Yıllar önce Dönüşüm’deki o yumuşak inişten(!) sonra bu romanın bana yaşattığı hissiyat; insanın kendisini havasız, basık ve sıcak bir odaya kapatmasıyla aynı.Üstelik nefes almak için bir pencere arama çabalarınız da nafile bir uğraştan fazlası değil, pencereler ya ulaşamayacağınız kadar yüksekte, ya da yorucu bir dekor içinde kaybolup
Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz. (İncil: Matta: 5)
Yeryüzünün tadı, biz. Biz, hepimiz. İnsan-ı kamil olanın tekamülü hayatiyet süresince devam ediyor. Tadı muhafaza etmek. Tadı tuzda muhafaza etmek. Tadı olan bizleri bu
Bir araştırma düşünün ki 75 yıl sürmüş olsun. Tam 75 yıl boyunca 750 kişiyi takip etmişler.
Birbiriyle çok zıt iki grup üstelik.. Bir yarısı Harvard Üniversitesi mezunu, diğer yarısı Boston’un en yoksul mahallerinde yaşayan gençler..
18 yaşında tutmaya başlamışlar kayıtları.
Gençlere sormuşlar, “Hayatta seni en mutlu kılacak şey nedir? “ Çoğunluk
...
Bir klasiği okumaya başlamadan önce siz ne yaparsınız, kendinizi nasıl hazırlarsınız, yazar ve eser hakkında nasıl bir altyapı oluşturursunuz ya da kitabın içine balıklama mı dalarsınız bilemiyorum. Ama ben, hem yazar hem de kitabı hakkında bulabildiğim makalelere, yazılara, incelemelere göz atmayı tercih ediyorum. Bu benim satır aralarını
"Ben insanmışım...
Hakkımı Hakk'tan sipariş almışlar,
Düşünce yetime kelepçe takmaya musallat olmuşlar.
Yatıya kalmamış, dudakta okunan iyimser dualar.
Beynime kumanda takmış oynamaktalar, ama çakılmadım."
16.02.2020... Portekiz'in en popüler futbol takımlarından Porto FC'nin Malili oyuncusu deplasmanda takımına galibiyeti getiren golü
Bu kitapta Almanya, ikinci dünya savaşının gelişi ve gidişiyle sallanan bir beşik. Göl kenarında bir evin, toplumun taşları yerinden oynadıkça değişen sahiplerinin, bu beşikte birer fragman uzunluğundaki sallanışına bakıyoruz..İnsanlık, fırtınanın ortasında bir mum ışığı gibi titreşip durduğundan, anlatmaya yetmiyor nefesi. ‘Zaman’ efendi alıyor
Ralph Waldo Emerson, felsefe yazıları, hikaye ve şiir yazan birisi. Dindar ama gelenek savunucusu ve dogmatist değil. Açık görüşlü bir insan. Hinduların kutsal kitabi Vedalara ve Kuran'a yabancı değil, onlardan da bilgelik ve hakikat devşirmeye çalışmış İncil, Tevrat ve Zebur'dan yaptığı kadar. Tam kafama göre bir insan. İnsanlara
İnsan olan yerlerinizi çok ağrıtacak bir kitap.
Boyalı Kuş, II. Dünya Savaşı sırasında Hitler'in başlattığı kıyımlarda, 6 yaşındaki çocuklarını koruyamayacağını düşünen bir çiftin çocuğu doğudaki daha güvenli bölgelere, hiç tanımadıkları insanlarla göndermeleri ile başlar. Bu küçük oğlan çocuğu adeta arkasından savaşı ve felaketleri de gittiği
Roman, yazarın 1937 yılında yayımlanan ikinci romanı olup, dönemin toplumsal ve siyasi atmosferine eleştirel bir bakış sunmaktadır. "Kuyucaklı Yusuf", Türkiye'nin yakın tarihinin bir yansıması olarak, bireyin iç dünyasını ve toplumsal değişimlerle olan ilişkisini ele almaktadır.
Roman, ana karakteri Yusuf'un hayat hikayesini
Yaşamlarına anlam arayan insanlar. Anlam, ancak anlamsızlığın boşluğu varsa aranır. Anlam, yaşam artık anlamını yitirmişse aranır.
