GAYEV: Ne yaparsan yap öleceksin.
TROFİMOV: Kim bilir? Ve ne demektir ölüm? Belki insanın yüz duygusu var da, insan öldüğünde bunlardan bizim tanıdığınız beş tanesi ölmektedir de, öteki doksan bel tanesi canlı kalmaktadır.
"Çocukluktan beri yapmak istediğimiz bir sürü şeyi yapmaktan, sadece etrafımızfakiler 'Bu işi yapamaz!' dediği için, kim bilir kaç kere vazgeçmişizdir."
- André Gide
Havanın yüzünde bir kırlangıç sürüsü
Ve yabanıl ak atlar doludizgin
Bu sabah, bu sabah öylesine güzel ki
Bu sabah yağmur yağacak
Bu sabah gün açacak
Bu sabah tekmil tornurcuklar patlayacak
Bahar patlayacak
Köpükler, bulutlar patlayacak
Özlemierin en güzeli, tozlu bir özlem
Topraktan yeni çıkarılmış
Üç bin yıllık yunan şarabı
Atların kara
Onun başına, başkalarının da ( belki de kim bilir, herkesin ) başına gelen gelmişti: Hayatındaki beklenmedik olaylar, içgüdülerine göre, içgüdülerinin çizdiği yolda şekillenmişti – hiç kıpırdamamak, hayattan kopmak yönünde.
Genelde deneyden ve sanatsal arayıştan avangard bağlamında söz edilir öncelikle. Peki, ama sanatta deney sözcüğü ne anlama gelir? Bir kere deneyelim görelim, bakalım altından ne çıkacak? Ama ya ortaya bir şey çıkmazsa? Yoksa bu, yenilgiye uğramış insanın kişisel sorunu mu? Bir sanat eseri eninde sonunda estetik ve dünya görüşü açısından kendi içinde bir bütündür, kendi yasalarına göre yaşayan ve gelişen bir organizmadır. Bir çocuğun doğumu sırasında deneyden söz edilebilir mi? Bu son derece ahlakdışı, anlamsız bir şey olmaz mıydı?
Deneyden söz etmeye başlayanlar sapı samandan ayıramayanlardır? Yeni estetik yapılar karşısında kafası karışanlardır. Bu gerçekten yeni şey içinde kendi yerini bir türlü bulamayanlardır. Ortaya kendilerine özgü ölçütler koyma becerisini gösteremeyerek her şeyi önce böyle bir kavram altında toparlayıp bir kenara atmaya çalışanlardır. Kim yanlış yolda olduğunu göstermek ister ki! Bir keresinde Pablo Picasso'ya sanatsal arayışıyla ilgili soru soranlar aldıkları cevap karşısında kim bilir ne komik duruma düşmüşlerdi. Picasso hiç hoşlanmadığı soruya açık ve net bir cevap vermekte gecikmemişti:
"Ben aramam, yalnızca bulurum! "
Kan elde etmek için kanla işleyen ve Yapımızdaki bu cehennem vahşiliğinin melekliğe dönmesi için kim bilir ne kadar binlerce yüzyıllık değişme devrelerine ihtiyacımız var .. .