Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Evrenler bir kitabın sayfaları gibidir. Ama Zaman'da her sayfa sonsuzdur ve kitabın sonu yoktur." Yani her sayfa, var olduğu sürece sonsuza kadar uzanıyordu. Bir evrenin sonuna ulaşmak mümkün değildi. Çünkü sonları yoktu. Kâşifler sonsuza kadar uçsa bile sınıra ulaşamazdı. Gezegenlerle, yıldızlarla, dünyalarla ve kara deliklerle karşılaşırlardı muhtemelen, ama sınır yoktu. Ötesine geçebilecekleri bir sınır yoktu. Evrenlerin içinden geçmek gerekiyordu. Evren boyunca gitmek yerine, içine dalmak gerekiyordu. Komşu evrene geçmek, kalemin ucunu bastırarak yazdıklarını alttaki sayfaya geçirmek gibiydi.
Sayfa 497 - Artemis YayınlarıKitabı okudu
“Anlatsana hikâyesini Mari” dedim. O şiirin gerisini, dizelerin arasını dinlemenin benim için nasıl da değeri biçilmez bir armağan olduğunu hissetti. Gizli vasiyetini açıklar gibi, büyük sırrını paylaşır gibi, en leziz meyveyi tane tane yedirir gibi anlattı. “O deyiş Çorlu gezisinden yadigâr. Bir gün İskilip kasabasında çalışırken çocuklar etrafını sarmış. O da oyalansınlar, kendisini de rahat bıraksınlar diye çocukların eline kâğıt kalem tutuşturmuş, ‘Bildiğiniz ne kadar meyve ismi varsa yazın’ demiş. Oralar bereketli yerler, çocuklar yazdıkça yazmış. Sırf üzüm çeşitleri bile bir sayfa tutmuş. ‘Çatal Kara’ da onlardan biri. Yer yer mora çalan kuzgunî bir salkımmış. Diline doladı bir kere. Gözlerime, saçlarıma yakıştırdı. ‘Çatal Karam’ dedi durdu bana. Sonra da o şiir geldi...” Hastane odasının çiğ boşluğunda Bedri’nin sesi yankılandı, sevdiği kadın için son kez söyledi şiirini. Karadutum, çatal karam, Çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, Çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın.
Reklam
"II. Abdülhamit'in Tahttan İndirilmesi"
Gençliğimin ilk acı ve kederli günleri babamın hal'i ile başlar. Şiddetli top sesleri sarayın duvarlarına aksedip camları sarsarken kalbimde duyduğum ızdırapla gözlerimden yaşlar boşandı. İlk sözlerim, Cenab-ı Hakk'a yalvararak, "Allah'ım babama acı, hayatını bağışla!" diye dua etmek oldu. Taht, taç, bunlar hep boş şeylerdi. Şimdi bize
Sayfa 145
"...Almanya ile ittifak halinde sonuna kadar harbe devam edilerek büsbütün bozguna uğradığımıza göre, İngilizlerin elde etmek istediklerini onlara kendi yardımımızla bahşetmek, tarihte Osmanlılılık için, bilhassa bugünkü hükümet için pek kara bir sayfa vücude getirir." Yıldırım Orduları Başkumandanı Mustafa Kemal
Sayfa 14 - Pozitif, Sadrazam ve Mustafa Kemal Arasındaki TelgraflaşmalarKitabı okudu
Kara Sayfa
Tüm bu olanları hatırlıyor muyum, yoksa bana anlatıla anlatıla, çocukluğuma gide gele, çok zamanlar orada kaldığımdan mıdır nedir, hep aklımda tutuyorum. Dönüp dolaşıp hep aynı geceye varan kimseler gibi, gibisi fazla, kendimi bildim bileli hep aynı soruyu soruyorum: Niçin bir kış biterken başka bir kışa uyanıyorum? Oturduğu koltuğa yaslanamayan, bir Parkinson hastası gibi dizini sürekli sallayan, hakim karşısında tırnaklarını yiyenlerin tedirginliği kaldı bana. O günden biliyorum, sadece o günden bulaştı bana.
Sayfa 83 - undefinedKitabı okudu
"Denizde bir tufan esnasında gemilerinin delinmesi / dalgaların onları sarması sonucu karşılaştıkları tehlikeler karşısında halkın Allah'a yakarmasını; bir zarara uğradıkları zaman ya da olumsuz bir hadise ile karşı karşıya kaldıklarında insanlarin korkuya kapılmasını, ağlayıp sızlamasını; daha sonra ise böyle bir şey hiç olmamış gibi nankörlük etmelerini[*] kur'an "defalarca" reddetmiş ve böyle yapanları taşa tutmuştur. Böyle bir din korkuya dayalı bir dindir." [*] (Lokman 31/32) وَإِذَا غَشِيَهُمْ مَوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُمْ مُقْتَصِدٌ ۚ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ Dalgalar onları kara bulutlar gibi kuşatınca, dini Allah'a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkardı mı içlerinden bir kısmı doğru yolda kalır. Sözünde durmayan nankörler dışında hiç kimse ayetlerimizi bile bile inkar etmez. _______________________ 19. Asrın materyalistlerinin "Din tâbîat olayların etkisiyle halkta ortaya çıkan korkunun ürünüdür." dediği şeydir. Dedikleri de doğrudur! Daha materyalistler ;"Din, korkunun bir ürünüdür" demeden Kur'an bu dinin takipçilerini, kula kulluk edenleri, korkakların ibadet mantığını ve sıniflaşmanın ürünü olan bu dini hedef almıştır.(....) Ali Şeriati /Dine karşı Din /Sayfa ;68
Reklam
Benim için mutlu bir gün, bir sayfa iyi yazı yazdığım sıradan bir gündür. Yazının dışındaki hayat eksik, kusurlu, anlamsızmış gibi gelir bana.
Mürekkep denizlerinde beyaz bir sayfa gibi yelken açtım. Cezalı bir öğrenci gibi yüz kere, bin kere, on bin kere alt alta ismini yazdım. Senin bile bilmediğin kelime oyunları yakaladım isminde. Harflerden fal baktım, hikayeler yazdım kaderine. Rotasız, haritasız, bata çıka ilerledim. Kırk gün kara yüzü görmeden, kitaplardan burnumu çıkarmadan, insanlarla muhabbet etmeden yolunda gittiğim oldu. Gün oldu su aldı gemim, yaralandı. Ufuk çizgisinde güneş misali ışıldadı mütebessim yüzün. Her gün doğumunda yeniden sevdim seni, her gün batımında bir kez daha kaybettim.
452 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.