonunda Adriyatik'ten, yani Preveze ve Arnavutluk'tan Basra Körfezi'ne kadar uzanan bir imparatorluğun cenaze namazı kılınmıştır. Elbette ki imparatorluklar yıkılır ama bu yönetimin bilgisizliği işi çabuklaştırıp savaşı getirmese, Arabistan daha onurlu ve oturaklı bir idareyle bağımsız olur, asıl unsur Türk halkı da 20. yüzyıla daha hazırlıklı ve savaşta kaybetmediği kadroların yapıcılığı ile girerdi. Cumhuriyet'in kurucu öncü kadroları İttihatçılığı yakından tanıdıkları ve hatta bir ara bu muhalif harekete üye oldukları için bu talihsiz olaylardan yeterince ders çıkarmışlardı ve askerin siyasete karışması konusunda son derece temkinliydiler. Askerlikle idari görevler arasına kesin sınırlar çektiler; askerlerin mebus olamaması gibi kanuni tedbirlerin yanı sıra ustalıklı politik manevralarla askeri müdahaleleri önlediler.
Sayfa 152
Savaşı Kemalistler kazanmıştır ve bu gerçekten de çok önemlidir. Peki ama bu savaş kime karşı kazanılmıştır? 1923’te yeni Türk Devleti’nin başına geçenler, son on beş yıldır, yaşlanmakta olan imparatorluğun farklı nüfuslarıyla savaş halinde olan kimselerdi. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı aslında birbirlerinin devamı olarak düşünülmelidir.
Enver Paşanın Ülkeyi Terketmeden Önce Hüsamettin Ertürke Emirleri
Enver Paşa hareketinden önce Teşkilat-ı Mahsusa'nın son başkanı Hüsamettin Ertürk'ü çağırır, teşkilatı görünüşte dağıtmalarını, esasta yine mücadeleye devam etmek üzere saklı tutmalarını emreder. O sıralarda İstanbul'da bulunan Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa, Şeyh Sünusî gibi misafirlere gereken ilginin gösterilmesini tenbihler: "Hüsamettin, dedi, bunlar İmparatorluğun medar-ı iftiharı kimselerdir. Onların bütün arzularını yerine getiriniz. Yarın akşam biz buradan hareket ediyoruz. Kimse hareketimizi duymasın, sen bile; bunu ne işitmiş, ne de bilmiş ol. "Elini öptüm. Yüzüne baktığım zaman, gözleri yaşlıydı. Enver Paşa'yı ta Makedonya'dan, Rumeli'den beri tanırdım. Balkan Savaşı'nda O'na daha yakın bulunmuştum. ... Onun yüzünden Alman denizaltılarında aylarca kalarak, açık denizlerdeki baskınlarında, denizaltı savaşlarında müşahit olarak harekâtı izlemiştim. Velhasıl, hep o başkomutan için, doğudan batıya, kuzeyden güneye emredilen her yöne koşmuş, kendimizi harcamıştık. Fakat, ondan ayrıldığım zamanki yüzü, bütün o tanıdığım devirlerdeki Enver'lerin aynıydı. Uzun kirpikleri, iri ela gözleri, pembe yüzü, zeki bakışları, orta boyu, son derece yakışıklı ve sevimli bütün görünüşüyle Enver, bir sanatkârın elinden çıkmış kahraman heykeliydi. Bu adamdaki engin cesarete, içinde çırpınan büyük ideale şaşmamak mümkün değildi. Son dakikada da, bütün arzusu, İmparatorluğa, geleceklerini ve onurlarını feda etmiş olan bu konukların hayatlarına zerre kadar bir tehlike gelmemesiydi.
Sayfa 407Kitabı okudu
Reklam
Jön Türklük'ün esası, gücü eriyen imparatorluğun önüne dikilen tehditler karşısında ısrarla sürdürülen çare arayışı olmuştur.
Gemiciliğin ve Gemi Yapımının Yok Edilmesi Hırsız o kadar yavuzdu ki o dönemin İngilizleri bile durumun ne kadar kötü olduğunu kabul etmişlerdi. Daha da kötüsü Hindistan'ın sanayii, ticareti, gemiciliği ve gemi yapımcılığı yok edilmişti. Doğu Hindistan Kumpanyası gelmeden önce Bengal, Masulipatnam, Surat ve Kalküta ile Quilon'un Malabar
Edmund Burke, Macaulay ve Clive'in daha önce verdiğimiz konuşmalarında ve yazılarında Kumpanyanın ne kadar kötü bir idare sergilediği ortaya konmuştu. İngiliz Kraliyetinin kendi 'mücevherine' el koyması ise meseleye farklı bir boyut katmaktadır. Kraliçe Victoria'nın 1858'deki beyannamesi ile İngilizler, Hindistan'daki
Daha önce, ziraatın zorla ortaklaştırılması sırasında Ukrayna ve öteki ziraatçı alanlarda olduğu gibi Kuzey Kafkasya da aynı trajediye katlandı: Açlık ve toplu baskı. Nüfusun %7 si bu dönemde eridi. II.Dünya Savaşı sırasında Kuzey Kafkasya'da olup bitenler Sovyet, propagandasıyla gerçek arasındaki büyük uçurumu en iyi bir biçimde gösterdi.
215 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.