Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
288 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Gönül Muhasebesi?
*evet yine spoiler içerir :') Öncelikle bu kitabı daha iyi anlayabilmemiz için buraya şu deneyi bırakıyorum: youtu.be/RQVB9ML8p_8?si=... ..... Olimpos Yayınları, 5. Baskı (Kasım 2022) Kitabımız, Bireysel Psikoloji'nin kurucusu Alfred Adler'e (1870-1937) aittir. Freud ile Viyana Psikanaliz Topluluğu'nu
İnsanı Tanıma Sanatı
İnsanı Tanıma SanatıAlfred Adler · Olimpos Yayınları · 20214,396 okunma
Reklam
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne taham­mülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı ge­çirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyan­mak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı,birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
336 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Ve sonunda ikisi de ölür:((( Mateo ve Rufus son günlerini birbirlerini bularak geçirdikleri için şanslıydılar belki de... Ölüm kaçınılmaz son ve yaşam her zaman daha tatlıdır. Cennette gideceğini bilenler bile ölmek istemez, diyor kitapta. Ömür bir gün o da bugün cümlesinin özeti niteliğinde oldukça hüzünlü bir hikâye.
Ve Sonunda İkisi de Ölür
Ve Sonunda İkisi de ÖlürAdam Silvera · Pegasus Yayınları · 20193,018 okunma
ÖZEL (SPESİFİK) FOBİLER Bu tür anksiyete bozukluklarında belirli bir durum ya da nesneye yönelik irrasyonel ve güçlü bir korku yaşanır. Özel fobilerin dört büyük türü vardır. Birçok insan aynı katego­ ri içinde birden fazla fobi yaşayabileceği gibi, birden fazla kategoride farklı fobilere sahip olanlar da vardır. Durum­ sal fobi, bbbi fobi, doğal çevreyle ilgili ve hayvanlarla ilgili fobiler olmak üzere dört ana türde değerlendirilir. Hangi kategoriden olduğu önemli olmaksızın, özel fo­ • biler, benzer belirtiler gösterirler: Bireyin korktuğu nesne ya da durumla karşılaşhğında çok şiddetli korku, panik ve dehşet duygulan Nefes darlığı, çokça terleme, uyuşmuşluk hissi ve baş dönmesi gibi panik atak benzeri belirtiler Korktuğu nesneden kaçmak için günlük hayat düzeni­ ni bozacak derecede çabalar göstermek Bireyin korktuğu nesne ya da durumla bir sonraki kar­ şılaşması hakkında düşünmesi ve bu kaçınılmaz son hakda senaryolar üretmesi
Reklam
"Yaşamın anlamı" nasıl keşfedilir ?
Logoterapiye göre bu yaşam anlamını üç farklı yoldan keşfedebiliriz: 1. Bir eser yaratarak ya da bir iş yaparak; 2. Bir şey yaşayarak ya da bir insanla etkileşerek; 3. Kaçınılmaz acıya yönelik bir tavır geliştirerek. Bunlardan ilki, yani başarı yolu, oldukça açıktır. İkinci ve üçüncü ise, biraz daha ayrıntı gerektirmektedir. Yaşamda anlam bulmanın ikinci yolu, bir şey -iyilik, doğruluk, güzellik gibi- yaşamak, doğayı ve kültürü yaşamak, son ve bir o kadar önemlisi de olanca eşsizliğiyle bir insanı yaşamaktır. Yani onu sevmektir.
Ormanın Üzerindeki Yıldız
Hiçbir şey düşünmüyordu. Geçmişi de, kaçınılmaz olanı da. İnsanın son anda bile, karanlık namlusuyla tehditkârca bakarak pırıldayan silahı elinde tartarak, bir indirip bir kaldırarak yaptığı gibi, ölüm düşüncesiyle de oynamıyordu artık. "
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Sign up Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size infinitium _kitap_toplulugu ile birlikte okuduğumuz Albert Camus'tan Sisifos Söyleni adlı kitabı ile geldim. 1942 yılında yayımlanan Sisifos Söyleni'nde Camus, kendi bakış açısından absürt felsefeyi (absürdizm) ele alıyor. ("Söylen" kelimesinin de "mit, efsane"
Sisifos Söyleni
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20238,4bin okunma
Scheler in görüşü ancak sonuca bağlanmış trajik durumları kucaklar, ama iki çocuğundan birini seçmek zorunda kalan ana trajik bir kişidir, tanrısının isteiğini gerçekleştirmek için oğlu ishakın hayıtını yok etmek zorunda kalan ibrahimde trajik bir kişidir. ibrahim oğlunu seviyordu, ishak, yüz yaşının gerçekleşen son umuduydu. tanrının kutsadığı soyu ishakla sürdürecekti. ibrahim tanrısını seviyordu ve bu tanrısı ondan bu oğlunu istemişti onu moriah dağına götürüp kurban etmesini istemişti. ibrahim ne yapabilirdi nasıl davranırsa davransın suçlu olacaktı. ibrahim inanan bir kişiy.di oğlunu moriah dağına götürdü, bağladı ve bıçağı kaldırdı. kİerkegaard İbrahim'i trajik kahramandan farklı görür, onca trajik kahraman genel geçer bir değeri gerçekleştirirken suç işler, ibrahimin tanrısı ise sırf ibrahimin tanrısıydı. bununla trajik kahramanın "nesnel" bir değeri, ibrahimin ise herkesin göremediği belki de yalnızca kendisi için geçerli olan bir değeri gerçekleştirdiğini söylemek ister. kierkegaarda göre trajik kahramanın eylemi ahlaksal bir eylemdir. ibrahimin ise ahlak alanın aşar. trajik kahramanın eylemi ahlakça onaylanır ibrahim eylemi önünde ahlak susar der. gerçekten de ana sorunu olması gereken olan her etik görüş ibrahimin bu durumu karşısında susmak zorundadır. Ama ahlakın bu susması, bütün trajik eylemler karşısında gördüğümüz bir susmadır. bu trajik kişinin ne suçlu, ne de suçsuz olmasından ileri gelir. ahlak bakımından sorunun askıda kalması kaçınılmaz bir şeydir.
Reklam
Aşk-ı Memnu
''Herkes sonunda olmaktan korktuğu insana dönüşür'' Bihter her ne kadar annesinden nefret etse ve ona benzememek için uğraşsa da kaçınılmaz son. youtube.com/watch?v=QVPSf4U...
“Sevgili Bilge, bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
İslām, kıyamete kadar baki kalacak son/tek Hak Din ise, onun temel kaynakları bakımından bize ve gelecek kuşaklara kadar hiç bir noksanlığa maruz kalmadan ulaşmış olmasındaki zaruret de bedihidir. Aksi halde Yahudiliğin ve Hristiyanlığın başına gelenlerin İslam'ın da başına gelmesi kaçınılmaz olurdu!
Hayatımızın başlangıcı sonuna göre ne kadar da fark­lıdır! Başlangıç asılsız umutlarla, çılgınca arzularla, be­densel zevklerin sarhoşluklarıyla doludur, fakat kaçınıl­maz son bütün uzuvların çözülüp dağılması ve cesetler­ den yayılan fena kokulardır.
Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne taham­mülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı ge­çirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyan­mak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Sayfa 50 - iletişim yayınları, ikinci baskı, 2013
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.