İran'ın dini lideri Hameneî'nin farklı yerlerde ve farklı zamanlarda Filistin hakkında yaptığı konuşmaların bütünleştirilip kitap hâline getirilmesiyle ortaya çıkan bu eser, genel hatlarıyla Filistin meselesinde İran'ın tavrını gösteriyor.
Hameneî'nin konuşmalarında İran'ın dış politikasının parametrelerine rastladığımız gibi, onların ”istikbar” diye adlandırdığı Amerika ve İsrail'e karşı nasıl bir tutum sergilediklerini söylediklerinden anlıyoruz.
Filistin'in kurtuluşu için İsrail'in yok olmasının gerekliliği sürekli vurgulanmış. Sanırım Amerika'da bir gazetede, bu sözlerinden dolayı, kitabın üzerinden kara propaganda yapılmış. İsrail'in sonradan bu topraklara gelen Yahudiler tarafından kurulduğunu ve bu topraklardaki Filistinlilerin zorla çıkarılarak göçmen durumuna sokulduğunu güzelce izah etmiş. Bu kısımları açıkçası beklediğimden daha iyi buldum. Bakıldığı zaman yukarıdaki önerisi de bence kabul edilebilir. Zaten kitapta, İsrail'in bölge için neden tehlike arz ettiği siyasî, dinî ve ekonomik olarak uzun uzun açıklanıyor.
Muhtemelen çoğunlukla bu konuşmalar halka yapıldığından, hamasî üslup ağırlığını hissettiriyor. Bazı yerlerde bilginin önüne hamaset geçtiği için rahatsız edici bir izlenim bıraktı bende. Bir de kitabın derleme olması, bütünlüğüne zarar veriyor. Konunun tam olarak bütünleşmesini engelliyor maalesef.
İran'ın Filistin ve İsrail meselesine karşı bakış açısını ve düşüncelerini merak edenler okuyabilir. Onun dışında Filistin meselesine dair bilgi edinmek isteyenlerin de okuyabileceği bir eser olduğunu düşünüyorum.
Evlilikte olduğu gibi toplum yaşamlarında da kadının karar alıcı rollerde görünmesi, örneğin halifelik, kadılık ya da imamlık gibi işler yapması önlenmiştir. Yine bundan dolayıdır ki Kur'ân'a, Tanrı'nın kadınlardan peygamber göndermediğini, meleklerini dahi dişilerden değil erkek cinsinden seçtiğini ve çünkü eksik akıllı olarak
En sevdiğim yabancı dizilerden Malcolm in the Middle'dan Monk'a unutulmaz yerli dizilerimizden Bizimkiler'den Mahallenin Muhtarları'na pek çok dizinin detaylı analizine yer verilen bu nostaljik eser alanındaki büyük bir boşluğu giderirken okurlarına da nostalji dolu anlar yaşatıyor. Eserde incelenen TV dizileri şunlardır:
A
Tsinandali'de esir alınan Prensesler ve Madam Drancy, acı ve korku dolu bir diyara doğru yol alıyordu. Başlarındaki dağlılar, esirleri kendi malı gibi görüyorlardı. Onları İmam'a teslim ettiklerinde büyük bir mükafat alacaklardı. Fakat dağlılar, esirlerinin önemi ve konumunun farkındaydı. Son derece gaddar tavırlar sergileseler de kimse
Patateslerin kabuklarını mümkün olduğunca ince soymalıyım diye geçiriyordum aklımdan, aramızda süregiden anlaşmazlığı pek dert edinmeyen, iriyarı, ehl-i zevk denebilecek parmaklarıma bakarak. Sonra şu akşam vaktini çabuklaştıran kara bulutların kızgınlığı, homurtusu, kendiliğinden geçiverirdi belki. Belki içerideki odadan sesi gelen ikna aracı bir radyoda karcigar faslını icra eden, ilkeleri sıkıca belirlenmiş "erkekler topluluğu"ndaki koristlerden biri azıcık aykırı bir do sesi çıkarmak için başını hafifçe yana eğerdi. Bütün bunlar bir bilinmezler silsilesi olarak kafamda gidip geliyordu. Hayır kafamdaki bu kargaşa bıçağı kaçırıp o beklediğiniz mahut ve makus kazanın olmasına yol açmayacaktı. Dünyada bıçak gibi herhangi bir tehlike varsa, bu tehlikeyi bertaraf edebilecek daha etken şeyler de her zaman vardır: Örneğin ininde saklanmış, ölmek için kendini olgunlaşmaya bırakmış, gençliğimden beri biriktirdiğim mütevekkil sabır gibi.
