Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
FARELER CENNETİ
Ev, uzaklık kavramının sınırlarını zorlayan bir kavramdı; zira o, her zaman içsel bir bağlılıkla korunan bir sığınaktı. Dış dünya, göz alıcı ya da dikkate değer hiçbir şey sunmuyordu. Ücra bir parkın köşesindeki birkaç ayyaş, zihinlerini kirli düşüncelerle doldurarak varlıklarını sürdürüyordu; bu gerçeği görmemek imkansızdı. Üç kişilik bir grup
"Bir kadını anlamak, bir şarabı tatmak gibidir Dünüyle, bugünüyle ve yarınıyla Sizde bıraktığı, bırakacağı tatları sevmek, Yeniden onu içebilmek arzusuyla yanıp tutuşmak gibidir...
Reklam
Burnumun büyüklüğünü de dudaklarımın biçiminide beğenmedim. Babamın öldüğünü sanmıştım: gene de işte şu büyük, çirkin yuvarlak burunda yaşıyordu. Annem de ölmüştü, fakat bu ince dudaklı ağızda sürdürüyordu yaşamayı. Bense, yeni elbiselerim ve ayakkabılarımla hep aynı Firdevs'tim. Aynaya karşı derin bir nefretle doldu içim. O andan itibaren bir daha hiç aynaya bakmadım.
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı'larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü. Ruth'un hayatın farklı bir köşesinden gelmiş bu adama biçim verip, kendi köşesinde yaşayan adamlara benzetme arzusu da yine aynı dar görüşlülükten kaynaklanıyordu.
Sayfa 86 - Martin Eden/Türk İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Buyrun size iki masal. Üstelik masal içinde masal. Biri masal olamayacak kadar gerçek diğeri ise gerçek olamayacak kadar masal. Ama her bir masal da bizzat yaşanmış. Acıtmış, yıkmış, yakmış, dağıtmış ve izleri hâlâ acıtmaya devam ediyor.
Murat Durmaz
Murat Durmaz
Murat Durmaz’dan okuduğu ikinci kitap bu. Sürgün kitabını okuduğumda da anlamıştım yüreğiyle
Babaannem
BabaannemMurat Durmaz · Lebis Kitap · 202419 okunma
552 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
Wildfell Hall'un Kiracısı
Wildfell Hall'un KiracısıAnne Brontë · Can Yayınları · 2023511 okunma
Reklam
Balçıktan birlikte karılmış olsanız da sen ondan üstün çıktın ve o bunu sindiremedi. Değişiğimi dayattılar sana iyileşme adı altında ama sen boyunduruk vurulacak kadın değildin. Kovuldun dediler sana bir de iftira gibi... Oysa sen cenneti kaderinden def ettin. Ardından yüksek ruhunun bir replikası olan şu çakır gözlü Havva’yı yarattı Allah Adem’in kaburga kemiğinden. Soyu böyle soysuzlaştı işte insanoğlunun.
130 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Fahriye Özkan | Yankılanan Cevaplar ”Başkalarının masalının kötüsü de olsa, kendi masalının masumu olan herkese…” Sizleri dumanı üstünde, çiçeği burnunda harika bir hikayeyle tanıştırmak istedim. Kitabı adeta soluksuz okudum ve birkaç saat içerisinde bitirdim. İnce ama çok anlamlı bir yolculuktu. Yazarın kalemine hayran olmamak elde değil.
Yankılanan Cevaplar
Yankılanan CevaplarFahriye Özkan · İkinci Adam Yayınları · 20244 okunma
Birçok kez pusuda beklerken birden faşistlerin takip ettiği kadınları gördük. Yaklaştıklarında annelerinde aralarında olduğunu görebiliyordun. Ve en korkuncu da komutanınızın ateş emri vermesini beklemekti. Herkes bu emri korkuyla bekliyordu, çünkü biri “İşte annem var” diye fısıldıyordu, diğeri “İşte kız kardeşim de vardı” ya da biri kendi çocuğunu görüyordu… Annem her zaman beyaz bir eşarpla dolaşırdı. Uzun boyluydu ve her zaman ilk fark edilen o oluyordu. Ben onu fark etmeye zaman bulamadan birileri “İşte annen gidiyor” diye haber verirdi. Vur emrini verdiklerinde vurursun. Ve ben de nereye ateş ettiğimi bilmiyordum; kafamda tek bir şey vardı: "O beyaz mendili gözden kaçırmayın, yaşıyor mu, düştü mü?" Beyaz bir mendil…
Soykırımcı Siyonist İsrail’i Kim Durduracak?
