Birinci tekil şahsın ağzından, üst gerçekçilikle bezenmiş, bol kişileştirmeli, alegorik, absürt bir anlatım.
"Kuracak başka bir hayal kalmayınca İç Sıkıntısı boğazıma doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada da bir Y harfi, defterin arasından başını uzatıp etrafı kolaçan ettikten sonra hızla geldiği yere girdi. Defterin içine ne yazdığımı
Farkında değil misiniz?
Hepimiz hayat boyu kendi zindanlarımızı oluşturuyor sonra oluşturduğumuz zindanlara kendimizi mahkûm ediyoruz.
En acısı da bütün emeklerimizin bu zindanı inşa etmeye gitmesi...
"Hakikat şu ki, hepimiz kendi yarattığımız zindanda yaşamaya mahkûm edildik." (s. 248)
Hiç düşündünüz mü ne için
Evimde rahat koltuğuma oturmuş bir vaziyette bu incelemeyi yazıcağım için şimdiden vicdan azabı çekiyorum.
Öncelikle Martin Eden Sadece bir aşk romanı yada bir macera romanı değildir! jack londan'ın hayatının bir bölümünün romana kurgulanmış halidir.
Zor zamanlarda hepimiz bir hedef oluşturur ve bu hedefe bağlı kalacağımızı söyleriz ama rahat
Bugün 450 milyondan fazla satmış, sayısız ödül almış, 8 sinema uyarlamasıyla gişe rekorları kırmış bir serinin, Harry Potter Serisi’nin, ilk kitabından bahsedeceğim: Harry Potter ve Felsefe Taşı. Kitabı tek kelimelik cümlelerle anlatmak gerekirse şöyle olurdu: Muhteşem. Olağanüstü. Harika. Süpper. Amazing. Magical vs.
Öncelikle Joanna Kathleen
"Talih çok değişik biçimlerde çıkar insanın karşısına, kim tanıyabilir onu?"
"Her şeyi ihtiyardı balıkçının-yenilgi nedir bilmeyen, neşeli, deniz rengi gözlerinden başka. "
Santiago; yalnız ve yoksul yaşlı bir adamdı. Yaşlı ama güçlüydü gerçi. Hayatın, yeni bir günün ona getireceklerine dair hep iyi umutları vardı.
Bu kitap efsunlu...
Bu kitaba, kitabın kendi mottosuyla karşılık verip İnceleme "yazmamayı tercih ederim" çünkü, hislerimi yazmayı tercih ediyorum.
Aslında tercihlerimin adamı değilimdir. (Adam olmadı sanki, madâm mı deseydim acaba)
Çünkü çoğu yaşadığım şey, benim tercihim değildi. Kimi zaman iki seçenek arasında kalacak kadar bile
İntihar fikri parçaları yöntemi içinde mi barındırıyordu yoksa yöntem girdiği zihinle birleşince mi oluşuyordu, bilmiyorum. Şu an tek bildiğim Kendini Gırtlaklayan İnsan'ın boğazını oldukça kararlı sıktığıydı. Vücudunun refleksleri bile bu kararlılık karşısında çaresiz kalıyor, amacın gerçekleşmesine sessizce boyun eğiyordu. Bu sayede de içindeki hayatı çıkarabildiği kadar dışarıya çıkarıyor, sevinçle can çekişebiliyordu. Tabutun İçindeki İnsan ise içerideki havanın bir an önce bitmesi için sabırsızlanıyor, yardım etmenin verdiği mutlulukla içerideki havayı bir an önce bitirmek için olabildiğince hızlı nefes alıp veriyordu. İkisinin de içinde oldukça az hayat kalmıştı. Ve ölümlerine saniyeler kala da sadece Kendini Gırtlaklayan İnsan bir şeyi yanlış yaptığını fark edebildi.