Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu telgrafı alan Kâzım Karabekir, İstiklâl Harbimiz isimli önemli eserinde şunları yazar: “Mustafa Kemal Paşanın gelmesinden çok sevindim. Bunu bir aydır bekliyordum. Her gün büyük bir felâketin meydana gelmesi, daima bekle­nebilirdi. Halbuki bu felâkete karşı millî, askerî göğüs gerebilecek kuman­ danlarımız hep İstanbul’daydı. ”
Neymiş efendim; Atatürk, Cumhurbaşkanı olduktan ve bütün kuvvetleri avucunda topladıktan sonra, tavrı değişmiş, Hz. Muhammed’den “Arab oğlu” Kur’an-ı Kerimden de “O Arab oğlunun yaveleri”, yani saçma sapan sözleri diye bahsetmiş. Kaynak kim; Kâzım Karabekir! Bunları ciddiye alıp yazan ve televizyon televizyon gezip iştiyakla anlatan kim? Bir
Reklam
Mustafa kâmal'in tek adam oluşu:
Mustafa kâmal, bu takdir yarışlarını büyük bir zevkle dinledikten sonra, milli ve askerî işlerimizin temelini kuranları, canla-başla çalışanları kısaca olsun millet kürsüsünden millete ve tarihe tevdiye artık lüzum görmedi. Bundan en çok, etrafına topladığı değersiz kimseler istifadeye koyuldu. Mustafa Kemal Paşa'dan başka ortada kimse
Sayfa 161 - TruvaKitabı okudu
Millî Mücadelemizin bir numaralı lideri, kahramanı Mustafa Kemal Paşa'dır. Bu, kesinlikle doğru. Yalnız, Kâzım Karabekir Paşa'mızın da diğer Millî Mücadele kahramanlarımızın da haklarını inkar etmemek lazım. Bana göre, Karabekir Paşa olmasaydı veya 1919 yılında, İstanbul Hükümetinin tarafını tutsaydı, Mustafa Kemal Paşa da Atatürk olamazdı. Peki! Kâzım Karabekir Paşa'yı, Rauf Orbay'ı, Ali Fuat Cebesoy Paşa'yı idam etmek talebiyle, neden İstiklâl Mahkemesine verdiler? Ben de bu soruyu, eski İstanbul Milletvekili Tahsin Demiray'a, Ankara'daki evinde sordum. Bana dedi ki: "Millî Mücadele kahramanlarımızı mümkün olduğu kadar bire indirmek istediler. O şanlı mücadeleyi anlatan NUTUK'tan başka bir kitap olsun istemediler. Nitekim Karabekir Paşa'nın 1.171 sayfalık İSTİKLAL HARBİMİZ isimli meşhur kitabını bu düşüncelerle toplatıp yaktılar. Paşanın evindeki bütün tarihi belgeleri bunun için çuvallara doldurup götürdüler. Ama gerçekleri gizleyemediler. Yanlış yaptılar!"
Birtakım kimseler, 1925 yılında, İzmir'de, Atatürk'e bir suikast hazırladılar. Tevkifler oldu. İçeri alınanlar arasında, Atatürk'ün en yakın arkadaşlarından Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy... gibi paşalarımız da vardı. Bunlar, hiçbir suç işlemedikleri halde tevkif edildiler. Aylarca tutuklu kaldılar. İdam talebiyle yargılandılar. Az kalsın, siyasi sebepler yüzünden idam edileceklerdi. 1926 yılında serbest bırakıldılar. Ama Kazım Karabekir Paşa, 1938 yılına kadar yani tam 12 yıl evinde gözaltı hapsinde yaşadı. Kapısından sivil polisler hiç eksik olmadı. Bu süre içinde Karabekir Paşa, çok büyük sıkıntılarla yaşadı. Üç kızının ve eşinin geçiminde çok zorlandı. Eşinin mücevherlerini satmak zorunda kaldı. Sonra, tamamen belgelere dayanarak İSTİKLAL HARBİMİZ isimli önemli eserini yazdı. Bir gece yarısı evini bastılar. İSTİKLAL HARBİMİZ isimli kitabının hepsine el koydular. Götürüp onları hamamların külhânlarında yaktılar. Ayrıca, Karabekir Paşa'nın elindeki bütün resmî belgeleri çuvallara doldurarak alıp gittiler. Paşa, ancak Atatürk'ün ölümünden sonra yeniden siyasete atılarak İstanbul Milletvekili seçildi ve TBMM Başkanı oldu. Sizi bilmem fakat bana, bütün bu baskılara rağmen, Karabekir Paşa'nın, Atatürk'e saygılı olması imkânsız gibi geliyor.
Milli Mücadele'nin Doğu Cephesi ko­mutanı Kazım Karabekir'in istiklal Harbimiz adıyla yayımlanan ve daha başlığında "harbimiz" diyerek birlikte yapılan bir tarihi göstermeye çalışan alter­ natif tarihinin ilk baskısı yasaklanmış ve yakılmış­tır.
