Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1940 yılının ilk aylarındaki halkevi çalışmala rına bakıldığında, sosyal yardım etkinliklerinin ön sırada yer aldığı görülmektedir. Kelkit Çayı yöresinde yaşanan deprem sonrasında ihtiyacı olanların yardımına Halkevleri koştu ve elinden geleni yaptı. Yıkılan evlerde kalanlara yatacak yer sağlandı, yaralılar hastanelere taşındı, bölge halkının diğer gereksinmeleri karşılandı. Halkevleri'nin sosyal yardım kolları, böylesine doğal afetler için daha hazırlıklı bir düzene girdi ve ülkenin her yanında doğal afetlere karşı hazırlıklı yapıya geçti. İstanbul Halkevleri, bölgedeki yoksul halkı giydirirken Van Halkevi, bölge köylerinde aşı kampanyası başlattı ve ilaç dağıttı. İzmir Halkevi, altmış doktorun katıldığı kampanyayla köyleri tarayarak, hastalara yardımcı oldu. Karaman Halkevi, okul çocuklarına defter ve kalem; Gerze Halkevi ise yoksullara binlerce kilo erzak dağıttı.
Sayfa 27 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Büyük depremler önceden hissedilir derler. Kuşların ötüşü değişir, köpekler durmadan havlar. Uzmanlar yıllar öncesinden uyarı verir. Büyük deprem geliyor manşetleri ekranı sarar. Ne zaman geleceğini, nasıl geleceğini kimse bilmez. Tek bildikleri geleceğidir ve o deprem gelir. Şimdi aynen öyle hissediyorum. Kuşlar farklı ötüyor, köpeklerin havlayışı değişti, uzmanlar uyarı veriyor, kafamın içi bas bas bağırıyor deprem geliyor İzmir kaç diye. Ege’nin bana hissettikleri, benim ona hissettiklerim bir felaketten başka bir şey değil.
Reklam
Yobazlık coğrafyasızdır; dünyanın farklı farklı yerlerinde farklı farklı kültürlerinde dahi yobazlık birbirinin karbon kopyasıdır. Yobazlık, aynı örüntünün farklı coğrafyalarda sonsuz tekrarıdır. Bazen bir cami imamı, bazen bir kilise rahibi, bazen bir facebook kullanıcısı, bazen bir tarikat şeyhi, bazen bir televizyon programcısı ya da köşe yazan olarak karşınıza çıkar. Her doğa olayı, kaza ya da felaket yobazın zihin dünyasında onun inancını beslemeye yarar. İzmir'de deprem olursa "Allah zina yapanı vurur" diye açıklar, Kabe'de vinç düştüğünde ise "Allah sevdiği kulu yanına erken alır." diye yorumlar. Depremlerde onlarca cami, kilise, havra yıkılmış olsa da bu zihniyet için dikkate değer değildir. 18.373 insanın öldüğü, yüzlercesi çocuk olmak üzere 48.901 insanın yaralandığı, 505 insanın sakat kaldığı Gölcük Depremi sonrasında "7.4 yetmedi mi" pankartını açmaktır yobazlık...
Sayfa 148 - pdfKitabı okudu
17 Ağustos 1999
Deprem o ka­dar güçlüydü ki etkileri, Marmara bölgesi bir yana Ankara'dan İzmir'e kadar uzanan çok geniş bir alanda hissedildi. Bu felaket resmi kaynaklara göre 1 7.480 insanımızın yaşamına mal olurken geride binlerce yaralı ve hayatına engelli olarak devam etmek zo­runda kalan yüzlerce depremzede bıraktı.
Karantinalı Despina Bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına, ÇIktı mı deprem sanırdın kara kız kantosuna, Titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan, Muammer Bey'in gözdesi Karantinalı despina. Çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan, ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan, sınırsız bir mutlulukta uyuturdu Muammer Bey'i, ustalıkla damıttığı o tantanalı aşıklarından İşgal altüst etti nasıl da İzmir'de herşeyi Öğrendi kullanmasını Despina bu geceyi Körfezde parıldayan Yunan zırhlılarına karşı Miralay Zafiruyla ispilandit palasta sevişmeyi Gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması, Havuzda samanyolu'nun hisarbuselik şarkısı, Demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor Muammer bey, Olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması
22 Mayıs (7.1) ve 5 Ağustos 1766 (7.4) İstanbul depremleri
1766 yılında İstanbul' da, Marmara Denizi'nde iki buçuk ay içerisinde bir değil iki büyük deprem birden yaşanmıştır. İlk deprem 22 Mayıs 1766 tarihinde gerçekleşmiş ve en fazla Marmara Denizi'nin doğu kısımlarını etkilemiştir. İkinci deprem ise 5 Ağustos 1766 tarihinde olmuş ve daha çok denizin batı kısımlarını vurmuştur. Bu iki
Sayfa 51 - Doğan Egmont YayınalıkKitabı okudu
Reklam
İzmir depremi ve Marmara altındaki kabuk
1999 İzmit depremi esnasında Anadolu levhası yaklaşık 5,5 m batıya doğru savruldu. Deprem kınğı İzmit Körfezi'nin Marmara'ya girdiği yerde durdu. Böylece bu depremler belirli miktardaki stresi Marmara'nın altındaki kırılmayan kabuğa transfer etti. Depremler olmasaydı Anadolu levhası yılda sadece 2,5 cm batıya kayacak ve bu yer değiştirmeye denk gelecek bir stresi Marmara Denizi'nin altındaki kabuğa yükleyecekti. Halbuki bu depremler normalde 200-220 senede birikebilecek olan bir stresi saniyeler mertebesinde Marmara kabuğuna yüklediler ve her sene de 2.5 cm'lik bir stresi yüklemeye devam ediyorlar. İşte bu nedenle Marmara Denizi'nin altındaki kabuğun fazla dayanamayacağını ve eninde sonunda kırılarak büyük bir deprem üreteceğini düşünüyoruz.