Milattan önce
Alman arkeolog Gabriel Hamer, Renan Kır ve Pamir Akın önderliğinde Göbeklitepe'de kazı çalışmaları sonucunda elinde kara kutu bulunan bir iskelet keşfeder.
Hikaye bu kutunun bulunmasıyla başlar ve yanında bir harita da bulunur. Bunlar incelendiğinde Şanlıurfa'nın meşhur Balıklıgöl'ü olduğu düşünülür ve ekip olarak oraya gitme kararı verirler. İskelet Şanlıurfa arkeoloji müzesine teslim edilir. Müze müdürü Doktor Asel'i çağırır ama onlar daha iskelete bakmadan iskelet yok olmaya başlar.
Bir yandan da Urfa'ya gök taşı düştüğü söylenilir. Ve gök bilimci Azim Kara araştırma için görevlendirilir. Olaylar Genel Kurmay ile Nasa'ya kadar uzanır ve insanlık tehlike altına girer.
Şanlıurfalı olarak çok beğendiğim bir hikaye oldu. Memleketimi anlatan bir kitabı okumak çok hoşuma gitti. Yazarın dili sürükleyici ve akıcı. Bilim kurgu türünde yazılmış merak unsuru diri tutulmuş muhteşem bir eser. Benim için tek eksi yanı yazı puntosunun küçük olması.
Aksiyon ve macera dolu bir eser. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Tarihin sıfır noktasi Göbeklitepe'yi merak edenler için harika bir kitap. Yazarımızın emeğine,yüreğine sağlık kaleminiz daim olsun.
Merhabalar,
Kitabın bitimine 50 sayfa kalmışken tutamadım kendimi ve hemen bir şeyler yazmam gerek diye düşündüm. Kitabın mükemmel içeriğini anlatmaya geçmeden önce bu şaheseri kimin yazdığını anlatmak istiyorum.
Kimdir bu
Vamık Volkan yazarımız?
Vamık Volkan, 1932 Lefkoşa/Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs İslam Lisesi'nde okudu; son sınıftayken çıkan
Rastlantının, tüm insani olaylarda öyle büyük bir etki alanı vardır ki, uzaktan tehdit eden bir tehlikeyi fedakârlıklarla önlemeye çalıştığımızda, bu tehlike olayların öngörülemeyen bir aşamasında yiter ve şimdi feda edilen şeyler yitirilmiş olmakla kalmaz, onlarla sağlanan değişiklik artık olayların değişmiş durumunda, bir dezavantaj olur. Bu yüzden aldığımız
önlemlerde geleceğe çok müdahale etmemeli, rastlantıyı da hesaba katmalı ve kimi tehlikeler karşısında, kimi kara fırtına bulutları gibi geçip gitmelerini umarak, soğukkanlılığımızı korumalıyız.
"Ne kadar tehlike içinde bulunursak bulunalım, ne kadar haklı olursak olalım, vatanperverlik hislerimiz bizim şahsi dertlerimizi ve haklarımızı unutmayı emreder."
KURT GECESİ
Kurt Gecesi kitabının yorumuyla sizlerleyim. 30 Kasım 2007 de gerçekleşen Isparta Uçak kazasına farklı bir bakış açısı getiren bir kitap. Kazadan sonraki gelişmeleri kurgusal bir anlatımla Türkiye'de yaşanan olayları içeriyor. Türkiye üzerinde dönen oyunlara, Tapınakçılara, Büyük Ev'e ve daha bir sürü tehlike arz eden
Grebenski Kazakları, Kafkasya'ya ilk giren gruptu ve sınır hattını koruyorlardı. Rivayete göre memleketleri Ryazan'dı ama Çar III. İvan'ın baskısı tahammül edilemez noktaya geldiği için daha da uzak bir bölgeye göç etmeye karar vermişler ve güneye yönelmişlerdi. Yaptıkları sağlam sallar sayesinde ailelerini, hayvan sürülerini ve
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Sömürgecilik dönemi sona erdi. Fakat, genellikle sömürgeci güçlerin hiçbir düzenleme yapmaksızın çekilmelerinden kaynaklı sorunlar, bugün hala tehlike arz etmekteler. Dört kanlı savaşa ve Pakistan'ın Hindistan' a karşı kullandığı bir taktik olan sınır ötesi terörizm ile perçinlenen Hindistan-Pakistan husumeti, en önde gelen örnek. Başka