“Ya o din âlimi geçinenler? Din alanlar, din satanlar, laf kalabalığından başka ne söylüyorlar? Onların bütün laflarını da bir Karadeniz türküsünün iki dizesi açıklıyor. Bu dünya yalan dünya / Öteki de şüpheli.”
Sayfa 120Kitabı okudu
Lamartine
*
Karadeniz'e kadar Boğaziçi'ne gidip geldim. Gör düğüm bu büyüleyici tabiattan bazı özellikleri çizmek istiyorum. Göğün, toprağın, denizin ve insanın elbirliğiyle bu kadar eşsiz ve güzel tabiat görüntüleri yaratabileceklerini doğrusu şimdiye kadar ummazdım.
*
Sayfa 70 - Milliyet YayınlarıKitabı okudu
19 Mayıs Atatürk'ü anma gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun
BİR DAHA GEL SAMSUN'DAN
Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bu gemi bu karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Ararım izini Dolmabahçe'den
Bir daha dönmez mi bu yola giden
İçimde sen gözümde sen
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bulutlar terinden dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
Bir daha gel gel Samsun'dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
(ÂŞIK MAHZUNİ ŞERİF)
Erciyes'e İlk tırmanış
Coğrafyacı Strabon da Erciyes Dağı'nın( eski ismiyle Argaeus) zirvesinin karlalarla kaplı olduğunu ve güneşli bir günde zirvesinden hem Akdeniz'in hem Karadeniz'in görülebildiğini yazmış.
Karadeniz'in matemli suları binlerce Türk şehidinin yanına bir yenisini daha götürdüler.
Sayfa 35 - Hasan Dayı hikâyesiKitabı okudu
"Orhan Kemal'le Yaşar Kemal Çukurova'nın romanını yazdı!" dedikten sonra, öteki bölgeleri anlatan romancıları sayar, sonra da "Peki, Karadeniz'in romanını kim yazacak?" diye sorar, boşlukların bir an önce doldurulmasını isterler.
Can Yayınları 1.BasımKitabı okudu
Ahmet Bey,, karıma vurdum diyorsunuz.
«Ben erkek olarak, bakın biz Karadenizliyiz.
Ben şöyle düşünüyorum. Bizim Karadeniz'de zorunlu tabii. Bu okumakla ilgili. Belki benim hanım okumamış evde çoluğu çocuğuyla uğraşmış, ben de tabi dışarda herhangi bir sıkıntıyla karşılaşıp eve gelmişim, beni makul karşılamamışsa dayak yemiştir."
Açıklama gerçekten ilginç. Döven kabahati biraz kendi memleketinin havasına, geleneğine buluyorsa, biraz da karısının yani dayak yiyen kişinin okumamışlığına buluyor. Okumuş kadının kocasına makul davranacağı ve dolayısıyla dayağa yol açacak hareketlerden kaçınacağına inanıyor. Ahmet Bey belki 'çok kültürlü' değil ama biz kadınların ne amaçla eğitildiğimizin bal gibi farkında .
Sayfa 15Kitabı okudu