Huzur arayan insanlar: huzur, rahatı bozulmuş, bir tedirgin dünyada en çok ihtiyaç duyulan duygu değil midir?
Güven arayan insanlar: güven, insanın en çok kendi yazgısının denetimini yitirdiği zamanlarda, yazgının kaprisli fırtınalarında alabora olduğumuzda aranmaz mı?
Aşk arayan insanlar: aşk, en çok sınırlı olduğumuzu hissettiğimiz, sevmek ve sevilmeyi bilmeyi unuttuğumuz zamanlarda eksikliği hissedilen bir özlem değil mi?
Aidiyet arayan insanlar: ailt olmak, ölümlülüğünü bilen insanın uzayda başıboş sürüklenen bir kaya parçası gibi boşlukta yaşarken, bir büyük güzelliğin parçası olmayı araması değil mi?
Ve insanlığını arayan insanlar: insan, insanlığını en çok yitirdiği, kendisini tutsak hissettirecek kadar maddileşen bir dünyada, özünde sonsuzluğu özleyen insanın, kendini araması değil midir?
İnsan, bugün şiddetle bir anlam, huzur, güven, aşk, aidiyet ve insanlık arıyor.
Anlam, ancak anlamsızlığın boşluğu varsa aranır. Anlam, yaşam artık anlamını yitirmişse aranır.
Huzur arayan insanlar: Huzur, rahatı bozulmuş, bir tedirgin dünyada en çok ihtiyaç duyulan duygu değil midir?
Güven arayan insanlar: Güven, insanın en çok kendi yazgısının denetimini yitirdiği zamanlarda, yazgının kaprisli fırtınalarında alabora olduğumuzda aranmaz mı?
Aşk arayan insanlar: Aşk, en çok sınırlı olduğumuzu hissettiğimiz, sevmek ve sevilmeyi bilmeyi unuttuğumuz zamanlarda eksikliği hissedilen bir özlem değil mi?
Aidiyet arayan insanlar: Ait olmak, ölümlülüğünü bilen insanın uzayda başıboş sürüklenen bir kaya parçası gibi boşlukta yaşarken, bir büyük güzelliğin parçası olmayı araması değil mi?
Ve insanlığını arayan insanlar: İnsan, insanlığını en çok yitirdiği, kendisini tutsak hissettirecek kadar maddileşen bir dünyada, özünde sonsuzluğu özleyen insanın, kendini araması değil midir? İnsan, bugün şiddetle bir anlam, huzur, güven, aşk, aidiyet ve insanlık arıyor.
Hepimiz ortağız.
Çünkü hepimiz insanız.
Huzur arayan insanlar: Huzur, rahatı bozulmuş, bir tedirgin dünyada en çok ihtiyaç duyulan duygu değil midir?
Güven arayan insanlar: Güven, insanın en çok kendi yazgısının denetimini yitirdiği zamanlarda, yazgının kaprisli fırtınalarında alabora olduğumuzda aranmaz mı?
Aşk arayan insanlar: Aşk, en çok sınırlı olduğumuzu hissettiğimiz, sevmek ve sevilmeyi bilmeyi unuttuğumuz zamanlarda eksikliği hissedilen bir özlem değil mi?
Aidiyet arayan insanlar: Ait olmak, ölümlülüğünü bilen insanın uzayda başıboş sürüklenen bir kaya parçası gibi boşlukta yaşarken, bir büyük güzelliğin parçası olmayı araması değil mi?
Ve insanlığını arayan insanlar: İnsan, insanlığını en çok yitirdiği,kendisini tutsak hissettirecek kadar maddileşen bir dünyada, özünde sonsuzluğu özleyen insanın, kendini araması değil midir?
İnsan, bugün şiddetle bir anlam, huzur, güven, aşk, aidiyet ve insanlık arıyor.
Hepimiz ortağız.
Çünkü hepimiz insanız.
Bazı konulara yönelik olarak, özellikle bizim toplumumuzda bizatihi konunun kendisinin hak etmediği muamelelerde bulunmak adeta normalleşti. "Aykırı" gibi tanımlanan, bu şekilde dışsallaştırılmaya çalışılan nice konu bu çabanın sonucunda, konu hakkında bizzat ön yargı sahibi olmayan insanları bile yanıltır hale geldi. Bahsettiğim mevzu