Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan ancak beynindeki verilerle ve onlara “göre” düşünür. Gördüğü ya da duyup okuduğu şeyleri anlaması da yine beynindeki bu verilerle olur. İnsan beş duyu ve üç boyutlu madde ile kısıtlıdır. Oysa aklı, düşüncesi ve bilinci ile bunları çok aşan şeyleri tasarlar, hayal eder ve onlara inanır. Hatta tüm yaşantısını bu görüp bilmediği ama zihninde, aklını kullanarak tasarladığı bilgilere ve inançlara göre kurar, bunların uğrunda yaşar. Semboller, olayları ve bilgileri beynimizin verilerine indirgeyip bizim, kendimizi aşan ve gözle görüp elle tutamadığımız şeyleri kavramamızı sağlayan araçlardır.
İslam düşüncesi açısından insan insanın kurdu değil, insan insanın nefesi ve canıdır.
Reklam
On beşinci yüzyılda her şey değişir. İnsan düşüncesi varlığını sürdürmek için mimariden sadece daha kalıcı ve dayanıklı değil, aynı zamanda daha sade ve kolay bir yöntem keşfeder. Mimari tahtından inmiş Orpheus'un taştan harflerinin yerini Gutenberg'in kurşundan harfleri almıştır. Kitap yapıyı öldürecek.
Aşkıncılar ağırlıklı olarak, ana-akım Protestanlığın dışında kalan ve teslisi kabul etmeyerek tek tanrıya, tüm varlıkların onun görünümleri olduğuna inanan Üniteryen kilisesine mensupturlar; ancak bunun dışında geniş kaynaklardan beslenmişler, Eski ve Yeni Ahit'in yanısıra, Antik Yunan ve Roma düşüncesi ve edebiyatı, mitoloji, Hint mistisizmi, Alman İdealizmi, İskoç Sağduyu Okulu, hatta İslam tasavvufundan etkilenmişlerdir. Ayrıca Robert Owen'ın deneysel komünal yaşam çiftlikleri ve doğa-insan ilişkisi anlayışı da Aşkıncılığı etkilemiştir.
Aytek SeverKitabı okuyor
Bu gece ölebileceği, hatta ölmesi gerektiği düşüncesi aklından geçti ama bu düşünce hiç de hoşa gitmeyen, korku veren bir düşünce gibi gelmedi ona; çünkü hayatı zaten hiçbir zaman gül bahçesi olmamış, başkalarına hizmet etmek artık onu yorgun düşürmeye başlamıştı.
Ne hazin değil mi? Bir milletin veya bir sınıf insanlığın evvelâ birtakım çıldırtıcı şeylerle zıvanadan çıkartılması, sonra da bir delinin veya inzivada hazırlanmış bir planın onu istismar etmesi, benimsemesi, cin çarpmış gibi taştan taşa çarparak uçuruma sürüklenmesi... Düşünün bir kere şu Almanya'yı. Fert fert düşünün. Sonra kütle hâlinde bir sadistin eline düşünce yaptıklarına bakın.Şimdi bu sadizm, bu kudrete iman, talihe güvenme, yalnız ben düzeltirim düşüncesi, ifrata gitmiş bir ceza ile öbürlerine, karşısındakine geçecek.Korkunç bir kapı açılıyor.Bir set çöküyor ki, arkasında yalnız sayısız felâketler vardır. Ben geçen harpte Alman talebelerinin ailelerine yazdıkları mektupları okudum. Hepsi insanlık mistiği idiler. Mistik. İşte en korkunç şey. Bir kere ayağınızı topraktan kesmeyin. Her şey olursunuz, havadan kaptığınız her şey... Çünkü uzviyetinizde parazitler konuşur, insanlık mistiği, kuvvet mistiği, ırk mistiği, hacalet, istırap mistiği... Çünkü tanrılık yanı başınızda bir aktör elbisesi gibi asılıdır, derhal giyinmek öyle kolay ki.Bir kere insan tanrılaşmağa alışmasın. Mutlak bir fikir olduğunu, hakikatin tek göründüğü yer olduğunu sanmasın
Reklam
"... insan binlerce tehlike arasında dolaşır; ama bu tehlikeleri görseydi ya da bilseydi, düşüncesi darmadağın, ruhu da mutsuz olurdu; kendisini kuşatan tehlikelerden hiçbirini bilmediği, nesnelerle ilgili olaylar gözlerinden gizlendiği için rahat, esen kalır."
