Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kâbe nasıl Allah'a aitse; aidiyet bağlamında her bir insan da Allah'a aittir.
Murat Hüdavendigar Temiz itikatlı olup işlerinde ve ibadetlerinde ihlasla hareket ederdi. Neşri Tarihinde şöyle rivayet edilir ki bir gün Murad Han, yıllardır imamlığını yapan zata: "Mevlana! Benim günahım çokluğundan mıdır ki, namaza tekbir getirip el bağlayacağım zaman üç kere Allahu Ekber deyip tekbir getirmeyince Kâbe-i Şerif'i müşahede edemiyorum. Sen hemen bir tekbirde ne hoş müşahede edersin" demiştir. Neşri "Gâzi Hünkâr gayet salih olduğundan, her kişi tekbir bağ- layınca kendi gibi Kabe-i Muazzama'yı görür sanırdı" dedikten sonra "Hiçbir kimse onun velayetinden şüphe etmezdi" diyerek dinî yönüne işaret etmektedir.99
Reklam
Amerika'daki Afrikalı Zencilerin lideri Malcolm X, siyahi yurttaşların sivil haklarını kazanması için Amerika'daki beyaz insanlara karşı amansız bir mücadeleye başlamıştır. Fakat Haccını yerine getirmeye gittiği zaman Asya, Afrika, Avrupa, Amerika Müslümanlarının nasıl aynı elbiseyi giydiklerini, Kâbe'ye doğru koştuklarını ve namazı yerine getirirken nasıl aynı hizada durduklarını görmüştür. O renk ve ırk problemi sorununa çözümün İslam olacağını ve Amerika'da aramaya veya başarmaya çalıştığı şeyin çözüm olmayacağını anlamıştır. Bugün bir takım Müslüman olmayan düşünürler, başka bir din veya hayat yolunun bu problemi İslam'ın başardığı derecede çözemediğini kabul etmişlerdir.
Mescid-i Aksa müze olsunmuş... Olur elbet Bir gün sıra Kâbe'ye gelir mi? Gelir elbet Havralar-Kiliseler restore edilirken Müslümanlar camisiz kalır mı? Kalır elbet...
Sayfa 186Kitabı okudu
Günümüzde insanlar, alışveriş edecekleri mekânlara sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamak için değil, alışveriş merkezleri bir hayat tarzının merkezi olduğu için, alışveriş merkezleri bir hayat tarzı inşa ettiği ve hatta bireyi psikolojik açıdan rahatlatan bir inanç merkezine dönüştüğü için gitmektedirler. Hatta geleneksel dinlerin ritüelleri ile tüketici ve alışveriş in merkezi arasındaki ilişkilerde tesadüfi olmayan benzerlikler vardır. Bir dinin inanmışı ile hac nesnesi arasındaki ilişki bu benzerliklerden en göze çarpanıdır; tavaf etmek, el sürmek (mesh etmek), karşısında durup tefekkür etmek gibi. Bu benzerlikler arasında haftalık ibadet ritüelini de eklemek gerekir. Bireyler hafta da bir kez olsun alışveriş merkezine gitmeden bir rahatlayamamakta, arınamamaktadır. Bugünün dünyasında alışveriş merkezleri birer tapınak, tüketim kültürü de bir dindir, üstelik insanların tüm hayatlarını etkileyen, yönlendiren son derece kapsamlı ve derinlikli bir din. Bu tüketim dininde pazarın güzelliği ve çekiciliği ahlaki ve geleneksel dini değerlerle irtibatsızdır. Her şey bireylerin ona talep göstermeleri doğrultusunda bir fiyata sahiptir; çünkü her şey sonuçta tüketilmeye aday bir metadır. Bu pazarda her şey pazarlanır ve her şey tüketilir; insanın onuru, bedeni, dini değerleri, tarihi değerleri, geleneksel kutsalları, Allah, peygamber, Kâbe, cami, hac, umre, sahabe, ... ama her şey.
Az çoktur, sadelik en üstün mükemmelliktir. Kabe-i Muazzama sadedir ama yürekte büyük bir iz bırakır. Onun sadeliği bizim ruhumuzu yakar o basit görüntüsünün arkasında gizlediği manayla ruhumuzda büyük izler bırakır. İnsan sadeliğe erdiğinde bazı şeylerin künhüne de eriyor
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Kazım Paşa’nın çocukluk günlerinden ;Mekke
..Kurbanlar kesilir. Hz. Ibrahim'in oglu ismail'i kurban etmek istediği mağarayı da gördük. ikiye ayrilmis kocaman bir taş mağara önünde... Güya bıçak kesmeyince Hz. Ibrahim taşa vurmuş taş iki parça olmuş. Benim buna bir türlü aklim ermedi. Çünkü taş benim boyumdan yüksekti. "Ufacık bıçak bunu nasıl keser?" dedim. Delil, sus günahtir, dedi. Böyle hurafeler çoktu. Kâbe nin yüksekligi göğe değermiş, üstünden kuş geçmezmiş demişlerdi. Günlerce kuşlara baktım, sürü ile geçtiğini gördüm. Ve söyleyenlere de gösterdim. Araplar bazi şeyde mutaassip görünür. Fakat yüzlerce ahlaksızlıkları ve hırsızlıkları her gün hükümete gelirdi. Hırsızlar gece falaka cezasına çarptırılırdı. Çünkü hapishaneler doluydu..
