Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...diğer çalışanlar bütünüyle ya da tüm gerçekliğiyle olmasa da hikayeyi hatırlayacaklardır. Çalışanlar konuşur ve detayları değiştirirler. insanlar gerçekleri kasıtlı olarak çarpıtmazlar. İlk başta kısıtlı bilgiye sahiptirler ve tüm resmin yalnızca bir parçasını görürler. Bu yüzden hikayeyi ayrıntılandırırlar çünkü çoğu insan detayları ve sonları olan hikayeleri sever. Ayrıca hatıralar kaybolur; onların ki de. İnsanlar tam olarak hatırlayamadığı şeyleri uydururlar. Bu insanın doğasıdır.
İnsan olmanın doğasıdır nihayetinde bir şeyleri seçerken, başka bir şeylerden vazgeçmek. İnsanın asla çözemeyeceği bir muamma, aynı zamanda talihidir bir şeyleri seçerken nelerden vazgeçtiğini hiç bilememek.. muammadır; çünkü insan seçtiği hayatı yaşarken, daha başka nasıl bir hayatı olacağını hiç öğrenemez, katiyen tecrübe edemez.
Sayfa 125Kitabı okudu
Reklam
Stoalıların logos öğretisine dayanan fizyoloji ve psikolojisine göre insan, beden ve ruhun bileşimidir. Ruhun özü de akıldır. İnsanda hem beden hem de ruh doğaya uymayan, doğaya aykırı bir şey değildir. Ancak insanın gerçek doğası ne beden ne de ruhtur, insanın gerçek değişmez doğası akıldır. Beden insanın en aşağı, bitkisel doğasıyken ruh ise daha yüksek hayvansal doğasıdır, buna karşılık akıl ise en yüksek doğasıdır. İnsanda bu üç doğa birbirlerinden ayrılamazdır. İnsan ancak akıl, ruh ve bedenle biçim ve anlam kazanabilir. Beden, ruh ve akıl hem yapı hem de derece itibariyle birbirlerinden ayrıdır. Beden ve ruh cisimsel olmasına karşın akıl tinseldir. Ayrıca beden ile ruh cisimsel olmasına karşın beden ruhtan daha az değerlidir. Çün­kü beden kaba maddeden yapılmış bileşik bir varlıkken ruh ise ince maddeden yapılmış basit bir maddedir. Bedenin hazları onun bir hareketi ve doğaya karşı bir durum olmasına karşın doğanın gerçek amacı değildir. İnsan doğasının gerçek amacı akılsal edimlerdir.
Camus’ya göre sanat insanın içinde kendini özgür kılabilmek ve ‘tutarlılık ve birlik gereksinimini’ gidermek için oluşturduğu ‘kapalı dünyalar’dır. ‘Lucretius’ta surlar benzetmesi, Sade’da manastırlar ve sürgülü şatolar, romantiklerin adaları ya da kayaları, Nietzsche’nin herkesten uzak suçları, Lautreamont’un ilkel okyanusu, Rimbaud’nun barbataları, gerçeküstücülerin bir ırmak fırtınasıyla dövülerek batıp batıp yeniden beliren dehşet verici şatoları’ sanatçının kendi için oluşturduğu sırça köşklerden başka bir şey değildir. Camus’nün bu sanatla ilgili bu görüşlerine anlatılar bakımından katılınabilir. Çünkü bizim de belirtiğimiz anlamlı örgüler oluşturarak kapalı dünyalar oluşturma anlatının doğasıdır zaten. Ama bu görüşlere ileride de göreceğimiz gibi ‘gerçek şiir’ açısından katılmak mümkün değildir. Ne ki Camus da burada sanat derken düzyazısal anlatıları ya da şiirin sadece bir biçem olarak kullanıldığı şiirsel anlatıları kastediyor gibidir zaten.
Sayfa 322Kitabı okudu
Değişmeyen şeyler insana güven verir, insanın hep beklediği şeyleri olması hayatı kolaylaştırır. Çünkü güvenlik duygusu insanın en güçlü doğasıdır.
"Kur'an-ı Kerim'de ''Allah fesadı sevmez" buyrulur (Bakara, 205) . Fesadın anlamı bir şeyin doğasını bozmak, onu yerinden etmek, o şeyin tabiatına müdahale etmektir. Hastalık, keder ve hüzünler de insanın doğasıdır. Bunların hiç olmamasını dilemek, insanı tabiatından koparmak istemektir. Eşya bozularak fesada
Reklam
... çünkü ağacı ağaç yapan kabuğu değil duygusuz, sorumsuz doğasıdır. Yük hayvanını yük hayvanı yapan da postu değil kaba hayvansal ruhudur. Göksel varlıkları göksel varlık yapan, yörün­gesel biçimleri değil uyumlu düzenleridir. Son olarak melekleri melek yapan gövdeden kurtulmuş olmaları değil tinsel anlaklarıdır. Kendini midesine adayan, yerde sürünen birini görürseniz, bilin ki o bir adam değil bir bitkidir. Caliypso’nun hilelerindeki gibi imgelemin boş biçimlerinden gözü kamaşmış birini görürseniz, o baştan çıkaran dilekleri yüzünden kendi duyularının kölesi olmuşsa, gördüğünüz insan değil hayvandır.