Yahudi inancına göre: Sadece ve sadece Yahudi bir anneden doğan Yahudi olur. Yahudiler anneyi tarla kabul ediyor. “Ürün tarlada yetişir, onun için sadece Yahudi anneden doğan çocuk Yahudi olur!” diyorlar. Baba Yahudi olsa anne Yahudi olmasa o Yahudi olarak kabul edilmiyor. Yahudi anneden olmayan bütün insanlara ise “Goyim” diyorlar. Yahudi
Reklam
57 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
neredeyse bütün kitaplarında savaş konusuna değinmiştir. Aynı zamanda doğa betimlemeleriyle duyguları ve insanin özünü anlatır. Bu kitabında da savaşla insanoğlunun mücadelesi iç içedir. ilk hikaye doğayla insanın ne kadar bütün olduğunu anlatır aslında. Bir turna kuşunun gözünden insanoğlunu görürüz. insanlar savaşırken üstünden uçan kuş insanların neden böyle birbirlerini katlettiklerini anlam veremez. savaşı, ölümü, aile kavramlarını sorgulatır bize. 2 hikayede ise savaşta ölen bir adamin oğlu babasını sinemada çıkan bir savaş filminde görür. önce çok heyecanlanır, coşkulanır. insanların savaşta ölmesi ona oyun gibi gelir. ancak zaman geçtikçe babasının da o durumda olduğunu fark edince ciddilik çöker üstüne. sanki bir şeyleri fark etmiştir. savaşın korkunçluğu üstüne çöker. Filmin sonunda babasının öldüğünü görür. Orada annesi ile birlikte bir bir şeyler yitirmenin acısı içinde giderler. 3.hikaye yaşlı bir kadının evde kiziyla yaşamasına rağmen kızinin çalışmasından dolayi yalnızlık hissini anlatır. kızı hem işte çalışıyordur hem de evlenmek üzeredir. bunun üzerine kadın evine gider, sessizliği dinler. başta sinirli olsa da hikayenin sonunda, çocuklarının yaptıkları işlerden dolayı gurur gözyaşları vardır. kitap sade ve akıcıydı. yazarın diğer kitapları gibi bu kitabı da beğendim. tavsiye ederim..
Yıldırım Sesli Manasçı
Yıldırım Sesli ManasçıCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 20212,053 okunma
Öldükten sonra bile sevdiğine sevgisini ifade eden o aşkın hikayesi: “Adam her evlilik yıl dönümünde eşine bir buket kırmızı gül gönderir. Bu taa ki adam ölünceye kadar devam eder. Ve bir gün adam ölür. Cenaze töreni yapılır taziyeler dilenir ve kadın bir başına yıllardır hayatı paylaştığı arkadaşı eşi sevgilisi olmadan evine döner. Neredeyse her
144 syf.
8/10 puan verdi
Mutlu Mesut Kasabalardan Her Daim Kıllanmışımdır
Yok canım, ne sorunum olacak mutlu kasabalarla değil mi ama? Kafayı mı yedim ben? Siz onu film, dizi yapımcılarına, senaristlere, böyle kurgular yapan yazarlara söyleyin. Bilinçaltımıza işlemiş artık, sürekli sırıtan komşular, düzenli bahçeler, huzurlu aileler temalı yapımlar görünce otomatikman "birazdan işler boka saracak kesin"
Stepford Kadınları
Stepford KadınlarıIra Levin · İthaki Yayınları · 2022776 okunma
..Enceşe de bu işte Berâ'dan geri kalmamak için, o da şiirler okumaya başlamış, tabi develer coşunca ,üstlerindeki hanımlar biraz korkmuştu. O anda Efendimiz (sas) Enceşe'yi uyarma adınada: "Ey Enceşe! Yavaş ol, billurları/ kristalleri kıracaksın" demişti... Sözün inceliği muhakkak anlaşılmıştır. Efendimiz'in (sas) dünyasında kadının yerini anlamak için sadece bu söz bile yetmez mi? Ona göre kadın kristal gibi güzel; ama yine kristal gibi hassas bir emanettir.
Sayfa 228 - Siyer YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.