Sayfa 83
Halim, yumuşak ve tevazu sahibi olun; sizleri tenkit edenleri anlamaya çalışın. İnsan kendini ne kadar hakir görürse Allah'ın huzurunda o kadar büyür. Kâbe çukurda olduğu halde manen yüksektedir.
Dehşet..
Apple’ın New York’taki amiral gemisi mağazası bir cam küptür. Bu mağaza, bir şeffaflık tapınağıdır. Görselleştirme politikası bağlamında, Mekke’deki Kâbe’nin mimari karşıt-imgesidir. Kâbe, kelime anlamı itibarıyla küp demektir. Kalın, siyah bir örtü onu gözlerden saklar. Yapının içine sadece imamlar girebilir. Herhangi bir görünürlüğü reddeden Arkanum, teopolitik tahakküm için kurucudur. Yunan tapınağında en içteki, görülebilirlikten korunan alana adyton(kelime anlamı:erişilemez/ulaşılamaz) denir. Bu kutsal alana yalnızca rahipler girebilir. Bu tahakküm biçimi Arkanum’a dayanmaktadır. Şeffaf Apple-Shop ise günün her saati açıktır. Mağaza zemin katta bulunmaktadır. Müşteri olarak herkesin binaya erişimi vardır. Siyah örtülü Kabe ve cam Apple Shop iki farklı tahakküm biçimini cisimleştirirler: Arkanum ve şeffaflık.
"Kimi bin defa gider kabe'ye de kendini bulamaz, kimi köyünden bile çıkmamıştır ama Gönül kâbesinde yaşar..."
Reklam
Kâbe-i kalbini tavaf eyle Ki bu haccın safası ömre sürer
Sayfa 226 - Turkuvaz Yayınları
Bazen de hikmet, "harabat ehlini hor gören zahid"den kinaye, keskin ironik sembollerin ve batini tezatların arkasına saklanır. Neyzen Tevfik'in mezar taşındaki gibi Sen sûrete bakmakla hüküm verme sakın Gel sireti gör Hakk'ı temaşa ediyor Hep Neyzen'i sarhoş görüyorsan ne çıkar Meyhanede bak Kabe'yi inşa ediyor
Sayfa 84 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Mekke, Kâbe'nin etrafında bir fânus; Kâbe, Mekke'nin içinde bir nur... Mekke bir şehir, Kâbe bir sır...
"kıyamete kadar senin ve sana uyanların günahlarını bağışladım."
"Benim ümmetinin kandili, Ebû Hanîfe'dir" şeklinde bir rivayet gelmiştir. O, rüyada, "Ebû Hanîfe'nin ilminin yanındayım" diye bir ses işitmiştir. Ebû Hanîfe'nin muhalifleri bile onun fıkıhtaki önceliğini kabul etmişlerdir. Ebû Hanîfe geceleri ibadetle geçirirdi. Bir gün Kâbe'de şöyle bir ses duydu: "Ey Ebû Hanîfe! Sen bana hizmetini samimiyetle yaptın ve beni hakkıyla tanıdın, ben de kıyamete kadar senin ve sana uyanların günahlarını bağışladım." Meşayihin önde gelenleri onun öğrencisi oldular. Kadılık görevine atanmayı kabul etmediği için ağır baskıları göğüsledi. Zalimlere karışmadı ve onlardan hiçbir şey kabul etmedi, inzivaya çekildikten sonra yalnızca rüyasında gördüğü Hz. Peygamber'in [sav] işareti ile İslâm'a davet görevini yerine getirdi. Alacağını istemek üzere borçlusunun yanına gittiğinde, onun duvarının gölgesine dahi oturmadı. Ayıbı belirtilmeden satılmış kusurlu bir kumaş elbisenin bedeli içine karıştığı için vekilinin kendisine getirdiği malın tamamını tasadduk etti. Kûfe'de bir koyun kaybolduğunda koyun eti almadı. İşte bu anlattıklarımız Ebû Hanîfe'nin menkıbelerinin bir kısmı olup onların hepsinin sayılması güçtür."
Sayfa 33
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.