“… Vicdan insanda bilincin daima sual eden olarak mesûl oluşu hâlidir. Örneğin, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanının Raskolnikof’u, kendisi için mantıklı hiçbir izahı olmadığı hâlde, neden insanları sömürmekten başka hiçbir şey yapmayan kötü yürekli yaşlı bir kadın tefeciyi parası için öldürdüğünden dolayı kıvranır ve sonunda teslim olur? Suç, insanın vicdanında değerle olan ilişkisinin kendisini tanımlayan temel öğe oluşunun zorunlu bilincidir de ondan. Ceza da esasen bundan kurtuluşun, başka deyişle insanın kendisinden kaçışının mümkün olmamasıdır. O hâlde değerce yaşamak dışında insan olarak barınmak ethos itibariyle mümkün değildir; çünkü kimlik anlamındaki ethos aidiyeti ifade eden ethnos’tan farklı olarak insanı doğanın zincirlerinden çözerek bilincinin iç yüzü olan vicdanıyla, başka deyişle, kendi kendisiyle baş başa bırakır. Bu yüzden, içinde insanın vicdanıyla kendisine ayna tuttuğu ethos her türlü yasanın ölçütüdür ve insanın doğanın içinde değerle ve değerce barındığı kendi doğasıdır.”
Sayfa 159Kitabı okudu
Onlara öykünerek, Muhammed’in de sık sık Tanrının, koydu­ ğu yasadan ayrılanların hayvanlaşacağını söylediği bilinir. Haklıydı da; çünkü ağacı ağaç yapan kabuğu değil duygusuz, sorumsuz doğasıdır. Yük hayvanını yük hayvanı yapan da postu değil kaba hayvansal ruhudur. Göksel varlıkları göksel varlık yapan, yörün­ gesel biçimleri değil uyumlu düzenleridir. Son olarak melekleri melek yapan gövdeden kurtulmuş olmaları değil tinsel anlaklarıdır.
Çünkü, konu yaşamın değeri ya da değersizliği olduğunda, sorun kurtuluş ya da kargışlanma olduğunda belirleyici olan felsefenin ölü kavramları değildir. Tersine, belirleyici olan insanın en derindeki kendi doğasıdır, Platon'un söyleyeceği gibi, insana kılavuzluk eden cini kişi kendi seçmez, kılavuzluk edeceği kişiyi cin seçer. Bu cin, Kant'ın dile getirdiği gibi, insanın 'düşünülür karakteri'dir.
Reklam
_Bir insanı hiç bir sebep yokken yüreğinizde sıcacık hissediyorsanız, işte bu, gerçek sevgidir. _Sevgi, etkin olarak, bir başka insanın içine girmektir. Bütünleşme sayesinde, kişi hem kendini bulur, hem de karşısındakini keşfeder. Böylelikle insanı çözmüş olur. _İnsan seviyorsa iki şeyi asla yapmaz. Aldatmaz ve ağlatmaz. Çünkü aldatmak
Çünkü ağacı ağaç yapan şey kabuğu değil duygusuz, sorumsuz doğasıdır. Yük hayvanını yük hayvanı yapan da postu değil kaba hayvansal ruhudur. Göksel varlıkları göksel varlık yapan, yörüngesel biçimleri değil uyumlu düzenleridir. Son olarak melekleri melek yapan gövdeden kurtulmuş olmaları değil tinsel ahlaklarıdır. Kendini midesine adayan, yerde sürünen birini görürseniz, bilin ki o bir adam değil bir bitkidir. Caliypso'nun hilelerindeki gibi imgelemin boş biçimlerinden gözü kamaşmış birini görürseniz, o baştan çıkaran dilekleri yüzünden kendi duygularının kölesi olmuşsa, gördüğünüz insan değil hayvandır.
Sayfa 22
“‘Öz’ dediğimiz, bir şeyin gerçekten ne olduğudur, yani onun ‘doğa’sıdır. Ama Sartre’a göre insanın böyle bir doğası yoktur. İnsan doğasını kendi yaratmak zorundadır. Kendi doğasını, kendi özünü yaratmalıdır, çünkü bunlar ona önceden verilmiş değildir.”
Sayfa 512 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
Sokrates iyi ve ahlaklı hayatı kozmik düzenle uyum içinde yaşamak olarak görür, bütün varlıklar gibi insanın da nihai ama cı, yerine getirilmesi gereken işlevleri olduğuna inandığı için ah laki hayatın doğal düzenin bir devamı olduğunu düşünür. Çünkü onun gözünde iyiyi belirleyen şey, insanlar arası uzlaşım değil, insan doğasıdır. O, evrensel ahlak yasasının varlığını kabul et tiği için, bireyin ahlaki eylemlerini kendisi ya da kendileriyle yargılayacağımız nesnel ahlaki hakikatlerin varoluşuna inandığı için onun etik görüşü aynı zamanda özcü, mutlakçı ve nesnelci bir etik anlayışıdır.
“… O hâlde değerce yaşamak dışında insan olarak barınmak ethos itibariyle mümkün değildir; çünkü kimlik anlamındaki ethos aidiyeti ifade eden ethnos’tan farklı olarak insanın doğanın zincirlerini çözerek bilincinin iç yüzü olan vicdanıyla, başka deyişle, kendi kendisiyle baş başa bırakır. Bu yüzden, içinde insanın vicdanıyla kendisine ayna tuttuğu ethos her türlü yasanın ölçütüdür ve insanın doğanın içinde değerle ve değerce barındığı kendi doğasıdır.”
Sayfa 159Kitabı okudu
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.