Bazı insanları niçin tanımak isteriz sorusunun bir cevabı…
Nefislerin özleri birbirine benzer yaratılmıştır. Benzerler birbirine rastlayınca nefis benzerinin güzelliklerini tanımayı ister. Bu istek onda parlak bir nura dönüşür. Nur da benzerine kavuşma yolunu aydınlatır.
İnsanları iyice tanımak çok zor. Hele şu son zamanlarda.
Sayfa 62
İnsanoğlu, isteklerini ve arzularını gerçekleştirmek için her şeyi göze alabilir bazı noktalar bu isteklerimizin olmaması için bir pürüzdür. İnsanları tanımak, gün batarken ağlaya ağlaya içini dökmek, kavgalar ve çatışmalar, gülerek geçen günler, sabahı iyi olup akşamı kötü olan günler, değerli hissetmem, değersiz hissettirenler, sinirli oluşum, sevgi patlamalarım, özgüvensizliğim, ailem, gelecek kaygılarım, umutlarım, hayallerim, başarma hırsım, karamsarlığım ve o. Şu an yazdıklarım bile geçmişin bir tablosuna sığdı. Kötü olan şeylerin sonsuza kadar sürmeyeceği gerçeğiyle yaşamış bedenim içimdeki umut kırıntısıyla devam ederken zaman hızla geçti farkında değilken, uçup giden sıradan kuşlarım oldu sonrasında yerini bir anka kuşu doldurdu. Hayatımdan çıkacak olanlar çıktı ve kalanlar kaldı peki ya geride kalanlar? demek isterim ki, onlar için bir önemim olsaydı hayatımda kalmayı yeğlerlerdi. Doğru insan güzel şeyler doğururken yanlış olanlar ise hayal kırıklıklarıyla hayatınızdan çıkar.
Kendimizi tanımak konusundaki eksikliklerimiz, bizi diğer insanları tanımaktan da alıkoyuyor. Kendimizi anlama yolunda bir gayretimiz olmadığı için, başkalarını anlamakta da aciz kalıyoruz. Bu yüzden egolarımızın durmadan birbiriyle tokuşup durması...
Günümüz dünyasında insanın manevî yönü dikkate alınmıyor. Maddî ihtiyaçlar hep göz önünde olduğu için onları karşılamak kolay oluyor. Yedir, içir, giydir, oynat, eğlendir…
Manevî ihtiyaçlar, özellikle de ruhun ihtiyacı söz konusu olduğunda hâdiseye vakıf olmayanlar; “Bende o istediğiniz yok!” diyemiyor. Bunun yerine, “kendinizi tanımak için içsel bir yolculuğa çıkın, içsel pratiklere yönelin, yürüyüş yapın, canlılar ile bağlantı kurun” gibi geçiştirici sözlerle insanları meşgul ediyorlar.
İnsanları nasıl tanıyabiliriz?
“Şayet dilesek elbette onları sana gösterirdik, sen de onları simalarından tanırdın. Muhakkak ki sen, onları konuşma üsluplarından (dil sürçmelerinden) tanırsın. Muhammed 30, Tirmizi, 3175
İnsanları simalarından tanımak özel bir yetenektir. Ancak Allah diler ve gösterirse insanlar simalarından tanınabilir. İnsanları sözlerinden tanımak ise öyle değildir. Sözlere dikkat eden, her insanın içinde taşıdığı kişiliğine dair genel bir kanaat edinebilir. Zira Allah (cc) simadan tanımayı ve göstermesine bağlamış, insanları sözlerinden tanımayı ise Allah Resülü'ne nispet etmiştir.
Tek yeteneğim insanları neredeyse içgüdülerimle tanımak, diye düşündü.
Sayfa 11Kitabı okudu
" Geleceğin insanları bizleri iyi tanımak için her ayrıntıyı değerlendirmek zorundadır."
Sayfa 17Kitabı okudu
Ayrıca dünyayı görmek, tüm renkleriyle insanları tanımak, nasıl söylüyeyim,canlı bir kitap ya da bilim gibi bir şeydir.
Paranın karşılığını yalnızca fiziksel emek zannetmek gafletine düşenler, dünyanın en fakir insanları olmaya devam etmektedirler.
Belki de ben kendimi tanımak yerine insanları tanımaya daha çok özen gösteriyordum. Yanlışlar listeme bunu da ekledim.
Anladığım kadarıyla,size göre iyi bir entelektüelin en az iki üç amma tercihen daha çok dil bilmesi şart.Bunun yanında hem Doğu'yu hem de Batı'yı iyi kavraması gerektiğini söylüyorsunuz.Bir de en baştaki tarifiniz uyarınca,"üstüne vazife olmayan şeyleri merak etmesi"gerekiyor.Bunun için en iyi yöntemi de,"girişken olmak,yeni insanlar tanımak,kişiyi yeni dünyalarla tanıştıracak insanları arayıp bulmak" diye gösteriyorsunuz
Sayfa 67Kitabı okudu
