Olay örgüsünün gerçekliği kadar betimlemelerin vuruculuğu ile de var olan bir kitap. Okuyucuyu olayların içinde yaşatıp halden hâle, duygudan duyguya geçiş yaptırıyor. İnsan ilişkilerine dair de anekdotlara rastlanabilen bu kitap;
köy'ün, köylülüğün,ezilme'nin ve aynı zamanda dirilme'nin de kitabı.
İnsanoğlu varoluşundan bu yana 'buğday' peşinde yaşayagelmiş. Çünkü buğday; var olma, yaşam'a tutunma için en temel gereklilik. Fakat buğday'ın ötesinde bir de 'şarap' metaforu var. Artık hayatta kalmak derdiyle değil, hayattan zevk alma safhasına geçişin temsili.
İnsanın hayatta kalma mücadelesi, bir nevi 'buğday sarhoşluğuna' dönüşmüştür; yani gözü en temel ihtiyaçtan gayrısına kapalıdır.
Ve ne yazık ki; hayatta kalma'yı merkeze almak zorunda olan bir halkın, buğday sarhoşluğundan şarap sarhoşluğuna geçişi kolay olmayacaktır. İşte bu kitap, bu alegoriyi de taze tutan bir kitap.
Temennim o ki;
tüm insanlık olarak buğday sarhoşluğu'ndan şarap sarhoşluğu'a geçebilecek onurlu yaşamlara sahip olalım.
İyi okumalar herkese..