Reklam
Kâzım Karabekir Paşa şu bilgiyi vermektedir: Meclisi İngilizlerin nasıl bastıkları ve Meclisin ne yaptığı hakkında vak ada bulunan mebuslardan sonraları şöyle dinledim: İngilizler Riza Paşa kabinesini tazyik ediyorlar ki; Anadolu harekâtına iştirak edenlere asi densin. Rıza Paşa kabul etmiyor, sonra gelen Salih Paşa kabinesi de kabul etmiyor, bunun üzerine 16 Mart vak'ası hadis oluyor...» (Kâzım Karabekir deki dipnot.) İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1960, sh. 550
Nutuk'taki tek aktörlü Milli Mücadele anlatımı, mücadelenin önde gelen şahsiyetleri tarafından haklı tenkitlere konu olmuştur. Kâzım Karabekir Nutuk'a cevap mahiyetinde İstiklâl Harbimizin Esasları isimli eserini yazmış, fakat kitap yayınlanmadan matbaada el konularak imha edilmiştir (1933). Kâzım Karabekir, daha sonra elindeki malzeme ile kitabı yeniden hazırlamış ve ancak ölümünden sonra, 1951'de yayınlanabilmiştir. Paşa'nın vesikalara dayanan geniş hacımlı İstiklâl Harbimiz isimli kitabı da 1960'ta ilk defa yayınlandığında takibata uğramaktan kurtulamamıştır.
Sayfa 317 - Yazar YayınlarıKitabı okudu
Daha mütarekenin (bırakışmanın) ilk günlerinden başlayarak ordu çözülmüştü. Hatta ordunun en üst görevlileri arasında bile, onu artık lüzumsuz görenler vardı. Mesela Kâzım Karabekir İstiklâl Harbimiz isimli eserinde şu anısını nakleder. Bu sözler, Kazım Karabekir'in de bulunduğu salonda, o zamanki Harbiye Nâzırı, fakat orduda daima arka planlarda kalmış Mısırlı Ferit Paşa tarafından, Fransız subayı Foulon'a söylenmiştir: Konu, ileride, ordunun mevcudu meselesidir: Ferit Paşa: "Dedim ya, daha iyi bilmiyorum. Erkânı Harbiye (Genelkurmay) bilir. Ama, inşaallah, şu ordu derdinden de kurtuluruz da, yalnız jandarmamız kalır…"
Sayfa 24 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Nuri Paşa'nın Bolşeviklere karşı askeri harekâta girişmesi üzerine Kâzım Karabekir, Albay Kazım Bey'e şu telgrafı çeker: "Derhal Nuri Paşa'ya yaz, eğer elindeki kuvvetlerle bana gelir ve yaptığı cinayetleri idrak ederse kurtulur. Aksi halde vatan aleyhinde düşmanlarımızla hakaret ediyor cürmüyle suçlanmaktan kendisi kurtaramaz." (Karabekir, İstiklal Harbimiz, Emre Yay., c.2, s. 772.)
Sayfa 42 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Enver Paşa, isminin parladığı günden beri gururu pek arttığından yapmak istediği bir şeyi açık tenkide tahammül etmez ve inadına yapmak gibi çirkin bir huy almıştı.
Sayfa 973 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Zavallı Enver vakti ile İstanbul'dan Anadolu kuvveti ile Hindistan'ı işgali düşünüyordu, Şimdi de perişan bıraktı Anadolu'yu Hindistan'dan gelerek kurtaracağını düşünüyor.
Sayfa 971 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ben halkımızın fena gördüğü şeylerden kaçınmak lüzumunu her vazife sahibi için en mukaddes bir borç biliyorum. Muvaffakiyetimizin tılsımı budur.
Sayfa 943 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bana gelen dedikodular Mustafa Kemal Paşa hazretlerinin muhittindeki ufak rütbeli zabıtanın sabahlara kadar poker oynadıklarıdır.
Sayfa 942 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bu felaketli günlerde kulaklarımızı dolduran bazı dedikoduların hakikat olduğu ve bunun halk ve bilhassa zabitlerimiz arasındaki tesiri pek felâketli bir istikamette görülüyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın muhiti, yazmaktan insanı utandığı bazı menfur kelimelerle tasvir olunuyor ve şahısları ve dolayısıyla Ankara varlığı ekeleniyordu. Daha 3 ay evvel Salatü Selamlar, kurbanlar keserek dindarane bir huşu ile meclisin açılacağını ilan eden ve böyle de yapan ve her taraftan mevlütler buhari-i şerifler, hatimat-ı şerife okunmasını en ücra köylere kadar tamim eden Mustafa Kemal'in karargahı bir kumarhane bir Sefahat yuvası haline gelmesi doğru mu idi?
Sayfa 942 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
291 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.