Sayfa 28 - Doğan Egmont YayınalıkKitabı okudu
Büyük depremler önceden hissedilir derler. Kuşların ötüşü değişir, köpekler durmadan havlar. Uzmanlar yıllar öncesinden uyarı verir. Büyük deprem geliyor manşetleri ekranı sarar. Ne zaman geleceğini, nasıl geleceğini kimse bilmez. Tek bildikleri geleceğidir, ve o deprem gelir. Şimdi aynen öyle hissediyorum. Kuşlar farklı ötüyor köpeklerin havlayışı değişti, uzmanlar uyarı veriyor, kafamın içi bas bas bağırıyor deprem geliyor İzmir kaç diye. Ege'nin bana hissettikleri, benim ona hissettiklerim bir felaketten başka bir şey değil. Bir felakete doğru gidiyoruz, görmüyor musunuz? İki insanın kavuşamayacaklarını bile bile birbirini sevmesi intihardır. Niye buna izin veriyoruz?
_İsa havarilerine, öleceğini ve 3 gün sonra dirileceğini söyledi. Onlar inanmadı. Bir bulut yaklaştı ve Tanrı: Oğlumu dinleyin dedi. _İsa, 2 körü iyileştirdi. Sonra isa'ya içine cin girmiş birisini getirdiler. İsa cini kovunca adam sevinçten göbek attı. _İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. _Kim
Yazarımızın birinci romanında olduğu gibi devamı olan bu ikin- ci romanını da İlgiyle, bilgiyle, merakla, heyecanla okudum ve bitirdim. Ancak bu kadar güzel ve etkileyici yazılabilirdi. ÖYLE BİR BEDEL Kİ 2 Gonca Çiftçioğulları 566 Sayfa-2023 Ritim Plus Yayınları 2020 İzmir depremiyle başlayan kitap hemen beni içine aldı ve iler- leyen
Reklam
Olayın psikolojik boyutu yalnızca Müslümanlarda yokmuş
1739 Nisan'ında İzmir'de meydana gelen deprem için Marsilya temsilcisi; "olup bitenler halkı ayağa kaldıran kentin baş papazının yolsuzlukları yüzünden Tanrı'nın öfkesinin kabarması olarak değerlendirmektedir.
Karantinalı Despina
bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına çıktı mı deprem sanırdın ' kara kız ' kantosuna titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan muammer bey'in gözdesi karantina'lı despina çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan sınırsız bir mutlulukta uyuturdu muammer bey'i ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi körfez'de parıldayan yunan zırhlılarına karşı miralay zafiru'yla ispilandit palas'ta sevişmeyi gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor muammer bey olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması
Atilla İlhanKitabı okudu
Depremler
"1500-1800 yılları arasında Türkiye'de gerçekleşen en büyük deprem." "Tarih: 10 Eylül 1509. Yer: Marmara Denizi. Şiddeti: 7.4. Ölü sayısı: 5.000. Bu deprem sonucunda Bolu'dan Edirne'ye kadar hasar meydana geldi. Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultan II. Bayezid Camii, Sultan II. Mehmed Camii ve Galata Kulesi ciddi hasar gördü. İstanbul surları yıkıldı." ... "Yer: İzmir. Tarih: 10 Temmuz 1668. Ölü sayısı: 4.000- 5.000. Kamu alanlarının dörtte üçü yıkıldı. On dört camii yıkıldı. ... 9 Mayıs 1717'de Kayseri'de meydana gelen depremde 8.000 kişinin öldüğünü, 20 Ocak 1544'teki Doğu Anadolu depremiyle birlikte Elbistan'ın yarusının toprağa gömüldüğünü, 22 Mayıs 1766'da yani Kurban Bayramı'nın üçüncü günü İzmit'ten Gelibolu'ya uzanan Marmara fay hattının kırılmasıyla tam 5.000 kişinin öldüğünü, halk arasında Rumi takvime göre 1310 zelzelesi diye anılan 1894 İstanbul depreminde denizin önce 200 metre geri çekilip, sonra da dalgalar halinde karaya vurduğunu duvarlardaki bu notlar dan okuyup öğrendim.
Sayfa 222Kitabı okudu
Ancak 1688 depremi İzmir içerisinde ve İzmir fayı üzerinde olmuştur. Bu deprem İzmir'i vuran en büyük deprem veya depremlerden biri olarak addedilmektedir. Büyüklüğü imi kaynakta 7.0 kimisinde ise 7.5 olarak kabul edilmektedir.
Şöyle bir şey dikkatimi çekti. Hep biz haklıyız, hep başkaları haksız. Ne kadar da tutarlı değil mi? Ya madem en haklı ülke biziz, neden sürekli zordayız, dardayız? Deprem vergilerinin nereye gittiğini filan da soracak değilim. Tabii ki en güzel şekilde çarçur edildiler. Ona buna paketlendiler. İstanbul'dan İzmir'e gitmek için bile, hani diyoruz ya yol yabdilar, e tamam da o yoldan geçmek de 500 lira... Yani hem parasını verdik, hem de kullanırken parasını veriyoruz. Ne kadar güzel bir uygulama. Peki bizim paralarla ne yapıldı, her geçişte 500 lira emizleniyorsa bizden, bu işte bir iş var. Kesin dış güçler...
Kaan SezyumKitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.