" İnsanın ömrü kısa. Ama düşüncesi sınır tanımıyor."
Sayfa 225 - Say yayınları, Sertifika No: 10962, Rusça aslından çeviren: Ahmet Zekerya, PDF okuyorum.Kitabı okuyor
"... Ama evlilik düşüncesi insana tuhaf şeyler yaptırır. Nişanlıların bazı şeylerin eşitsiz olduğunu düşünmesine; birbirlerine verecek daha çok şeyleri olmasını istemelerine neden olur; gençliğin kayıtsızlığını öldürür; sorumlulukları insanı diğerlerinden uzaklaştırır ve toplumsal sözleşmenin daha özgeci yönleri silinip gider. Kısacası insan bir başkası uğruna hile yapmayı kendisi için hile yapmaktan daha kolay bulur. ..."
Sayfa 342 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Düz yolda yürüdüğü zaman çok fazla düşünmeye, kurcalamaya ihtiyaç hissetmez insan. Ancak belaya çattığı zaman, düşüncesi ağırlaşır. Bu açıdan, şerlerde, bize şer gibi görünen şeylerde, bilemeyeceğimiz birçok hayırlar vardır.
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Aklın Mertebeleri
"Aklın Mertebeleri Ehl-i tevhid olanların hepsinde bir tevhid düşüncesi oluştuğu halde bunlar arasında da diğerlerine göre temayüz edenler vardır. "Ben bazı peygamberleri bazısından üstün kıldım" (2-253) ayetinin bir delaleti de budur. Herkes kendi üstünde olandan istifade edip onun vasıtasıyla uyanacaktır. Her insan nasibi kadar
İnsanın hayatı daha çok yaşadıkça gerçeğe daha çabuk, daha çok varacağını sanıyorum. İnsan hayatı, gerçeği daha çok kendi yaşantısından ve deneylerinden öğreniyor. Hayatı yaşamak diye bir yetenek de var. Her kişi hayatı derinlemesine olanakları el verse de yaşayamıyor. Türkiye'de bugünkü düşüncenin temelinde yaşam ve yaşamaktan gelen deneyler
Her gün nasıl ki bir eve misafir gelirse senin gönül evine de her an bir fikir, bir düşünce aziz bir misafir gibi gelir, konar. Ey benim canım efendim! Sen düşünceyi, fikri bir adam farz et; çünkü insan düşünceyle insan sayılır, değerlenir, canlanır. Gam düşüncesi sevinç yolunu keserse üzülme; çünkü o gam senin için sevinç, neşe hazırlamaktadır. Hayrın temelinden yeni bir neşe gelsin diye gam, gönül evini yabancılardan temizler, dikkatle siler süpürür. Gönül dalındaki sararmış, kurumuş yaprakları ayırır, daldan yeni ve yeşil yapraklar bitmesine yardım eder. Öte âlemden yeni bir zevk gelsin diye eski sevincin kökünü çeker çıkarır.
La Jacressarde evi olmayanların eviydi. Tüm şehirlerde ve özellikle de liman kentlerinde toplumun altında bir tortu vardır. Adaletin bile içlerinden birini söküp almayı başaramayacağı kadar meçhul kimseler, macera meraklıları, fırsat avcıları, hayatı hep potada eriten düzenbaz kimyagerler, paçavraların her türlüsü ve bunları giymenin her türü,
Sayfa 133 - 134, 4.Basım, Nisan 2021
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.