Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
* "Fazıl Hüsnü Dağlarca son şiirlerinden birinde estetik sözcüğüne bir karşılık sürdü ortaya: Gözelik.Estetik, Batı kaynaklı sözcükler arasında belki en alıştıklarımızdan biridir. Ama Dağlarca'nın yaptığı gibi, buna ne demelere bir Türkçe karşılık bulmalı? Yabancı sözcükleri Türkçe sözcüklerle karşılamayı sadece dil devrimine inanmış olmaya
Sayfa 47 - SelKitabı okudu
Tiyatro'nun doğuşu
Halkın yaşamı ve folklor, aynı zamanda, Hellen kültürünün bir başka türünü doğurdu: Tiyatro, dramatik eserler ortaya çıktı. M.Ö. 6. yüzyılda Atina'da doğan tiyatro, şarap tanrısı Dionysos onuruna düzenlenen kırsal bayramlardan alıyor kaynağını. Bu şenliklerde oyunlar ve türküler, bu tanrının gelişini ve yazgısını dile getirir ve keçilerin
Sayfa 298Kitabı okudu
Reklam
İskoçya'da hayvan bilimleri üzerine çalışan küçük bir araştırma enstitüsü; bağışçı ebeveyn hayvandan aldığı bir hücreyi, çekirdeği alınmış olan döllenmemiş yumurta hücresine aşıladı. Hücreye elektrik akımı verdi ve tıpatıp aynı görünümde yeni bir hayvan yarattı. Böylece, bağışçı yumurtadaki mitokondriel DNA'ları saymazsak birbirinin tamamen aynı iki hayvan ortaya çıktı. Orijinaline %98 benzerlik gösteren bu kopyaya Doly ismi verildi ve Doly üne kavuştuğunda yıl 1996'ydı. Artık oyun başlamıştı. Sonraki beş yılda dünyada klon patlaması yaşandı. Japonlar inek Noto'yu kopyaladı. Binlerce Noto yarattılar. İtalyanlar Prometea adlı atı klonladılar. Kuzey Kore köpek Snuppy ve kurt Snuwolf'u kopyalarken, İran keçi Hannah'ı kopyaladı. İskoçyalılar domuzlarla uğraştı; Fransızlar tavşanlarla. Çin ve Hindistan kopyalanmış sığır yetiştirirken, Türkiye ve İspanya kopya boğalar yetiştirdi. Dubai aynı devenin tam yüz dört kopyasını yaptı. En sonunda sahneye Birleşik Devletler çıktı ve klonlama işlemini bütün bu devletlerden daha hızlı ve kaliteli yaptı. Daha fazla laboratuvar, daha buyuk ticari amaçlar ve yığınla para...
Kuralcılığı profesyonellik sanmaya devam edersen 'tecrübeli keçi sürüsünün keçi çobanı' olabilirsin anca
Çevirinin güzelliği :D
Keçi anne demiş ki: - Haydi bakalım, şimdi gidip, taş toplayıp getirin...Uyanmadan şu dinsiz imansızın karnına dolduralım.
Bir Rüya (Ar İzmoce)
Rüyamda, başka bir ülkedeymişim Bilmiyorum nasıl gitmişim Öğlen vakti, göğü seyrediyorum Güneş beni aydınlatmıyor Orada da dilimizi konuşan var Hem de bir hayli kişi Bu dili yasaklamışlar Devletin polisleri Hayret ettim, acaba niçin Ben burada artık duramam Koyuna keçi kafası takmışlar Bunu iyi düşünmek gerek Köyden köye hudut niye Kuzeyden parladı güneş Yaralara niçin merhem olmuyor bu?
Reklam
"Urfa'da çok köy gezdim, insanlar tanıdım. Bu insanlar ki özgür değil, bu insanlar ki topraksız, bu insanlar ki hala KÖLE, Allah'ın kulları değil, AĞA kulları. AĞA'larsa her şeydir. AĞA döver. AĞA söver, AĞA sever! AĞA'lar ekmekle, biçmekle tükenmeyen geniş toprak sahipleri, köy sahipleri... Topraklarının üzerinde yaşayan insanların sahiple­ri... Yaşamanın iyisi, kötüsü AĞA'nın vicdanına bağlıdır. AĞA isterse köyünü satar, malı değil mi? Köy ile beraber CAN da satılır. CAN, keçi, koyun değil, insanoğludur! Bu, AĞA kullarının elinden tarımdan başka iş gelmez. Kullar bütün yıl çalışır, ter döker, emir alırsa kan döker! Didinir, uğraşır, ölür, hesap zamanı gelir çatar. Bu insanlara YARICI derler. Derler ya bakmayın siz buna. O, sözdedir. AĞA, çobanın sürü sahibine; "yüz koyundu, kırkı dağdan atladı, ellisinin ödü patladı, dokuzunu kurt hakladı, al şu bir koyunu" dediği gibi. KÖLE'sinin hakkını verir! AĞA, kölesine şehirde bakkal göstermiştir, öteberi alsın diye, pırtırcı göstermiştir, çapıtını alsın diye, borçlar dağlar gibi yığılır, harçlar bölüm zamanı haktan (!) düşülü düşülü verir. Bu öyle bir "taksim" dir ki, ne radyodan, ne Tepebaşı bahçesinde duyabilirsiniz! Kalbinizi, gözünüzü kulağınızı bu taraflara açın duyun taksimi!"
Sayfa 111Kitabı okudu
Mutluluk hem hak hem görevdir. Kendin de mutlu olacaksın, etrafındakileri de mutlu edeceksin. İnsanın görevi de budur, hakkı da. Mızmız bir keçi olmaktan çıkman lazım. Bizim insanımız böyledir. "Selamünaleyküm, nasılsın" dersin, "Ortalığı görüyorsun" der hemen. Keyfi yerindedir, söylemez (gülüyor). "Gel bir kahve iç" der ama içtiğin kahveyi de zehir eder. Tam aksine, insanın kendini de çevresini de zorluklara karşı hazır tutması, mutluluğunu başkalarına yansıttığı gibi negatifliğini bırakması gerekir.
Kronik Yayınları
Kara at..2
"Ey artık ölmüş olan at! -dediler- Senin eyerin ne güzeldi. Dişi keçi derisinden, ofir altınıyla süslü Nasıl yaraşırdı belinin soylu çukurluğuna Seninle öteleri ansırdık. Öteler, baklanın ve pancarın duyarlığı Kedinin varlığı erişilmez kişilik Güneşli bir damda İçimizden gemiler kaldırırdın, Suyunu büyük şölenlerle tazelerdik Bayramımızdın. Kuburlukların bütün kişniş ve badem doluydu. Şimdi dar dünya Ölümün büyük hızı kesildi."
Birinci Söz'den Aldığımız Bazı Notlar;
✓Bismillah her hayrın başıdır.(S.5) ✓Bil, ey nefsim, şu mübarek kelime,[Bismillah] İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisan-ı hâl ile vird-i zebânıdır.(S.5) ✓İşte ey mağrur nefsim... Aczin, fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir.(S.6) ✓Evet, bu kelime[Bismillah] öyle mübarek bir definedir ki, senin nihayetsiz aczin ve
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.